Sosyoloji , toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Sosyolojik araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.
Toplum bilimi alanında çalışan bir kişiye de sosyolog denir. Bir akademik disiplin olarak toplum bilimi bir sosyal bilim olarak kabul edilmektedir ve 19. yüzyılın ilk çeyreğinde gelişmiş diğer bilim dalları ile karşılaştırıldığında göreceli olarak gençtir. Birçok sosyolog bir veya daha fazla uzmanlık alanında veya alt dallarında çalışmaktadır.
Sociology kelimesi, Yunanca “bilim” anlamına gelen “logy” eki ve Latince'de, genel anlamda insanı işaret eden, üye, arkadaş veya dost anlamındaki, “socius” kelimesinden gelen “socio-” kökünden oluşur.
Toplum bilimi geniş çerçeveli bir disiplin olduğu için profesyonel toplum bilimcilerin bile tanımını yapması güçtür. Bu disiplini tanımlamak için işe yarayan yollardan biri bu disiplini toplumun farklı boyutlarını inceleyen alt dalların oluşturduğu bir küme olarak tanımlamaktır.
August Comte temellerini atmıştır ve tarihte 3 dev öncü sosyolog, bu bilimi sırtlanmıştır.
1- Karl Marx = Balonun bizzat kendisidir. Eleştirileri fena olmasa da, çözümü tam bir zırvadır ve asla bir "emekçi" olmadan, "emekçi ve işçi sınıfını" yorumlaması ironiktir.
2- Marx Weber = Weber sosyolojinin konusunu sosyal eylem olarak niteler. Weber’e göre; sosyoloji sosyal eylemleri yorumlayarak anlama amacındadır. Sosyoloji bir sosyal eylem bilimidir. Sosyal eylemler akılcı davranışlar ile duygusal ve geleneksel davranışları içerir.
3- Emile Durkheim = Durkheim'ın anladığı biçimde sosyoloji, özünde toplumsal olan olguların incelenmesi ve bu olguların sosyolojik biçimde açıklanmasıdır. Durkheim'ın amacı, konusu toplumsal olgu olan, öteki bilimlerin modeline benzer, nesnel bir bilim olarak sosyolojinin olabileceğini ve olması gerektiğini göstermektir.
Ayrıca yüzyıllar öncesinden "intihar ve Toplum" arasındaki ilişkiyi "intihar" adlı kitabında yorumlamıştır.
Bu bilimin kuramsal yanı bana gore çok evhamlı dusuncelerden olusur. Toplumu ve medeniyeti olusturan neredeyse herseyin olumsuz ve yıkıcı etkileri uzerine tespitler yapinilir durur. Ic karartan bir yapisi vardir.
Turkiyede pek gelismemistir. Universitelerde diploma dagitan bir bolumden pek oteye gidebilmis degildir. Halk nazarinda da nispeten goz ardi edilmistir. Sıradan halk arasinda felsefeyle ve bilhassa youtube psikologlarinin populerlesmesinden sonra psikolojiyle ilgilenen bu alanlarda okumalar yapan kimseler bulmak mumkundur. Ama sosyoloji konusunda icerik cok kısıtlıdar. Mesela en kallavisinden en populer felsefe diyebilecegimiz turune kadar onlarca felsefeye giris,felsefe tarihi vb gibi kitap vardir. Ama sosyoloji icin benzer turkce kaynak bulmak biraz zordur.
Gelgelelim toplumumuzun icinde bulundugu kaotik vaziyet bu bilime ve bize gosterecegi yola ne kadar ihtiyac duydugumuzu dusundurmektedir bana. Bana oyle geliyor ki insanlar bilhassa ekseriyeti cevresel toplumsal kaynakli sorunlara anlam veremedigi -cunku toplumsal sorunlara bakista perspektif ve cozum eksikligi tasiyoruz- icin son zamanlarda psikoloji bu kadar populer hale geldi. Insanlar sorunlari ve cozumleri kendi iclerinde ariyorlar.
iki insanın bir araya gelip karar aldığı o ilk andan itibaren sosyoloji de işlemeye başlamıştır. bu olay, aynı zamanda devletin de kuruluşudur. Sosyoloji, politik bilimden ayrı düşünülemeyen bir sanattır.
Bir insanın teorilerini, hayallerini değil; sokağa çıktığınızda karşınızda göreceğiniz ilişkileri işler. Hayalcilikten, teoriden uzaktır.
Sınavlar yaklaşıyor bi giriş yapayım dedim kendisine ama galiba o bana girdi. O kadar çok görüş var ki. 2 saat Karl maxdan girdim simondan çıktım ama kafa almayınca olmuyor tabi.
Okumak isteyenlerin, aynı zamanda okuyanların gerek konuşmak için gerek soru sormak için danışabileceği - okuduğum ve mezun olduğum lisans bölümü / aynı zamanda bir bilimden ziyade tarih gibi bir alan bir disiplindir.
Ağır matematik ve ağır istatistik dersleri aldığımdan mıdır bilinmez müthiş saçma geliyor. Ya kardeşim sayılar her şeyi açıklıyor banane sosyolojiden ya. -finalle henüz girmedik ama kesin kalırım gözüyle bakıyorum-
Okumak isteyenlerin, aynı zamanda okuyanların gerek konuşmak için gerek soru sormak için danışabileceği - okuduğum ve mezun olduğum lisans bölümü / aynı zamanda bir disiplindir.
Sen insanları gözlemle yaaaar bende seni, yar ben de seni
Yıllardır hasretim gül yüzüne
Kara kaşına kara gözüne
Sen şehirleri toplumlari gözlemle yar ben Dee seni yar ben de seni
Toplum bilim.
Yeniliğe açık, ilim, bilim ve sanatı gelişimin olmazsa olmazı sayan aydın ülkelerde, itibar gören, en aktif kullanılan bilim dalıdır.
insanın var olduğu her yerde olması gerekendir.
Türkiye’de ne yazık ki değeri anlaşılmamış, son senelerde biraz ortaya çıkmış olmasına rağmen hala gerekli ehemmiyet verilmemiş önemli bir bilimdir.
Sosyoloji toplumların ihtiyacı olan, ekmek gibi bir şeydir. Ancak gelişmekten uzak ülkeler, bilimin uzağında ülkeler gereksiz görüp reddebilir. Fakat gelişmiş ülkelere bakarsanız, ne kadar çok sosyolog olduğunu, sosyoloji bilimine dehşet önem verildiğini, çok büyük analizlerin yapılıp başarılı sonuçlara gebe çıkarıldığı görünür.
Yakında dünyayı “iyi” sosyologlar yönetebilir.
Türkiye’de ise ehemmiyeti her şeyde olduğu gibi, bir 20-25 sene sonra çok daha iyi anlaşılacak.