çok uzatmak istemiyorum zira eksiklerini düşündükçe moralim bozuyor ve küfrediyorum.
ama şunu söylemeden edemeyeceğim, bu organizasyonu o göt kadar yere layık görenlerin Allah belasını versin.
gelelim konserlere;
mastadon: gayet iyi bir performanstı. daha önce çok fazla dinlemişliğim yoktu ama sevdim kendilerini.
in flames: bir tek satellites and astronauts şarkısı dinlemiştim. arkadaşların dediğine göre vokal arkada kalırmış biraz. ama konserde böyle olmasaydı keşke. anlaşılması zor oldu.
alice cooper: bu adamı izlemeden önce çok sevmediğimden fazla heyecanlı değildim. yalnız sahneye çıktı ve beni fethetti.
hele ki another brick in the wall'ı söylemesi ve daha sonra türk bayrağı ile sahneye dönmesi süperdi.
serdar ortaç duymanı isterdim bunu.
slipknot: bizim mal dinleyici jump da fuck upı bilmediği için slipknot buruk ayrıldı bence. sid yine sağdan soldan atladı, seyirciye su atması güzeldi. joey jordison'u çekmeyen rejinin allah cezasını versin.
craig 133 jones'da chris fehn'in arkasında kaldı. sahne düzenini yapanların da ta... neyse.
ve beklenen an geldi.
iron maiden: ben böyle büyülendiğimi hatırlamıyorum. bir ara sadece izledim. şarkı söylemedim. zıplamadım. kafa sallamadım. izledim. nicko'nun kameraları süperdi.
anlatılmaz yaşanır.
ne söyleyeyim ne diyeyim bilemiyorum.
hala inanamıyorum ben tüm sahne prodüksiyonuyla iron maiden'ı izledim. kendime geleyim anlatırım.
herkesin dile getirdiği gibi, ben de yazıya festivalin ufacık bir yerde yapılmış olmasını eleştirerek başlıyorum. yirmi bin insana on tane pisuvarın düştüğü bir oran herhalde dünyanın hiçbir yerinde yoktur. inanılmaz ağır bir testosteron kokusu içinde dakikalarca göt göte sırada bekledikten sonra işemek dahi gelmiyor insanın içinden. biranın yine piyasa fiyatının üç katı olması ve ekmeklerin yine yeni yeniden bayat olması bizleri şaşırtmamış, suyun ise bu kez elli kuruş olması hepimizi sevindirmiştir. *.
geriye doğru ilerleyen sırada içeri girene kadar birayı on liradan satan amcaları zengin ettikten sonra tek kapılı girişe geçip her yerimizi elleterek alana girdik. beş yüz kişiden fazlasını alamayacak bir ortamda dile kolay yirmi beş bine yakın kişiydik. tabii biz içeri girene kadar mastodon konseri yarılamıştı. derken in flames çıktı sahneye, genel olarak pek dinlemem fakat; çok enerjiktiler. solist zoru başardı sayılır, brutalde sorun yaşamadı. baterist belki biraz daha kendini gösterebilirdi ancak; bütüne bakarsak epey coşturdular, zira melodik death icra etmekte çokta basit bir iş değil. genel anlamda memnun kalındı diye düşünüyorum.
