sosyalizmin kan kaybetmesi şeklinde bir tanım, yıllar öncesinde kalmış bir tanımdır. çünkü sosyalizm çoktan ölmüştür. kapitalist düzeni savunan biri değilim. ama kabul etmek gerekir ki, sosyalizm insan doğasına aykırıdır herşeyden önce. insanlar hep daha fazlasını ister çünkü. hep daha iyisini, hep daha yüksektekini. kapitalizm de bu isteklerden beslenir. köleler yaratır kendine. hepimiz bu çarkın dönmesini sağlayan köleleriz.
Sosyalizm, daha iyi ve daha eşit yaşamın düşlendiği ve sanayii devrimleriyle ortaya çıkışından bu yana bu maksatla çeşitli kereler, çeşitli coğrafyalarda denenen sanayii devrimi ile doğmasından kaynaklı olarak kapitalizmin ikiz kardeşi sayılan bir toplum biçimidir öncelikle.
Dolayısıyla felsefi ve bilimsel olarakta Newton fiziği üzerine inşa edilen, determinist bir toplumsal kurgudur.
Eşitlik, özgürlük ve paylaşıma dayanan sosyalizm vari denemeler tarihsel olarak sadece sosyalizm adıyla sınırlı olan bir şey değildir. Dünyamız insanları, insanlık tarihinin bu erdemli hayalleri uğruna dinsel veya dinsel olmayan bir sürü benzer denemelerde bulunmuştur. Tarihin belli evrelerinde de hatırı sayılır başarılar elde etmiştir. Çoğu zaman, daha başkaldırı anında ezilen, bir çok zamanda uzun yıllar süren destansı başkaldırılar gerçekleştiren aylık, yıllık, yüzyıllık iktidarlar muradına da eren eşitlik, özgürlük ve paylaşım sevdalıları halende bunun mücadelesini vermeye devam etmektedirler.
Bana göre klasik olarak bildiğimiz determinist, Newton'cu Sosyalizm anlayışı kuantumla birlikte miadını doldurmuştur. Ancak bu eşitlik, özgürlük ve paylaşım ideallerinin vücuda geldiği sosyalizm varsılının öldüğü anlamına asla gelmez. Öldüğünü sandığınız şey bu erdemli ideaallerin vücut bulduğu cismin kendisidir. Bu idealler kendisini yeni cisimler içinde tekrar vücuda getireceklerdir. Aksi bizi insanın, insan kalmasının sona erdiği sonucuna götürür ki bu tam bir yalandır. sosyalizm ve onu vücuda getiren erdemlerinde inkarıdır.
Yukarıda ki entry'lerde özgürlük adı altında, bireysel egolardan kaynaklı hak gasplarının resmedildiği görülmektedir. Öncelikle bilinmelidir ki evet, insanlar hep daha iyisini isterler. ama daha iyisini sadece kendin için istiyorsan, o zaten iyi olmaktan, sende iyi insan olmaktan çıkmışsın demektir. Eşitlik, özgürlük ve paylaşım olgularının üzerine insanlık adına daha iyi ne konulabilir ki? Tarihsel olarakta bunlar insanlığın büyüttüğü en büyük erdemlerdir zaten.
Sizin 2 kalem istemenizi ben anlarım ama 4 isteyende olacaktır. siz asıl onu nasıl anlayacaksınız? Egolarınızı ve köleliği bu erdemlerin karşısına getirip bir savunma olarak koyduğunuzda, bir insan olarak size acımaktan ve size 2 ya da 4 kalemi asla vermeyeceğimi ve sizi mutlaka engelleyeceğimi söylemekten ama bendeki 1 kalemi sizle paylaşabileceğimi belirtmekten başka bir şey gelmiyor elimden.
sosyalizm öldü diyenler, onu hiç tanımayan ya da tanısa da anlamayan, anlasa da yüreğinde hissetmeyenlerdir.
