Herhangi bir platformunu 3 yıldan fazla kullananlarda bazı hastalıklara sebebiyet veren oluşum. En yaygınları:
Ben her şeyi düzeltebilirim, yanlış gördüğüm her şeyi tepki göstererek düzeltebilecek tanrısal güçlerim var hastalığı. Bunu yapmama kimse engel olamaz, benim algım tek algıdır ve başka bir algı kabul edilemez. Bu yolda, bu uğurda, bu şanlı mücadelemizde her yol mübahtır. Ben ki tertemiz bir meryem ana, damıtılmış bir damla su tanesiyim. Peygamberinizim.
Ofansif mizah. Mizah türlerinin black metali gibi bir şey. Seven çok seviyor, sevmeyen nefret ediyor. Ortası hiç yok. Burada amaç, var olan ne kadar kavram, fikir varsa istisnasız hepsine "sikimde değil" mesajı vermek. Tam ve katıksız bir umursamazlığı nietzsche bile becerememişti. Ama bu bir yerde "ben bunu diyebilirim, bu bana koymaz" meydan okuyuşu da. Genelde umursamaz değil orospu çocuğu gibi görünmekle sonuçlanıyor.
Neyse piremsesliğimden daha fazla ödün vermeden şuradan sıvışayım ben.
bazen güzel bazen de ve çoğunlukla samimiyetsizliğin aktığı mecra. fundamentals gösterisinde ki cem yılmaz haklı vallahi dedirtiyor insana doğruya doğru. ı'am boring, uyuyorum falan, kimse demiyor ki ben kimim diye demişti. swh. çocuklarının annesinden babasından bir şey isterken ki halini çekip, bize paylaşan ebeveynler var. veriyorlardır eminim ama öncelik amaç onu paylaşmak. şu an ben böyleyim. bakın bunu yapıyorum havası var hep. aslında eleştirilecek bir şey de değil. herkes istediğini yapmakta özgür diyebiliyorsun. belki de bir başkası beni eleştiriyordur. eleştirsin de zaten. farkında olabilmek güzel. analiz yapabilmek. ama durum böyle ne yazık ki. dijital ortam esirinde esirini aldı bizi. yemeği bile oradan yiyeceğiz neredeyse.
black mirror dizisinin senaristi, televizyon eleştirmeni charlie brooker' ın sosyal medya hakkında yerinde bir tespiti var. şöyle diyor;
"bence sosyal medya çok güçlü bir araç. ancak insan türü olarak henüz onu nasıl kullanacağımızı çözemedik. sanki birdenbire vücudumuzda bir kuyruk çıktı ve şu anda o alışamadığımız yeni uzvumuzla tüm mobilyaları deviriyoruz."
çoğumuzun bilgi almak, iletişim kurmak, kendini ifade edebilmek için değil onaylanma duygumuzu tatmin etmek için kullandığı şey. sosyal medya sadece konuşan, eyleme geçmeyen, yalnızlaşmış, mutsuz günümüz insanının uyuşmak için kullandığı geçici tatmin aracı haline gelmiştir ve bu durum bugünün en temel sorunudur.
sosyal medya- insan ilişkisinden 21. yüzyıl insanına dair birçok done elde edilebilir. o kadar bizi anlatıyor.
sosyal medya tanımıyla bile kendisiyle çelişen ironikliğin dibine vurmuş son yılların gözde oluşumudur.
Türkiyede ve dünyada sosyal medya kullanımına bakıyorum da, bu insanlar eğer ki 90 larda ansiklopedi karıştırmak zorunda kalsaydı ve birbirleriyle iletişime geçmek için zorlansaydı ne yaparlardı merak ediyorum.
Asosyalliğin gerçekten ama gerçekten insanları düşünmekten uzaklaştırmanın en mantıklı halidir bu sosyal medya.
Şu an oturduğum kafede bu entryi yazarken kafamı kaldırdım ve çevreme bakıyorum. Oldukça yoğun bir yer istanbul şişlide ve abartmadan 20 masa var dolu hemen hemen ikili üçlü doluluk oranıyla 75 90 arası bir kişi sayısı var. Çoğunluğu yemek molasına sohbet arasına çıkmış napıyorlar peki?
Bingo , sadece sipariş için sesleri çıkıyor. insanlar artık zorunda kalmadıkça konuşmuyorlar. Hepsi sanal yaşamları çok sevdi çünkü. Takipçiler,aboneler, methiyeler moda ikonluğu yapmalar. Herkes aslında gerçekten olmak istediğini yansıtıyor. Ne olduğunu değil.
