italyanlar için monica bellucci neyse, fransızlar için sophie marceou odur. gerek ince karakter oyunculuğu, gerekse güzelliği, dikkatli gözlerin ödülüdür.
1999'da, Dünyanın en büyük sinema festivali olan cannes festivaline, "altın palme" ödülünü sahibine vermesi için davet edilir, ödül töreninde rezil bir konuşma yapar ve karieri çok ciddi hasar alır.
yaptığı konuşmada hiç bir anlam, bir tek mantıklı cümlenin olmaması, akla "uyuşturucu mu kullandı" sorusunu getirir.
işte o konuşma :
çevirisi :
iyi akşamlar, of! ne gündü ya...
3 gün önce, "altın palme" ödülünü vermem için teklif getirdiler, çok onurlandım, hiç düşünmeden evet dedim. ve olaylar hızlanmaya başladı.
çok şey gerekti, o zaman ben de 18 konuşma hazırladım, beş tane yazdım ve biraz evvel bir tane verdiler. beş dakika önce. sonra okurum. belki de şey olur. neyse çok iyi. eeee...
işte, ben buraya bir buçuk saat önce geldim, cannes nedir diye merak ediyordum, nedir, nedir, neler oluyor burda, ortam nasıldır, nedir, heryerde sordum, ve şey...bir kaç cevap aldım eee dediler ki "ooo cannes, çok sıkıcı, çok sıkıcı, carbourg bile cannes'dan iyi". evet de filmler nedir, ee, filmler şey, ooo! şey var, iyi ki almodovar biraz animasyon getirdi....pardon ?
şey var, yaa kafam karıştı, ama (nefes alır), başaracağım, ee, bütün bu filmler var, ee şey, ee, bu akşam burdalar, ee (yuhlanır).
bu akşam ödülü alacak kişi için çok mutlu olacağım, bize şeyi hatırlatırlar, eee... bu ödülü kazananları, ve kazanmayanları...ama yine de sinemaya destek olanları...
ve şey, önemli bu, ve ben, ve ben size şeyden bahsetmek istiyordum, şeyden...sinemadan değil, başka şeylerden. çünkü sinemadan daha önemli şeyler var. ben bütün bir gün çocuklarlaydım (yuhlanır)...çok hastaydılar, sinema dünyada çok önemli bunu söyleyebilirim, savaşacağımıza sinema yapıyoruz, insaları hayallendiriyoruz, onlara şey veriyor bu... bir proje eee, kısa süreli bir proje, her zaman burda kalan eee
ben şimdi... (sunucu sözünü keser)
Kristin Scott-Thomas : başkan bey...pardon, sözünü kestim.
cannes festivali konusunda çok şanssız olan sophie marceau, 2005 senesinde, festival sarayının o mehşur merdivenlerinde kameralara poz verirken , elbisesinin askısı düşer, göğüsü fırlar.
La Boom isimli bi film vardı.Benden başka hatırlayan görmedim:) Claude Pinoteauyönetmeninin adı.Türkçe 'yePatlarsam Yanarsınadıyla çevrildi. ikincisi de çekildi. Çok eğlenceli bi gençlik filmiydi. ilk orda görmüştüm benSophie Marceau`'yu . Sanırım hayatımda gördüğüm en güzel genç kızdı. Ama ben onun aşık olduğu Matthew'e hasta olmuştum o ayrı konu :)
ortaokulda her boş derste fransız okulu ayağı izletilen "la boum"lar sayesinde olmayan ablam yerine koyduğum dünya güzeli kadın. Ülkemizdeki pek çok yeteneksize oyunculuk dersi verecek harikulade varlık. Angelina Jolie'nin rezil ettiği "Tourist"in orjinal versiyonu "Anthony Zimmer"de de döktüren şahsiyet.
fransız sinemasının en güzel kadınlarından biri ama oynadığı dişe dokunur çok filmi yok bana göre en iyi filmi vincent perezle oynadığı 1993 yapımı Fanfan filmidir.Güzelliğiyle arzı endam etmekte bu filminde.
kahverengi saç, renkli göz, beyaz ten, 1.70 civarı boy, gülen bir yüz, düzgün bir fizik vs....
daha sayamayacağım pek çok sey.
bu yaşında bile halâ çekici. *
maşalah !
her erkeğin bir tane favori hatunu vardır ya heh işte bu hatun da benim favorimdi yıllarca. duru bir güzellik yanında garip bir şeytanilik hissederdim hep kendisinden. kısacası güzel kadındır sophie.