Sosyalist enternasyonalin lenin gibi,rosa luxemburg gibi aydın kişilerin çizgisinden sapıp ''avrupa sosyalizmi'' adı verilen çatı altında bir araya gelmeleri ve uyguladıkları popülist siyaset de buna örnektir.
sosyalizmle komünizmin karıştırılmasından ileri gelen yanılsamadır.
Avrupa ülkeleri sosyalisttir çoğunlukla lider olan almanya mesela. en liberalleri italya, ispanya dır. Ekonomik durumlarının ne olduğu ortada. Sosyalizm herkesin eşit olduğunu savunmaktan ziyade herkesin eşit haklara ait olduğunu savunur. Yani zengin zengindir. Zengine karşı herhangi bir önyargı yoktur. Fakat bu zengin çalışanın hakkını tam vermelidir. Vergisini tam vermelidir. Devlet bu durumu çok iyi denetlemelidir. Elde ettiği geliri elinde çalışma imkanı olmayanlara (emekliler, çocuklar, engelliler vb) yardım etmek için kullanmalıdır.
Şimdi bir de bizdeki yeşil kartlıları düşünün. Patronları düşünün. Gelir dağılımındaki adaletsizliği düşünün. Bu durumdan zevk alanlar sosyalizmden uzak durur. Mazohist bünyeleri acı çekmekten, s.kilmekten zevk alır.
kapitalist sistemin işçiye artık sadece üretim faktörü olarak değil aynı zamanda müşteri olarak da bakmasının sonucudur. böylece işçinin ve emekçinin de sistemden aldıkları pay eskiye göre artmıştır.
kendini sosyalist olarak tanımlayan bazı fraksiyonların, sosyalizmi topluma ''sosyalist değerlerden'' soyutlanarak lanse etmeye çalışması da bu durumun sebeplerinden biri olarak örnek gösterilebilir.
sorunun sosyalizmde olmadığı ve onun algısında hatalar olduğu düşünüldüğünde hiç de olmayan argümandır. kısaca (bkz: boş küme).
avrupa da müslümanların ve bilimum farklı düşünen etnik bünyelerin sosyalist partilere oy veriyor olması kan kaybının olmadığını gösterir. ayrıca eski sovyet blokundaki ülkelerin sosyalizm kisvesi altında bariz diktatörlük rejimlerine yelken açması da (örneği arap coğrafyasında bolca görülen baas rejimlerinin orta asya versiyonu) sosyalizmin maske olarak kullanıldığını göstermektedir. eli kanlı terör örgütleri dahi sosyalizmi kullanıyor ya gerisini siz düşünün.
sonuç olarak kan kaybeden gerçek sosyalizm değil onu amerikan emperyalizmine karşı kullananlardır. iyi de oluyor.
"yahu siz hangi dünyada yaşıyorsunuz?" diye sorma sırası artık bizde sanırım.
dünya emperyalizmin, yani kapitalizmin en ileri aşamasının kar hırsı yüzünden mahvoluyor, insanlar ve ülkeler arası ekonomik dengesizlik uçmuş gitmiş, hastalıklar kuraklıklar yüzünden yığınla insan ölüyor her an.
avrupa ülkeleri sürekli krizlerle boğuşuyor, işsizlik rakamları efendilerin dudaklarını uçuklatıyor. çalışanların emeklilerin sosyal hakları bir bir gasp edilmeye çalışılıyor. haksız hukuksuz işgaller emperyalizmin savaş makinası nato eliyle daha da hayasız biçimde devam ediyor.
tüm bunlar ancak sovyetler birliği'nin olmadığı, reel sosyalizm'in çözüldüğü bir dünyada oluyor.
ve bazıları burda tutmuş "sosyalizmin giderek kan kaybettiği"ni yazıyor!
kaybedilen birşey varsa o da sizdeki adalet, inanç ve insanlığa dair sorumluluk duygusu arkadaşlar.
bir de bu başlığı açan provokatör akp şakşakçısı, geçtiğimiz günlerde kendi partisine iltihak eden numan kurtulmuş'un fikirleriyle sosyalist sol bir parti olan ödp'nin çizgisinin aynı olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişti:
(bkz: numan kurtulmuş'Un ödp ile aynı çizgide olması)
