sen, ben, hepimiz... takdir edilme duygusu, doğanın merkezinde olan bir şey;
bir primat'ın sürüyü yönetmesi, dişi aslanın avlanması, doğru kararın memelinin sürüsünce takdir edilmesi...
clarks (batı dalgıçkuşu) çiftleşmek için dans eder ve partnerine güzel gözükme için çabalar; ben sosyal medyayı buna benzetiyorum; memelinin çiftleşme çağrısı
not:sosyal medyaya en son 7 yıl önce fotoğraf yüklemiş biri.
insanların ne kadar da onaylanmaya ihtiyaç duyduğunu gün geçtikçe gözüme gözüme sokan oluşum.
gönderisi etkileşim almayınca şaka yollu kendini favlatmaya çalışan arkadaşlar hatta herkesin anonim olduğu böyle bir platformda bile entrysi eksi oy alınca kudurup edit yapanlar... vallahi çok enteresan.
Popüler olana karşıtlık üzerinden ben zekiyim profili çizen tiplerden de irrite olmaya başladım. Tamam en cool sensin reyiz. Ama sözlük de sosyal medyaya dahil bir platform, bil istedim.
insanlardaki telefon bağımlılığının sebebi olan geneli uygulamalı internet bağlantılarıdır. bunu önlemek içinse en güzel yol yüz yüze iletişim kurmaktır. ama onu da ara da nerde bulasın?
Son açıklanan kullanıcı verileri söylüyor ki; şu anda 4 Milyar insan doğrudan, 2 Milyar insan ise dolaylı olarak sosyal medya ile ilişkili. Bu dünya nüfusunun yaklaşık %85 ine denk gelen bir rakam. Bazıları günlerinde 6 saati bu işe ayırırken, bazıları günde 1 saat ayırıyor. Bazıları hayatının merkezine bu mecraları yerleştirmiş iken, bazıları ise kıyısında köşesinde dolanıyor. Her dakika yaklaşık yarım milyon tivit ve snap atılıyor imiş.
Sosyal medya ile ilgili yapılan araştırmalar genellikle kişilerin beyanları esas alınarak yapıldığından çok sağlıklı sonuçlar vermez. Bu yüzden daha güvenilir sonuçlar elde etmek adına farklı yollar aranıyor ve bu tarz anketçilik yapan firmaların sayısı da gün geçtikçe artıyor.
Peki Sosyal Medya Sağlımızı Tehdit Ediyor mu?
Son yapılan araştırmalar bu sorunun yanıtını "Evet" olarak karşımıza çıkartıyor. Özellikle "Stres, Ruhsal Bozukluklar, Anksiyete- Kaygı Bozukluğu ve Kaygı yaratılması, Bağımlılık, Özsaygının Yitirilmesi ve ilişki Bozuklukları" karşımıza çıkabilecek rahatsızlıklar oluyor.
ABD eski Sağlık Bakanı Vivek Murthy, sosyal medyanın hızla büyümesinin ve birebir ilişkilerin giderek azalmasının sonucu olarak, yalnızlığı ölümle bile sonuçlanabilecek bir salgın hastalık olarak değerlendiriyor. Brigham Young Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü Julianne Holt-Lunstad, yaptığı bir araştırma ile yalnızlığın insan ömrüne günde 15 sigara içmek kadar zarar verebileceğini ortaya koymuş.
Pew Araştırma Merkezi, 2015 yılında yaptığı bir çalışmada sosyal medyanın bizleri rahatlatmaktan çok streslenmemize sebep olup olmadığını inceledi. 1800 kişinin katıldığı araştırma sayesinde sosyal medyanın kadınları erkeklerden daha fazla strese soktuğu gözlemlendi. Bu anlamda Twitter’ın en büyük etken olduğu görüldü zira doğası itibariyle Twitter diğer insanların yaşadığı stres hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlıyor.Kadınların Twitter kullanımı arttıkça daha az stresli hale geldiği kaydedilmiş ayrıca. Bunu da dipnot düşelim.
Avusturya’daki araştırmacılar 2014 yılında yaptıkları bir araştırmayla, 20 dakika boyunca Facebook kullanan katılımcıların ruh halinin 20 dakika boyunca internette gezinen katılımcılara göre daha kötü olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, katılımcıların böyle hissetmesinin sebebinin Facebook kullanmanın bir ‘zaman kaybı’ olduğunu fark etmeleri olduğunu söylüyor.
Computers in Human Behaviour adlı dergide yayımlanan bir çalışma, yedi veya daha fazla sayıda sosyal medya platformu kullanan kişilerin genel kaygı seviyelerinin hiç veya en fazla iki sosyal medya platformu kullanan kişilere kıyasla daha yüksek olduğunu göstermiş.
2011 yılında yapılan bir araştırmada konuyla ilgili önceden yürütülen 43 çalışma incelendi ve sosyal medya bağımlılığının profesyonel tedavi gerektirebilecek bir ruh sağlığı problemi ‘olabileceği’ anlaşıldı. Aşırı sosyal medya kullanımının ilişki sorunlarına, akademik başarının düşmesine ve çevrimiçi olmayan topluluklara katılımın azalmasına yol açtığı görülmüş.
Bin 700 kişinin katıldığı, 2016 yılında yapılan benzer bir çalışma ise en fazla sayıda sosyal medya platformu kullanan kişilerin depresyona üç kat daha meyilli olduğunu gösterdi. Bu durumun sebeplerinin, diğer insanların hayatları hakkında çarpıtılmış bilgiler edinilmesi, siber zorbalık ve sosyal medyada geçirilen zamanın boşa harcandığı hissi olduğu söylendi.
