...farklı bir incelik vardı onda çünkü, kimselerin ulaşamadığı, kirlenmemiş, pırıl pırıl bir yan vardı; oturmayı bile unutup saatlerce çömeldiğine, kirpiklerini kırpmadan günlerce sustuğuna ve bakışlarından yansıyan tedirginliğe bakılırsa, kendi kendini deşmeyi biliyordu. Kendi kendini kanatmayı
gölgesizler ile tanıyıp hayran kaldığım yazarın okumuş olduğum ikinci kitabı. korkarım kendisini seriye bağlayacağım.
kitapta altını çizdiren cümleler fazlasıyla göz kamaştırıyor.
(... )
"üç gün önce... akşama doğruydu, nasıl oldu bilmiyorum canım sıkıldı birden. hem de, çok fena sıkıldı. ruhum beni terk etmişti sanki, şu dağları aşıp gitmişti. bunu hisseder etmez, nasıl oldu da çarşıya gittim, nasıl oldu da vehbi'nin köfteci dükkanına dalıp kendime bira ısmarladım, bilmiyorum. kendime geldiğimde sarhoştum, zilzurna sarhoş... "
(... )
"yükselmek: kendini aşağılarda saymanın ateşli hastalığı, insanın kendisi için doğurduğu son anne; bugünün tadını alıp götüren büyülü bir düş, ya da; yukarıya doğru alçalış.