Tarihini tam hatırlamıyorum ama şöyle desem anlarsınız sanırım.arda nın forvet çıktığı forvetsiz kaldığımız sezon Caner in aptalca bir kırmızı kart gördüğü penaltımızın verilmediği ve sonucunda avrupa liginden elendigimiz atletico Madrid - galatasaray maçı. Ekran başında röportajları izlerken yavaş yavaş yaşlar süzülüyordu gözlerimden.
11 mayıs 2005 galatasaray - fenerbahçe kupa finali. 5-1 bitmişti. salya sümük ağladığımı hatırlarım. kendimi koridora atmış yerden yere vurmaktaydım vücudumu. annem de "oğlum yeter harap ettin kendini" demekteydi.
(bkz: 16 temmuz 1950 brezilya uruguay finali)
not: sadece gözyaşı da dökülmedi. kayıtlara 56 intihar vakası ile geçen final maçı tüm zamanların en büyük yıkımı olarak kabul görüyor hala. 200 bin kişilik maracana'da 1-0 da öne geçen brezilya'nın kendi elleriyle kupayı uruguay'a teslim edişi acaba bugün olsa bu kadar intihar olur muydu, diye de düşünüyorum. sanırım eski aşklar daha tutkulu.
büyük uğraşlar sonunda kupaya az kala elenilen müsabakalardır. örnek olarak; 48 nci ziraat türkiye kupası finali fenerbahçe trabzonspor müsabakasından elenen fenerbahçeli futbolcular gösterilebilir.
seneyi hatırlamıyorum ama 6-7 yaşlarındaydım galiba yani 1997-1998 civarı neyse efendim bir türkiye kupası maçı galatasaray ile fenerbahçe arasında oynan bu karşılaşma yanlış hatırlamıyorsam 4-4 gibi bi skorla bitmişti ve derken uzatma dakikaları başladı büyük bir heyecanla galatasaraydan bir gol bekliyordum ancak gol bir türlü gelmiyordu ve sonuç olarak maç penaltılara kalıyordu ancak galatasaray oyuncuları o kadar kötü penaltı atıyolardı ki o maçta hiç abartmıyorum dünya bana zindan olmuştu bir anda fenerbahçe penaltılarla maçı kazanınca ağlamaktan helak olmuş ve o bacak kadar halime bakmadan tv'yi kucaklayıp camdan atmaya kalkmıştım. **
roland garros 2009da federer'in soderling'le*karşılaştığı final maçıdır. federer'in maçı alıp bir de üstüne grand slam'ini tamamlamasıyla ekranda ağlamaya başlaması, benimde sevinçten "oha yendi annee yendii federer" diye ağlamama sebep olmuştur.