Yapmaktan hoşnutluk duydugum bir eylemdir.Neticesinde birşeyler öğrenilir,bilgilenilir,kuşkular giderilir,güzel duygular hissedilir,hatta bagdat bile bulunabilir.
(bkz: sora sora bagdat bulunur)
merak etmenin bir sonraki aşamasıdır. bu sorular kendimize sorulabildiği gibi* tecrübelerinden faydalanmak adına başkalarına da sorulabilir.
bir yerden sonra karşıdakini sıkar, hatta başından savmaya kadar gider. yine de sormak, öğrenmek lazımdır. çünkü soru sormayan toplum bir ezberle yaşamaya mahkumdur.
Cevabı almak için soruyu sormak gerekir.
Soralım öyleyse: Ben kimim ? Bu kişi olmama kim karar verdi ?
Neden bu ülkede doğdum ? Niçin bu kişiler ailem oldular ?
Yaşamın hedefi nedir ? Öldükten sonra hayat var mı ?
Varsa nasıl bir şey?..
Sorarsak, cevaplara ulaşırız.
Aksi halde "isa" o ünlü cümlesini etmezdi;
"Çalın, o kapı size açılacaktır"...
türkiye de bu eylemi yapana bir bakarlar okullarda falan. soru sorulunca derste oradan buradan ef,öf,puf sesleri çıkar. salak muamelesi yaparlar. öğretmenlerden de vardır böyleleri. soru sorarsın cevap verir anlamazsın yine sorarsın, belli eder sana o hali. sanki salak benim ulan sikik amk paçavra suratlısı.
bitmeyen öğrenme isteğiyle dolu insanlar için bağımlılık raddesine ulaşabilecek eylemsel yeti, daha küçükken sorulan soruların ölçütü ileride özelliğin taşınıp taşınmayacağın göstergesidir. bu yola yenilikler getirenlere genellikle tiksintiyle bakılsa da siz bu rahatlatıcı eyleme ve dünyanın en eğlenceli ve kavram yardımcısı oyununa devam ediniz, ettiriniz.
bazen gerekli olan ancak karşı tarafın izin verdiği kadar ve bunaltmayacak şekilde sorulması uygundur bence. her akla geleni de sormak karşı tarafı bunaltabilir aslında.