ilk psikologla randevumda, kadın bana şöyle bişey demişti, "psikolojik rahatsızlıkları sorgulayabilen, düşünce inceliğine sahip erdemli kişiler yaşar." sonralarda bu sözün doğruluğunun birçok kez kanıtlandığını gördüm tabi.
hayatta insanların anlam arayışı kendini değerli hissetme çabasının ürünüdür. bu yüzden kurduğumuz tüm değerler de tıpkı bizler gibi hiçliğe gidecektir.
zaten hiçliği gizlemek adına insanın kendine ürettiği ve sadece kendini inandırdığı tüm bahaneler bir bir ortadan kalkınca bu gerçeği görürsünüz.
ayrıca değerlerin veya inançların insan içinde bir otorite kurduğu ve insanı bu otorite etrafında şekillendirip onu belli bir hayat sınırına zorladığı da ortadadır.
biz toplu halde yaşamak için götümüzden değerler ürettik ve bunlara uyup mutlu mesut yaşamayıp ölmeye çalıştık. bazımız bunla da yetinmeyip başka ütopik dünyalar kurarak kendini orası üzerinden tatmin etti ama hiçbir zaman içindeki bu varoluş boşluğunu dindiremedi.
ara ara insana gelen bu derin hüzün veya hafif duygusal boşlukta ortaya çıkan hiçlik hissi aslında ne olduğumuzu bize hatırlatması açısından önemlidir.
o yüzden sorguladığınız zaman yüzleşmekten korkmayın.
içinde bulunduğumdan ötürü iyi bildiğim gruptur. bu sorgulama isteği dr.otker reklamında ''babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi? sorusuyla başlamıştır. toplumdan dışlanırlar. realizm başlarının belasıdır.