tanım ve isimlendirmesi tamamen tarafımdan yapılmış olan psikolojik sendromlardır.
bilgisayar kullanıcıları üzerinde yapılan araştırmalar göstermiştir ki, türk kullanıcılar, bilgisayar monitöründe karşılarına gelen ve uzun veya yabancı dilde olduğu için okuyamadıkları hata, uyarı veya reklam pencerelerinde, peşinen "ok" (tamam) seçeneğini işaretlemekteler.
batı ülkelerinde ise tamamen tersi bir durum olarak okumadan "cancel" (iptal) seçeneğini işaretlemekteler.
yazının içeriğini okumadan x kapat sekmesini tıklayanların oranı oldukça düşük. yazıyı ve içeriğini sorgulamaya çalışanlar ise %1-2 kadar düşük.
2010 yılında yapılan, anayasa değişikliği referandumuna türkiye gündemi kilitlenmişti. herkes nefesini tutup türk seçmeninin "evet" veya "hayır" oylarından hangisine çoğunluk sağlayacağını tartışıyordu.
ben sonuçtan emindim. kesinlikle "evet" çıkacaktı. referandumdan günler önce işçi partisi'nin ankara genel merkezi altındaki lokalde kendimi parlatırken, lokal müdürü mihriban hanım'a bununla ilgili bir yazı yazdım ve verdim. aldığım tepki ilginçti: "coşkun'a söyleyeyim size daha içki vermesin, zira türkiye bu oyuna gelmez, "hayır" çıkacak referandumdan" dedi.
iki gerekçem vardı yazıda: birincisi, bu yazının konusu olan "sorgusuzca evet sendromu", diğeri de propaganda teknikleri bakımından bir ayrıntıydı. oy pusulalarının renkleri farklıydı. hayır pusulası bok rengi, evet pusulası bembeyaz hamur kağıttı.
her neyse, gelmek istediğim noktada detaylara gömmek istemem sizi. detayları merak eden olursa kitaptan okur sonra. ancak önemli olan şu ki, sorgusuzca evet demek üzerine hastalık sahibi bir toplumuz. birileri bu gediğimizin farkında, fena halde hem de...
araştırma sonuçlarında, yazıyı okuyup sorgulamadan harekete geçmeyen %1-2 var ya, işte onları öncelikli bir hedefle %10 yaparsak, emin olun dünyanın bugünkü devlerini yerinden oynatırız.
buna nereden mi başlayacağız?
adres vereyim: milli eğitim bakanlığı, atatürk bulvarı no:98 bakanlıklar - ankara