Scope tarafından gerçekleştirilen, bin 500 kişinin katıldığı bir araştırmaya göre sosyal medya siteleri kullanıcılarının yarısından fazlasını yetersiz hissettiriyor. Katılımcılardan 18-34 yaşları arasında olanların yarısının sosyal medyanın kendilerini çekici bulmamalarına sebep olduğu görülmüş.
Geçenlerde de yazmıştım bunu sonuç olarak tekrar yazmakta fayda var: Sosyal medya kullanımının inanılmaz boyutlara ulaşmasıyla birlikte yeni nesilde gezilen, görülen yerleri acayip şekilde kutsallaştırma merakı baş göstermeye başladı. insanların mutlu görünmeyi güç, mutsuz görünmeyi eziklik olarak algılamasının sonuçlarından biri. Geziyorum, eğleniyorum, mutluyum çabası. Üstüne bir de sosyal paylaşım sitelerine fotoğraflarını ekleyip beğeni toplayınca kendini olduğu gibi değil, olmak istediği gibi göstererek sahte mutluluklar edinirler. Yeni yerler keşfetmek ve enerji atmak için değil, fotoğraf çekip paylaşmak ya da hava atmak için gezenlerin sayısı da hiçte azımsanacak boyutta değil. Seyahat etmek, spor yapmak, kitap okumak, yemeğe gitmek vs. hepsi instagram için yapılıyor artık. O ülkeyi görmüş sayılmıyorsun yer bildirimi yapmadan. Spor salonundan bir fotoğraf, hemen gelsin altına hashtag'ler. kitap kapağı, kahve bardağı ayrılmaz ikili. Bir de eli yüzü düzgün bir sevgili bulup araya romantizm sıkıştırdın mı tamamsın. Gezme eylemini bile kendimize bir şeyler katması ya da eğlenmek amacıyla yapamıyoruz.
Uzun zamandir kullanmadigim alem.
Cogu insanin sahte ve birbirine yalakalik edercesine yakinlasma cabalari.
Yemegini cekip atan mi dersin ?
Sevgilisinden ayrilinca sacmalayan kizlarin/erkeklerin yine ayni sacmalikta "intikam" fotograflarimi dersin ?
Ne dersen de piskinlik ve sapkinligin doruklarinda bir bolge bu sosyal medya.
çoğumuzun bilgi almak, iletişim kurmak, kendini ifade edebilmek için değil onaylanma duygumuzu tatmin etmek için kullandığı şey. sosyal medya sadece konuşan, eyleme geçmeyen, yalnızlaşmış, mutsuz günümüz insanının uyuşmak için kullandığı geçici tatmin aracı haline gelmiştir ve bu durum bugünün en temel sorunudur.
sosyal medya- insan ilişkisinden 21. yüzyıl insanına dair birçok done elde edilebilir. o kadar bizi anlatıyor.
büyük sosyal medya şirketlerinin, vazgeçilmez olmak adına inanılmaz ar-ge faaliyetleri yürüttüğü, milyonlarca dolarlık işbirliklerine imza attıkları bir çağdayız.
profesyonel iş hayatınızı bile servis ediyorsunuz artık. firmalar da kendi sosyal medya hesapları üzerinden sana ulaşıyorlar. ik uzmanları, eğer ki işe alım sürecinde isen senin tüm sosyal medya profillerini kontrol ediyorlar. facebook, twitter, instagram, linkedin, google+ vs.
gündelik hayatta zaten her anımızı, bir şekilde dijital dünyaya aktarıyoruz instagram, twitter, facebook ile.
bize özel olması gereken şeylerin bile sırf beğeni uğruna tepsiyle sosyal medyaya aktarılması, takipçi sayına bağlı olarak reklam geliri de elde edebilip, kişiliğinden sıyrıldığın, kapitalizmin yönlendirdiği bireyler haline gelinmesi nereye kadar sürecek bilemiyorum.
insanları mutsuzlaştırır sevgi bağını unuturur.bence mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın ben 3 yıl öncesine kadar insanlıktan çıkmıştım nedir sosyal nedya sosyal medya sonra telefonumu bi yere bırakıp telefondan uzaklaşmaya çalıştım denedim zamanla yaptım Allaha sukur simdi daha mutluyum.
herkesin erişmesiyle mertlik bozuldu. her şey daha yalan üzerine kurulu artık. saflık yok. kimse olduğu ya da göründüğü gibi değil. her türlü içeriğe ulaşılması ile çekicilik ortadan kalktı. insanlar merak ettikleri şeye ulaşma tutkusuyla doluyken şimdi sadece elde edip sıkılıyor ve yenisini arıyorlar. kapitalizm değil sosyal medya düşman artık. daha yazamıycam yoruldum.
aslinda burada herkes içindekileri söylüyor, ayiplanmak yok toplum baskısı yok, kanunlarin denetimi daha az, çok bokunu cikarmadiktan sonra kimse peşine düşmüyor.
ama gercek dunya öyle değil, herkes mecburi bir maske takiyor yuzune. Aslinda o apartmandakileri kanunlarin olmadığı, sağ kalanın yargılanmayacağı bir ormana götürüp bir süre başbaşa birak, nefretlerini zevkle kusacaklardir ustlerine.
bu insanlari dizginleyen tek şey hapis korkusu, gerisi hikaye.