sosyolojiye sadece toplum bilimi demek doğru ama eksik bir tanım olur. aslında toplumu ilgilendiren her türlü şey sosyolojinin konusunu oluşturur. bir çok alanı vardır. mesela; kent, kır, siyaset, edebiyat, sağlık, aile, medya, spor..vs. bunlar sadece birkaçı insanı ilgilendiren herşey sosyolojiye dahildir.
başlıcaları, saint-simon, auguste comte, herbert spencer, karl marx, max weber, georg simmel, emile durkheim'dır. türkiyedeki öncülleri ise ziya gökalp ve prens sabahattin'dir.
henüz değeri hala tam olarak anlaşılmamış bir bölümdür. her kuruma kesinlikle bir sosyolog gerekir.
bu bölümü okuduğunuz andan itibaren şunu öğreneceksiniz; en ufak toplumsal eylemlerden tutun bütün dünyayı karşı karşıya getiren savaşlara dek her olayın altında ekonomik nedenler vardır.
para hayatınızı kontrol eder, para hayatı kontrol eder.
ona sahip olma hissi bizi yönetir.
bu bölümde okuyorsan okuyacaksın, düşüneceksin. ve en önemlisi yazacaksın-tartışacaksın.
yoksa sıradan bir halkla ilişkiler çalışanı olursun.
bu bölümü okuyacaksan uzman olacaksın; 4 yıl olup bırakmayacaksın.
yoksa sıradan bir insan olursun.
sosyologların neyi incelediği hususunda, bu işe gönül vermiş kişilerin görüş ayrılıkları uzun yıllardır devam etmektedir ve başlangıcından beri 'sosyolojinin neyin bilimi olduğu' konusuna ilişkin tartışmalar bu literatürde gündemdeki yerini kaybetmemektedir.
Dolayısıyla sosyolojinin konusunun ne olduğu tam olarak netleştirilememiştir. bugünkü sosyologları ve eserlerini incelediğimizde neyin, ne için irdelendiği bir sürü belirsizliklerle doludur. Böyle bir durum da; bu işin okulunu okuyan ve hayatını bu işle idame ettirecekler kişiler için yeni metodlar ve pratikler geliştirmek mecburiyetini getirmektedir.
her sosyoloğun eğitimi ve akademik kariyeri boyunca edindiği deneyimi akabinde yaptığı 'sosyoloji' tanımı farklılaşmakla beraber; bana en yakın gelen şekli şudur:
''toplum, insan ömründen uzun yaşayan; kendi kendini devam ettiren, kendi kendini korumak ve bir çok temel çıkarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan insanlardan oluşan ................../kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür.* emre kongar
türkiye'de hobi için okunacak bölümdür. içeriği kapsamı meraklısına çok güzeldir. ancak istihdam konusunda büyük sıkıntı var. benim için tam bir hayal kırıklığı oldu.
auguste comte bu kelimeyi ilk kullanan şahıs olduğu için sosyolojinin babası ilan edilir. oysa ibni haldun bu bilim dalını icad eden kişidir.
herneyse, türkiyede sosyoloji bilimi üniversitelerde bol tanım, bilim adamı ve onların teorileriyle balona çevrilmiş ama bomboş bir dolulukla öğretilmektedir maalesef.
Sosyoloji bölümü okuyorsanız şanslısınızdır. Çünkü bu bölüm size farklı bakış açısı kazandırır. Bu bölümü bitirdikten sonra sosyolog olmak dışında kendinize farklı kollarda da iş imkanı oluşturabilirsiniz. Örneğin proje yazıp yönetmek bunlardan biri ve çok eğlencelidir hem bir şeyler oluşturur hem bundan para kazanırsınız genelde Avrupa Birliği bu projelere destek veriyor. Bu tamamen sizin bölümü ne kadar verimli okuyup bitirdiğiniz ve kendinize ne kadar kattığınız ile önemlidir.Hocamın güzel bir sözü var biz sizi kpss için yetiştirmiyoruz biz sizi sosyolog olmanız için yetiştiriyoruz.
Türkiye'de hala istihdam edilemeyen ve meslek statüsüne giremeyen bir bölümüdür. ayrıca bilim mi yoksa entellektüel bir disiplin mi tartışması sürmektedir.
bu bölümde kuzenım okuyor fakat halen ne olacağını o da bilmiyor bende bilmiyorum kısaca bu bölümün mezunları ne oluyor birisi beni aydınlatsın (bkz: cahil yazar).
yarın tercih listesine yazıp yazmama ikileminde kaldığım bölüm. okumak istiyorum ama işsiz mi kalınıyor direk bokunuzu yiyem bi yardım. dipnot: odtüye yetmedi hacettepe oluyör
bilinenin aksine kurucusu değil isim babası comte dur. en sevdiğim sosyal bilimlerden biridir.felsefe ile sıkı bir yarış içindedir. bana göre sosyoloji durum tespiti yapma çabası , felsefe ideali arama çabasıdır. bana göre soyoloji olmadan felsefe çok bir işe yaramaz. çünkü eğitimciler de bilirki hazırbulunuşluk tespit edilmeden öğretimin tuğlaları örülemez. önce tespit sonra fikir.