Karşısındaki insan iş arkadaşı bile olsa, kendisinin nasıl biri olduğunu çoğunlukla biliyor. Kendi hatalarını , negatifliklerini nasıl biri olduğunu ve o kişi bu karakterinden memnun değilken ne yapıyor? Ver elini sosyal medya.. Ay canımmmmm görüşelim bir ara .).) ile popüler bayan tanımına bürünüyor. Ortamların aranılan kızı, onsuz eğlenilmez, modadan anlar, filmden anlar , en iyi mekanları bilir ki tek bildiği , starbucks , midpointteyiz cnmm yaa dır.
bunlara kezban diye bir tanım çıkarıldı. Doğrudur yanlıştır bilemem. Ama Kezbanlarmış işte, apaçi gibi emo gibi bunlar da böyle.
Erkekler farklı mı asla... Normalde konuşmayı bilmeyen dişleri sapsarı adam kalkmış haberim yokmuş gibi çek panpa fotoğrafları, rakı masaları, araba olmazsa olmazlardan, gözlükler tabi, sanki californiada yaşıyor havası kimeyse.
Ama sorsan kahvede bataktan çıkmaz, ps3 kafede ömür çürütür ve 2 3 günde bir duş alır ama olur mu o bir süperstar.Herkesin kardeşi , brosu , kankası o.
Aslında sorun bizde değil , bu açığı gören zeki adamları tebrik ediyorum. Hayatlarımızı daralta daralta tabutta röveşetaya döndürdüler. Telefonunun şarjı bitince acil kan araya hasta yakını gibi sağda solda priz arıyorlar.
Dağıtmadan, dedim ya adamlar zeki, sosyal medya ekran koruyucu tamamen. Social network evet tabi. KArşındakiyle konuşmadan iletişime geçmeden sosyal medya ne kadar janjanlı , ışıltılı.Cezbedici kesinlikle.
Zeka konusuna gelince, düşünüyorum her insan başka insanın hayatını merak eder. Her insan kolay yoldan meşhur olmak tanınmak ister.Herkes sevilmek ister. Önemli biriymiş gibi hissetmek ister.
Ve insanoğlu canlı renklere , ışıltıya bayılır.
Bunları tek bir çatı altında toplayınca, sadece insanlığın gelişimini düşünsek yeter. Bildiklerimiz insanoğlu ateşe taptı, aya taptı,güneşe taptı, gündüze taptı, gökkuşağına bile tapmıştır. Renkler cezbedicidir ki bu saydıklarımdan yola çıkarak, PCler çoğaldı rengarenk, tv çıktı,atariler çıktı,cep telefonları çıktı.
Hepsini bir araya getir. Karşınızda sosyal medya, hristiyanlık musavilik islam gibi dinlerin ardından gelen gizli tanrımız.
omuzlarınızın üstündekini saksı diye taşımıyorsunuz. O beynin kıymetini bilin köreltmeyin.
insanların mutsuzluklarına vakit ayırmamak, daha çok mutlu olmak için kullandığı mecra. yersen tabii. bir kere adıyla bile bu kadar bağdaşmayan bir oluşumun, yalandan mutluluk pozlarına bürünüldüğüne inanmamak çok saçma olur zaten. insanlar adı sosyal taşıyan bir oluşumun, durumun hakkını verebilmek için, dışarı çıkar, etkinliklere katılır, gezer, uğraş edinir vs. belki sosyal medya, sizi sosyalleştireceğiz diye bir slogan falan atmadı ama, sosyal medyası olmayan ne yapıyor atom mu parçalıyor, buluş mu buluyor gibi savunma mekanizmasına geçmenin de pek manası yok. her şeyin savunulmasına gerek yok cidden. özgürüm, ben seviyorum böyle şeyleri deyip polemiğe girmeden geçebilmeli insan.
Şimdi de, yapay kanser hastaları türemiş. Sağdan soldan buldukları fotolarla kendilerini kanser hastası gibi gösterip fav almaya çalışıyorlarmış. Ve en tuhafı da şu ki zamanla kendileri de buna inanıp hayali bir kanseri yeme öyküsüne inanıyorlarmış.
Sanal Alem ile gerçek dünya arasındaki zıtlık gitgide büyüyor. Hangisi gerçek hangisi yalan hepten karışmaya başlıyor.
Aha lan bundan çok güzel psikolojik gerilim filmi konusu olur!
Her kadın cinayetinde kendini bilmez erkek hatta kadınlar tarafından maktul için söylenen;
"Şu şu şu sebeplerden dolayı Hak etmiş öldürülmeyi"
yazan her insanı potansiyel suçlu ilan edip, katil kadar olmasa da suçlu görüp, ceza kanununda "indirime" uğramaksızın cezaya çarptırılmaları elzemdir.
Tomurcuğunda gizli katiller bunlar işte. Dünyanın internetle döndüğü bir çağda Acilen gözden geçirilmeliler.