alice coopera gelicek olursak, herkesin mükemmel olduğu konusunda hemfikir olduğuna inanıyorum. gerek sahne şovları, gerek bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle ve o harika sesiyle kitleyi çokta güzel eğlendiren, kendinden geçiren altmış üç yaşındaki bu adama büyük bir teşekkür borçluyuz. kostümleri ise bana vurucu etkiyi yapan olaydı. özellikle ilk kostümü çok yaratıcıydı şahsen çok hoşuma gitti. gidip alnından öpesim geldi. bu arada tekrar söylemeden geçemeyeceğim, sahne şovları gerçekten çok güzeldi, çok güldüm çok eğlendim. konser sonunda yaptığı jestte çok hoştu ayrıca. ek olarak the wall u seslendirmeleri beni çok heyecanlandırmış, çığlıklarla eşlik etmeme sebebiyet vermiştir. *
slipknot konseri belki de en çok konuşulması gereken konserdir. birçok şeyi görmüş olduk. ve ben olanlardan fazlasıyla tiksindim. joey sahneye omuzlarda çıktı falan güzel konser olucak dedik. harika bi giriş yaptılar art arda iki- üç şarkı çaldılar derken baktım pogo başladı. e tamam çok güzel. slipknot konserinde olmayacakta radiohead konserinde mi olucak diye sorarlar adama. ona da eyvallah dedi insanlar. fakat; tarzını bütün dünyaya kanıtlamış olan bu sekiz psikopat bok gibi bir sahneye çıkartıldıkları yetmemiş gibi, sıfır ilgi, sıfır eşlik halinde konser verdiler! orijinal halde dahi dizilemediler sahneye. ve adamlar en yardıran şarkılarını çalıyorlar, alanın yarısı, çoğunluğu ergenlerden oluşan pogoyu izliyo, kalan yarısı, 'ne çalıyo lan bu gavatlar' edasında..! hasiktir diyorum başka bir şey demiyorum. bu kadar şaşırmadım hiçbir konserde. yıllarca forumlarda kafayı yediniz slipknot neden gelmiyo, slipknot ı getirin diye. sonra? herkes ergenlerin pogosunu izledi. yemin ediyorum hiç pogo görmemiş gibiydi herkes, kaldı ki o pogo da bir wall of death şeklinde geçmedi.
dikkat edenler muhakak görmüştür, iki tane ortaokul öğrencisi tarzında, dar pantalonlu, üstsüz çocuk vardı. sürekli birbirlerini ellediler inanamıyorum falan dememe sebebiyet verdiler. en hareketli de onlardı sanırım.
tabii ben bu esnalarda terim soğumuş, yarı buruk şekilde 555 to the 666 e eşlik ediyordum. pogoyu izleyen alanın o yarısı ise maalesef inanılmaz vahşi bir vokalden bîhaber evlerine gittiler gece sonunda. şarkı aralarında corey biraz canlanın tarzında konuştu falan derken sıra spit it out şarkısına geldi. yahu aklım almadı o durumu çok ciddiyim. solist eğilin diyor, jump the fuck up yapacağız diyor, lütfen herkes eğilsin diyor, beş dakika oldu şarkı hâlâ geçiş aşamasında, corey konuşmasını yapamıyor eğilin demekten. ve evet maalesef istanbulun en geri zekalı insanları da dün konserdeymiş. yaklaşık yüz kişilik asi kafileden birkaçı bizzat benim önümdeydi. otursanıza neyi kanıtlamaya çalışıyosunuz diye sorduğumda bana ne lan falan dediler ki kan beynime sıçradı o esnada! bu konudan dolayı pogodan iki adam kavga etti, arka taraftan bağrıyorlar eğilsenize lan şeklinde.. yani hiç görmek istemeyeceğimiz ve aslında konser öncesinde olmasına pekte ihtimal vermediğimiz görüntülerdi.. bu durum beni cidden üzdü. kendilerini gerçekten dünyaya kanıtlamış bu adamlara yapılanların hepsi büyük ayıptı. çok basit bir ortamdı kısaca. tabii solo falan da atmadılar. çalıp, her zamankinden bir iki şov yapıp teşekkür edip indi adamlar sahneden...
and iron maiden.. gerçekten otuz bini vurduğumuzu düşündüğüm dakikalar.. beklettikleri o on beş dakika hayatımın en heyecanlı dakikalarıydı kesinlikle. bekledik bekledik çığlık attık bağırdık çağırmadan gelmezler dedik sahneye davet ettik falan derken her yer mavi oldu duman oldu bir baktım karşımda iron maiden! hasiktir çığlıklarım o anda yükselmeye başladı. mükemmel, tek kelimeyle mükemmeldiler. ilk kez o'nları canlı görmenin verdiği heyecanla kendimden geçmek üzereydim. the final frontier turnesinde olduklarından dolayı şarkıların ağırlığı o albümdendi, pek bilmediğimiz şarkılardı ancak; yine de the trooper, dance of death, fear of the dark, 2 minutes two midnight, the evil that mans do, blood brothers, hallowed by the name, running free gibi şarkıları dinlemek beni inanılmaz mutlu etti.. bruce organizasyona lafı çakmadan da geçmedi, bi dahaki sefere iki katı büyük bi yerde yapıcaz tarzında bir şeyler söyledi, iyi de etti. bir ara kafasını sallayıp, daha erken henüz sikilmediniz ayarında bi mesaj verdi ki karizmanın tanımını yaptı adam. sahne şovları da bir harikaydı, eddie yi görmek bize de kısmet oldu. gerçekten devasa şahne şovları yaptılar ve inanılmazdı tek kelimeyle.
