Hüzünle içilen bir yudum rakıda
neden içiyorsunlar da
boyayalım abi,
diyen bir çocuğun
gurbet kokan soluğunda
intiharı düşünen işsizin
umarsız gözlerinde buldum
yıpratan ve yıpranan şiiri
Zaman akşamın kapısındaydı
çam kokularıyla sarhoştum
karşımdaki güllerle konuştum
kimselere çaktırmadan
okşadım iğne yapraklarını
bir çingene falıma baktı
paramın yarısını verdim
enayilik olduğunu bile bile
hüzün bohçası bir çocuktan
türküler dinledim
ayakkabılarım boyanırken
yaralarımı sarmayı unuttukça
şiirdi damarlarıma sızan
Yanıma konan kumruların
aşk içindeydi gözleri
serçelerin düğünü vardı
batan günün kucağında
toprağın bir süsüydü ya
hüzün tacirlerine benziyordu
yakacağını bilmesem
yeşilliğini okşayacaktım
istilacı ısırganın. **