sosyalistlerin genel özellikleri

entry9 galeri0
    1.
  1. iki kolları, iki bacakları, burunları, ağızları, kulakları, penisleri / vajinaları, el ve ayak parmakları, böbrekleri, akciğerleri, karaciğerleri, bağırsakları, kalpleri, böbrekleri, bir sürü kemikleri ve kullanabildikleri bir beyinleri vardır.

    edit: hala yeşil parka giydiklerini iddia edenlere götleriyle gülerler. sene 2012 kardeşim yeşil parka mı kalmış?
    5 ...
  2. 2.
  3. Sigara içerler, içmiyorlarsa derhal başlarlar.
    ilk 3 ay bol bol sloganlı yürüyüşlere katılırlar.
    Yeşil parka trendleridir.
    Herkese "beyinsizsiniz" bakışı atarlar.
    Halkçı olduklarını söylerler.
    0 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. teoride eğitim, barınma, sosyal güvence, sağlık hizmetleri en azından temelde ücretsiz olsun diyen sendikaları savunan ve hareket sahasını genişletmeyi amaçlayan insanların dini inanışlarını hürce yaşamasını savunanlardır.
    1 ...
  7. 5.
  8. yaka paça götürülürken slogan atmaya devam etmek.
    0 ...
  9. 6.
  10. "Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi

    Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık,
    Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
    Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
    Bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı
    Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
    Yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
    Ecelsiz öldürüldük
    Dövüldük, vurulduk, asıldık...
    Vurulduk ey halkım, unutma bizi
    Yoksullugun bükemedigi bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı.
    işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez,
    isteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.
    Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
    Yazlık kışlık katlarimiz, arabalarımız olurdu.
    Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.
    Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.
    Bizleri yok etmek istediler hep.

    Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
    Fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
    Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acimasiz ellerine terkedildik.
    Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
    Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
    Taptaze inançlarimizi fırlattık boş birer eldiven gibi.
    Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
    Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi.
    Ölümcül hastaydık.
    Bağırsaklarımız düğümlenmişti.
    Hipokrat yemini etmis doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. gelinliklerimizin
    Ütüsü bozulmamıştı daha.
    Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk.
    Vicdan sustu.
    Hukuk sustu.
    insanlık sustu.
    Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi.

    Kanserdik; ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde.
    Uydurma davalarla kapattılar hücrelere.
    Hastaydık.
    Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
    Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.
    Önce kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attik
    Önlerine.
    Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.

    Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.

    Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük.
    Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük.
    Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük.
    istanbul'daki, ankara'daki işçiler, sizin için öldük.
    Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
    Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
    Bağımsızlık, mustafa kemal'den armağandı bize.
    Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
    Mezar taşlarımıza basa basa, devleri yönetenler gizli emellerle,
    Başlarımızı ezmek
    Kanlarımızı emmek istediler.
    Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
    Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi.
    Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler.
    Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze.
    Kurtuluş savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız
    Bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız.
    Bir kez dinlemediler bizi.
    Bir kez anlamak istemediler.

    Vurulduk ey halkım, unutma bizi.

    Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
    Bir kadın eline değmemişti ellerimiz.
    Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha
    Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmus ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına.
    Herkes tanıktır ki korkmadık. içimiz titremedi hiç.
    Mezar toprağı gibi taptaze,
    Mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.

    Asıldık ey halkım, unutma bizi.

    Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar,
    Ağabeyimiz, babamız yaşındaydılar.
    Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olan bitenlere.

    Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere
    Bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük.

    Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına.
    Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
    Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
    Bir gün mezarlarımızda güller açacak
    Ey halkım, unutma bizi.
    Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak
    Ey halkim unutma bizi.
    Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz
    Simdi hep birlikteyiz

    Ey halkım, unutma bizi".



    Uğur Mumcu
    0 ...
  11. 7.
  12. - zekidirler.
    - özellikle sosyal ve duygusal zekaları gelişkindir.
    - çıkar kaygıları yoktur.
    - stratejik düşünmek gibi "iki yüzlülük" içinde değildirler.
    - genellikle bunalım takılırlar. bu özellik onların; bakmayıp gördüklerini, gördükleri için acı çekebildiklerini, sadece kendileri için değil başkaları için de kaygılanmak gibi "insanı insan yapan" en değerli duygunun gelişmiş olduğunu gösterir. bu anlamda egoist de olamazlar.
    - egoist olamadıkları için zengin de olamazlar.
    - zengin olamadıkları için etraflarında yaltaklanan insancıkları da göremezsiniz.
    - sade giyinirler. onlar için dış görünüşten çok insanların iç dünyaları önemlidir.
    - yalakalık gibi bir yetenekleri olmadığından bürokrasi içinde yükselemezler.
    - belediye başkanlığı, şirket yöneticiliği gibi dansöz gibi kıvırtılması icab eden işleri pek beceremezler.
    - hoşgörülüdürler.
    - hümanisttirler. onlar için; ırk, din, ideolojik yaklaşım, etnik köken, renk, boy, pos, kilo önemli değildir.
    - sanata değer verirler.
    - elbette hayallerde yaşarlar. en temiz olan hayallerdir ve gerçekler kirlenmiştir.
    - daha çok kitap okurlar.
    - bu yüzden de genellikle gözlükleri vardır.
    - dişi olanlarının çirkin olduğu söylenir. ancak bu yorum, sadece boya posa, kalçaya, memeye, dudağa ya da cüzdana bakan bir liberal gözü ile yapılan yorumdan ibarettir.
    - gözleri genellikle hüzünlüdür. bu hüzün; yaşlanmalarına rağmen, dünyaya çocuk gözüyle bakıyor olmanın hüznünden ibarettir.
    - yaşları kaç olursa olsun çocuk yönlerini hiç yitirmezler. çünkü cidden hayalperesttirler.
    - ezberleri kuvvetli değildir.
    - unutkandırlar.
    - kendileri dahil, bazıları onlara materyalist felan da dese ilgisi yoktur.
    - özünde onlar iflah olmaz birer romantiktirler.
    - saf bir tarafları gerçekten vardır. bu onların bu dünyaya ayak uyduramadıklarını gösterir.
    - bu manada günümüzün siyasetini de beceremezler.
    - tanrı ile sorunları vardır. inanmıyor gibi görünseler de, hayatları boyunca onu arayıp bulmak gibi bir delilik içinde yaşarlar. bu anlamda kendini dindar sanan, peşinen inanarak fişini çekmiş pek çok insandan daha çok tanrıyı düşünür, üstünde kafa yorarlar.
    2 ...
  13. 8.
  14. pratikte pek atılım yapamasalar da, teoride üstün gelemeyecekleri bir fikir yok gibidir.
    0 ...
  15. 9.
© 2025 uludağ sözlük