her şeyiyle kusursuz sayılırdı konser. tek eksik sayılacak nokta özellikle dance of death şarkısında neredeyse hiç eşlik edilmemesi, resmen kendi sesimi duymam beni bir hayli üzdü. aynı durum fear of the dark şarkısısında da gerçekleşti maalesef..
on altı şarkının hepsi de çok güzeldi ve evet her soloda biraz sağdan orta taraflardan, allahım sana geliyorum! diye haykıran bendim. ve yine evet, orospu çocuklarıı! tapıyorum lan size! şeklinde çığıran da bendim.. çevremdeki insanları sürekli çekiştirip durmam, omuzlarını ısırmam çığlık atmam da cabası.. gecenin o saatine kadar ayakta durmanın verdiği yorgunluğun üzerine güneşte kavrulmanın acısını da eklersek gerçekten zor bir gün oldu ancak; yine de tarihe tanıklık etmek güzeldi..
önce mekandan başlayalım: yok arkadaş, orada festival falan olmaz. bugün gördük bunu. içeri giriş ayrı bir rezaletti. biz tam girdiğimizde mastodon başlamıştı. ama dışarıda bekleyen bir çok kişi mastodon konserine yetişemedi. çıkışı ise söylemeye gerek yok. giriş hakkında ne yazdıysam aynısı geçerli.
mastodon: daha önceden dinlemediğim bir gruptu ama sahnesi, şarkıları gayet iyiydi. bundan sonra takipçileriyim.
in flames: melodik death metal pek sevmediğim bir tarz. güzel başladı, ama benim için sıkıcı geçti. pogocu güruh yüzünden zaten doğru düzgün konsantre olamadık. ayrıca günün en sıcak saatine de denk gelmesi de cabasıydı. geçti, gitti.
alice cooper: maiden'dan sonra festivale diğer gitme sebebimdi. baba hala çok büyük. her şarkıyı ayrı bir kıyafetle söyledi. bizleri coşturdu, kudurttu, bağırttı. müthiş zevkliydi. sahneye birde kendisini temsilen bir gulyabani çıkarttı. sonunda türk bayrağı'yl şovunu da yaptı. school's out şarkısının sonlarına doğru another brick in the wall'dan bir parça çalarak bizleri mest etti. serdar ortaç'ın yaşattığı şoku atlatmama vesile oldu. ayrıca bu konserin en güzel yanı ergenlerin bir anda ortadan kaybolmasıydı. rahat rahat seyrettik babayı. seviyoruz seni alice baba.
slipknot: çok sevmesem de dinlemeye değer bulduğum bir iki şarkısı vardı bunların. onlar da çaldı zaten. ayrıca en neşeli konser de bunların geçti. pogocu, wall of death'çi ergenler yüzünden yine dikkatimiz dağıldı. palyaço'nun ikide birde seyircilerin içine dalmaya çalışması, yerinde durmayan elemanlar, alev gösterileri. ama spit it out şarkısındaki çömelme aksiyonunu arka taraflardaki mal seyirci yapamadı. corey sahneden çökün diye talimat veriyor, etraftakiler çökün diye bağırıyorlar, ama büyük çoğunluk öyle bön bön bakmakla meşguldü. tamam, slipknot dinleme, ben de pek dinlemem. ama spit it out şarkısındaki aksiyon eğlenceli. dinlemiyorsan git arkalara da zevkimizi kaçırma. sonuç itibariyle, bu konserde güzel geçti.
iron maiden: 15 dakika geç çıkmalarını hiç sorun ettirmediler. onları tarif etmeye gerek yok. bruce'un ağzından scream for me istanbul ve scream for me turkey cümlelerini duymak, anlatılamayacak anlardı. setlist beklendiği gibiydi. çok iyi bir setlist olmasa da bunu hissettirmediler bize. siz o mekana yakışmadınız ama, size o mekanı reva görenler utansın. umarım tekrar gelirler.
