hem sigarayı bırakmak/azaltmak hem de yazın yapacağınız likya yolu yürüyüşüne hazırlanmak için dağ bayır dinlemeden yürümeye başlarsınız.
bu saik çerçevesinde cumartesi çıktığınız yürüyüşte, dağa doğru yeterince mesafe almışsınızdır. hem kendinizi ödüllendirmek hem de şehir manzarasına karşı bir dal sigara tellendirmek adına durmaya karar verir ve ceplerinizi yoklamaya başarsınız. neden sonra kendi kendinize "oh lanet olsun çakmağı evde unuttum sanırım" diyerek derin bir pişmanlığa ve hayalkırıklığına sevk olursunuz. yürümeye devam edersiniz.
bir müddet sonra sote ya da tenha diye tabir edebileceğiniz bir kuytuda, camları tamamen buğulanmış ve garip bir şekilde sallanıpduran bir araba görürsünüz. "insanlık öldü mü yahu!" diyerek ve mutlulukla arabaya doğru ilerler ve camı tıklarsınız. sallanma bir den kesilir ve cam açılır. içerideki amca "buyur gardaaaş" der. boğazınızı temizleyerek söz alırsınız, "ağbi özür dilerim. sigara içicem ama çakmağı evde unutmuşum. bana bi çakmak lazım ateş var mıdır acaba?" diye sorarsınız. amca ise tereddütsüz vaziyette söz alarak "estağfirüllah gardaaaaş ne rahatsızlığı. yengenle müzik dinliyor ve dans ediyorduk. buyur burdan yak" der.
insanlığın ölmediğini anlar, sağlık yürüyüşünüze sigaradan sonra devam edersiniz.