insanı gerek doğa kanunlarını hiçe sayması gerekse ısrarcı olunduğunda çıkardığı iğrenç kokusuyla deliye döndürebilen Allah korusun denebilecek sinir şeysi.
"dunya yansa boyle kokmaz" dedirten hadisedir.
acilen en yakın sıvı kulluge boca edilir geçirilir fakat ıslanan kulluk artık sızın gonul rahatliği ile sigaranızı emanet edip "tut şunu 15 sn. sonra alıcam" diyemeyeceginiz sinir edici bir nesne halini alır.
genelde kısa camel'dır bu sigara, insanın sinirleri ile oynayarak öldürmeyi amaçlar, özellikle kırlarda ormanda iyice söndüğünden kesin emin olunması gereken tek sigaradır.
kokusunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır, sen sondurmeye çalıştıkça eline de bulaşır o koku... zaten sigaranın neyi iyi ki izmariti iyi olsun. en iyisi, kökten çözüm olan sigarayı bırakmaktır.
siz bitti diye kültablasına basarken, o bildiğini okuyan izmarittir. yaklaşık 5 dakikadır kafamı ütülemekte. diyor ki:
gözlerin yorgunluktan kapanmak üzere olduğu halde, neden gidip yatmıyorsun? fiziğin vücuduna dikte ettiklerine karşı koyarken iyi de benimle işin bitti diye söndürmene karşı koymam mı kötü? bil ki zaman akar, gelen gider. her şeyin bir zamanı var. ben ki tarladan fabrikaya, fabrikadan dağıtıma, tekel bayisinden bakkala, oradan da senin eline gelene kadar durduk yerde yandım mı? öyleyse müsade et de söneceğim zamanı da kader belirlesin. senin kederine ortak olan şu aciz bedenimin iki kıvrım duman da kendi derdi için salıvermesini neden çok görüyorsun? karanlığın ortasında seni bir sigara gibi nefes nefes tüketen hayatın mı öğretiyor bütün bu zorbalığı? az sonra bir daha asla işe yaramayacak şekilde yok olup gitmenin ne demek olduğunu bilseydin, beni havasız bırakmak konusunda bu kadar hevesli olabileceğini sanmıyorum.
yere atıp üstünde zıplamadan sönmeyen beyaz filtreli adıyaman tütününden sarma sigaralarımın sürekli kaldığı durum. özellikle cafelerde yere atıp üstünde zıplayamadığım için kül tablasıyla boğuşmama sebep olur. beceremediğimde de etraftaki masalara kadar gider bu eziyet koku.