geldi gelecek, bu yıl değil seneye derken iron maidenın türkiyeye geleceği kesinleşti. derken, mekan konusu ve ses sistemi konuşulmaya başlandı. küçukçiftlik parkın çok küçük olduğu, geçen sene sonispheredeki ses sisteminin berbat olduğu rabarbaları arasında bir çok arkadaşım bilet almaya son ana kadar direndi ve bir o kadarı da sırf bu sebeplerden dolayı bilet almadı.
mekan küçük olduğundan dolayı az sayıda (!) bilet satılabileceğinden yüksek konser v lojistik masraflarını bilet başına oranladığınızda en ekonomik bileti biletix komisyonlarını da dahil edince 150 liraya satmak zorunda kaldılar ve bu da bir o kadar seyirci kaybına yol açtı kanımca
19 haziran günü çok ama çok sıcaktı, tam o sıcak tepedeyken mastadon sahne alıyordu, ancak bizler o sıcakta mastadon ve inflames dinlemek yerine taximde soğuk biralarımızı yudumlarken gaz parçalar eşliğinde konsere daha bi hazırlanmayı tercih ettik. güneş yavaş yavaş alçalırken son biralarımızı da yudumlayıp kendimizi gezi parkından aşağı salı verdik pek çok metal sever arkadaş ile birlikte
konser alanına vardığımızda kapı bomboştu ve anında içeri girebilmiştik sonradan öğrendikki performanslar başlamadan girişlerde sorun yaşanmış ve insanlar bayağı uzun bir kuyruk beklemişler, tabi bu olay insanları o sıcakta daha bir paralamış. tam alana vardığımız sırada inflames sahneden yeni inmişti ve insanlar serinlemek için gölgelere sığınıp soğuk birşeyler alırken, yürümesi pekte zor olmayan kalabalığın arasından alanın tam ortası diyebileceğimiz bir yerde kendimizi bulduk.
ses sistemi
konser alanının ağırlık merkezi sayılabilecek bir noktadan konseri izlememiz önemliydi çünkü genelde ses mühendisleri sesi her noktadan eşit duyulmasını sağlayabilmek için bu noktayı es geçemezlerdi. tahmin ettiğim gibi de oldu, tüm şarkılardaki tüm enstrümanları ayırt edebiliyordum, lead sesleri çok temiz duyarken parçalardaki bas yürüyüşleri de gayet güzel duyuluyordu. kimileri iron maidenın ses sisteminde parmağı olduğunu söylerken kimileri de bu olayı sponsorlardan biri olan sennheisera bağlıyordu.
alice cooper
60 küsür yaşında bir adamdan böyle bir performans izleyebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. onca gitaristler çıkarmış bu piyasada çok emeği geçen alice amcamızın, maidenın hemen öncesinde slipknottan önce sahneye çıkması lazımdı şeklinde konuşmalar vardı alanda. bence alice reyizin program sıralamasındaki yeri gayet uygundu sonuç olarak slipknot daha bir gaz çalacağı için maidena güzel bir pas atmış olacaktı, nitekim öyle de oldu.
alice cooperın o yaşına rağmen sahnedeki showu sesini kullanması gayet doyurucuydu hele bir ara türk bayrağı ile sahneye çıkınca bruceun trooper olayına selam mı çakıyor dedik *
slipknot
iaowadan çıkan bu gençler benim albüme sığmayan grup olarak nitelendirdiğim kategoriden. zaten imajları ve sahne showlarının populerliklerine etkisi, müziklerinin etkisinden kat kat daha hızlıdır.
slipknotın vokalinin bu kadar iyi olduğunu görünce zamanında grubu keşfeden prodüktöre bir kez daha hak verdim. stone sour vokalinin cuk oturacağını sezmiş vesselam. perkisyonistleri sahnede bir oradan bir oraya koşup bizi yordular o derece bir performanstı.
kaybettikleri grup üyesi #2 paula sahnede selamı hem arkaplandaki numara iki görseli ile hem de maskesi ve giysisini sahnede bulundurmaları ile selamı çaktılar. o racer koltuğundaki sabit baterist ve hareketli davul platformu gösterisi ile başarılı bir performans sundular. slipknot t-shirtlü genç ve heyecanlı ergenleri mutlu ettiler.
