Güneşli bir Pazar günüydü. isviçre Alplerinde yetişen milyonda bir görülen çok nadir bir ineğin sütünden yapılmış beyaz peynirim bir köşede, mavi köşede ise egenin genç kızlarının ellerinin kokusu sinmiş zeytinlerim. Kahvaltım özenle hazırlanmıştı. Günün tüm gazeteleri okumam için getirtilmişti. Sıcak bir duş iyi gelirdi doğrusu. Hemen duşa girdim sıcacık suyun kıvrımlarımda yılansı bir kıvraklıkla süzülüp beni zevkten.. ıhım ıhım. internetten bir arkadaşımın geçen ay italya dan yolladığı bornozumla kurulanıyordum. Yoksa italya'dan bir arkadaşımın internetten yolladığı bir bornoz muydu bu? Allahım kafam çok karışık. internetten nasıl yollayacak koskoca bornozu ne ahmağım. Belki .rar lamıştır öyle yollamıştır? Hahhaa ben ve esprilerim.. O an bornozun içinde kıpırdayan bir şeyi hissettim. Hemen Monica belluci'yi bornozun içinden çıkarıp gitmesi için ikna ettim.
john lee hooker ın bir taş plağını gramofonuma takmıştım, fakat bozuktu. dünyadaki tüm eski plakları toplayıp onlarla scratch yapmaya yemin etmiş komuşumuzun oğlu bu plağı da aşçıdan ödünç almış ve bozmuştu. Vivaldi takıp kendime geldim. Posta gazetesini açtım hemen. Haydar dümen e gelen yazıları okumaya başladım yeni bir şey yoktu. "sevgilim pantolonuma boşaldı hamile kalır mıyım?" diyen bir kız. "erkek arkadaşım kulağıma attırdı acaba zarım yırtılmış mıdır?" diyen başka bir kız. "merhaba hocam ben 13 yaşında bir gencim penisim 35 santim ve çevremdeki tüm kızları sikiyorum bu normal mi?" diye soran bir genç. O sırada başbakanın telefonda olduğunu söylediler. Hemen "bağlayın" dedim.
Başbakan ne zamandır karşılıklı muhabbet edemediğimizden dem vurdu. Bizim 2 kardeş olduğumuzu doğrusunun 3 çocuk yapılması olduğunu da ekledi. "ananı da al bu akşam bize geliyorsun, bitti" dedi ardından ekledi. "o ne lan arkada çalan, hangi makam o?"
Ben de patlattım espriyi "kaymakam"
Emniyet tanımı: laf arasında kullanılan bir söz öbeği.