hataların en büyüğü. günümüz dünyasında, özgürlüklerin, hak ve hukukun, adaletin öneminin ne denli önemli olduğunu biliyoruz. kişinin temel hak ve özgürlüklerinin ve diğer her türlü haklarının hukuk ve adelet kavramlarının içlerinin doldurulmasıyla korunduğunu da hepimiz biliyoruz. sanırım...
son günlerde tüm televizyon kanallarında, tüm gazetelerde, genelleyelim; tüm medyada ve türkiye cumhuriyeti başta olmak üzere birçok dünya ülkesinde konuşulan, tartışılan bir operasyon ve akabinde yeni açılmış bir dava üzerinden biraz değerlendirmek istedim bu konuyu. sizler izin verirseniz elbette. verdiniz değil mi? -heh tamam, o zaman başlayayım.
televizyonlardan tutun da, başbakanından ana muhalefet liderine; bakkal ahmet amca'dan tutun da, yerel bir gazetenin burç yorumlarını yazan burç uzmanına kadar herkesin kesin yargılara vardığı bir dava ergenekon davası. bilmem kaç dalga, eş zamanlı operasyonlar ve akabinde; yüzlerce gözaltına alınmış, tutuklanmış ya da tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmiş sanık var ortada. iktidar ve muhalefet kavgası içinde tüm zamanların en büyük hukuk katliamı yapılmakta. bu yapılanın hukuksal anlamda bir suç içerip içermediği hakkında kesin bir bilgim yok. ama hukuk ahlakı çerçevesinde olayı ele aldığımızda kesinlikle bir katliamdır. henuz sonuçlanmamış bir dava hakkında başbakanından tutunda ana muhalefet liderine kadar ''suçlu bunlar'' ya da ''suçsuz bunlar'' diye kesin yargıya varılıyorsa vay benim ülkem hukukunun haline.
sonuçlanmamış bir dava için kesin yargıda bulunmak bir hukuk ahlakı bazında bir katliam olduğu kadar, kimseye de insani olarak bir şey kazandırmaz. ama bunu dedikten sonra insanlar dünyevi olarak ya da para, imaj, statü gibi kazançlar sağlayabilirler belki. onun için söyleniyor olabilir tüm bunlar.
örnek olarak ilhan'ı selcuk'u vermek istiyorum. şimdi biz bu adamı, darbeci, terörist vb. şekilde suçluyoruz. ama iddia edilenlerin etüt edildiği dava henuz sonuçlanmamış; yani hala bir iddia bu. yargı bu konuyu görüşmeyi kabul etmiş. ''getirin bir bakalım, konuşalım, neymiş ne değilimiş'' demiş. biz bu adamı henuz sonuçlanmamışken dava türlü türlü şeylerle suçlarsak ve davanın sonucunda yargı bu adamı suçsuz bulursa ne olacak? bu adamın yaklaşık 40 yıldır ortaya koyduğu gazeteci kimliğini, duruşunu, tüm bunları geçtiğim temiz bir insan olma şerefini ona geri verecek olan kim? -kimse. afedersiniz ama biz boku atmış olacağız, adam öldükten 30 yıl sonra bile bizim attığımız bokun kokusu insanların burnuna kokacak. e, hani bu herif güzel gazeteciydi, güzel insandı veya değildi? nerde şimdi bunlar? yok.
hatta olayı biraz daha ileri götürerek abdullah öcalan hakkında birkaç kelime edeceğim. ben kendisine buji shrek apo diyorum. komik oluyor, eğlenceli oluyor falan ondan. orjinali biji serok apo'dur. herkes bilir ki, bu adam terör örgütü pkk'nın elebaşıdır. kendisi bir teröristtir. evet ama yargılandıktan sonra. aynen öyle yanlış duymadınız, abdullah ocalan yakalanıp yargılanıp suçlu bulunduktan sonra teröristtir. yargılanmadan önce senin benim gibi tc vatandaşıdır. gerçi hala öyledir de, yani siz benim ne demek istediğimi anladınız. efenim hukukun üstünlüğü dediğimiz şey de zaten tam burda ortaya çıkmalı. evet belki hepimiz abdullah ocalan'ın yargılanmadan önce de terörist olduğunu biliyorduk. bu kadar emin ve nettik kendimizden. ama abdullah öcalan yargılanıp suçlu bulunduktan sonra terörist oldu. abdullah ocalan için ''lan adamın yaptıkları ortadaydı zaten'' diyebilirsiniz. diyeceksiniz de. ben de tam burda işte, hukuk tarafından yargılanmamış biri için kesin yargıya varmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini örneklendireceğim, yargının, hukukun üstünlüğünü ve gerekliliğini örneklendireceğim;
dünyanın en temiz insanısınız, iyilik meleğisiniz. ama birgün birileri sizi kolunuzdan tutup yargılamadan hapse attı. 8 kız çocuğuna tecavüzden suçlanıyorsunuz hemde. ama hiçbir suçunuz yok. hemen tabi sizin hakkında ''vay şerefsiz, bunları asacaksın birader'', ''allah belanı versin hayvan'' gibi söylemler dillendirilmeye başlandı. ulan ben suçsuzum diyemiyorsunuz. çünkü yargılanmıyorsunuz. kimseye derdinizi anlatamıyorsunuz, ''ben suçsuzum'' diyerek kendinizi savunamıyorsunuz. ortada delil yok, kanıt yok ve en önemlisi işlediğiniz bir suç yok ama suçlusunuz. demek istediğim anlaşıldı sanırım.
şimdi de bu olayı biraz daha değiştirelim; siz yine dünyanın en iyi insanız falan, ama 8 kız çocuğuna tecavüzden suçlanıyorsunuz. ama bir suçunuz yok. savcı hakkınızdaki iddianameyi mahkemeye sundu; mahkeme de görüşülmesi için iddianameyi kabul etti. şimdi kendinizi haklı çıkarmak için, savunma hakkınız var, suçunuz olmadığını kanıtlayacaksınız. ana, o da ne? daha dava sonuçlanmadan sizin için ''pis sapık'', '' çocuk tecavüzcüsü'' gibi suçlamalar yapılmış zaten insanlar tarafından, gazeteler ve televizyonlar tarafından. bundan 3 ay sonra dava sonuçlanıyor ve suçsuz olduğunuz ortaya çıkıyor. insan içinde rahat gezebilecek misiniz artık? bakkal hamdi amca eskisi gibi size her sabah iki paket maltepe verecek mi sizce? yo dostum yo, bırakalım da hukuk işini yapsın. ondan sonra kimi neyle eleştireceksek eleştiririz.
aponun terörist olması için yargılanmaya ihtiyacı yoktu. ergenekon teröristlerinin *** de apodan farkı yoktur.
tamam yargı üstündür, suç ispat edilene kadar herkez masumdur fakat bu istisnaların olmayacağı anlamına gelmez. adam suç üstü olmuşsa, suçunu kendi inkar etmiyorsa hatta yaptığıyla gurur duyduğunu ima ediyor vaya alenen söylüyorsa ben yargı sonucunu beklemem arkadaş bu adamlara suçlu demek için.