böyle bir üniversitede okumanın bir de misyonu vardır, sen sosyal hayatı başlatmak için çalışacaksın ki; senden sonra gelen yeni öğrenciler senin kadar zorlanmasınlar, hem bulunduğun şehre katma değer katacaksın, hemde gelecek nesillerden alacağın dualar ile cennete varacaksın.
sosyal hayattan kasıt cafe bar sayısından ibaret olması muhtemeldir. bursa da okuyup ahmet vefik i bile bilmeyen nice öküzler tanıdım.. 4 yıllık öğrenim hayatında kaç kez sinemaya, tiyatroya, sergiye, konferanslara, seminerlere gider öğrenci milleti?? gitsin otursun bi cafede piyasa yapsın hep..
not: görüşlerim tamamen görükle ahalisiyle alakalıdır..
eline yerleştirme puanını alan mezun öğrencinin yaptığı ilk hata 'aman yeni yerler göreyim, ailemden uzak kalayım, kafama göre yaşayayım, kendi ayaklarımın üstünde durayım, öğrenciliğin tadını çıkarayım' niyetiyle bulunduğu yerden alakasız, uzak bir okulu tercihlerine eklemesiyle başlar. tabi aileden ayrı kalıp, yeni bir ortamda yeni bir okula, yeni bir hayata sıfırdan başlayınca akıllanılır. ama çok geçtir.
Açıköğretim okumak bundan daha avantajlıdır.En azından meslek hayatına, dolayısıyla sosyal hayata girilebilir.Sosyal olup olmamak kişinin kendisine bağlıdır.
(bkz: dumlupınar üniversitesi)
ama çok yakındır eskişehire benzer kütahyada. karı milleti gittiği her yerin havasını bozar arkadaş. bak kırıkkale üniversitesine, ülkücü kalesi sivri burun pabuç uzun pardesü. sok bakalım kız öğrencileri oraya kırıkkale ne hale geliyor.