iron maiden
beklenen an geldiğinde, hem önceki muhteşem performansların hem de o sıcağın insanları ezmesi ile yorgunluk belirtileri baş göstermişti. maiden final frontier ile sahneye geldiğinde kimsede yorgunluk filan kalmadı tabi.
artık yaşlandılar, kendilerini tekrar ediyorlar, yok şöyle yok böyle denen grup çatır çatır neredeyse hatasız çaldı sahnede. bruce mükemmel söyledi bitsin istemedik bu performans.
blood brothers parçasına geçmeden önce bruce reyiz organiasyonada selam çekan bir kaç kelam etti, söyledikleri hatırladığım kadarı ile şöyleydi:
maidenın bir çok farklı ırktan, cinsten, renkten ve dinden fanları olduğunu biliyoruz. özellikle islam ülkelerinden, fastan, tunustan, libyadan ve şuanda zor zamanlar geçiren suriyeden sanırım bu gece tüm biletler satıldı ve eminimki bir bukadarınız daha dışarıda seneye türkiyeye geldiğimizde bundan kat ve kat daha büyük bir yere geleceğiz ve tüm maiden fanları ile birlikte olacağız.
***
blood brothers
fear of the dark beklendiği gibi hep bir ağızdan söylendi ve bruce turkey diye bağırıp topu bize attıktan sonraki gülüşü beklediğimden bu an benim için inanılmaz keyifliydi. güney amerikadaki konser kayıtlarını dinleye dinleye bayağı içerlemiştim bu duruma doğrusu sonunda muradıma erdim.
sanıyorum ölmeden görmek isterim dediğim son grubu da canlı olarak lzlemiş oldum. ben değil ha, onlar ölmeden *
1 gün önce gece, bilet bulamadığım için konsere gidemeyeceğimden eminken ve kendimi buna hazırlamışken, ertesi sabah tesadüf eseri bilet sahibi oldum. gerçi bileti almak için anlaştıktan sonra naaptım lan ben diye biraz pişman oldum; çünkü konser modundan iyice çıkıyorsunuz, kafanızda ertesi günün planını kurguluyorsunuz, sonra bir anda 150 lira vereceğinizi düşününce enayi gibi hissediyorsunuz. (en azından ben öyle hissettim.) az buz para değil 150 lira. buna değdi mi değmedi mi karar vermedim. birazdan festivalin benim açımdan artıları ve eksilerini maddeler hâlinde inceleyeceğim. değip değmediğine siz karar verin.
# festivalin artıları #
+ dünya gözüyle iron maiden, in flames izledim. mastodon'u ise sadece dinleyebildim; çünkü o esnada çin seddi uzunluğunda tek sıra hâlinde ilerlemek bilmeyen sırada * bileti teslim alacağım kişinin gelmesini bekliyordum. biraz mağdur durumda kaldım açıkçası. ama duyduğum kadarıyla mastodon baya iyiydi.
+ in flames tişörtlü insanlar görmek. bilhassa ilk dönem albümlerinin tişörtlerini görünce daha bir duygulandım. in flames fanı olmama rağmen, son dönemini pek sevemediğim için the jester race tişörtümü giymemiştim. çünkü en son clayman albümünden çalıyorlar artık. yeni şarkıların da eklenmesiyle eski in flames tarih olacak. yine de sahnedeki in flames'i oldukça beğendim. anders friden akşamdan kalma olduğu için vokal konusunda biraz sıkıntı çekse de, temiz bir sound vardı.
+ iron maiden kusursuzdu. sadece biraz daha uzun kalmalarını isterdim. haa bir de slow şarkıları azaltıp daha hareketli parçalar çalsalar harika olurdu. eski direkt şarkılarını daha çok seviyorum çünkü.
+ alice cooper pek dinlediğim bir grup değildi, ama bundan sonra mutlaka kulak vereceğim. sahneleri harikaydı.
+ slipknot aslında festivalin bir artısı değil, ama eksisi de değil. bana pek keyif vermiyorlar, ama seveni var, bişey diyemem. tabii sahneleri gayet iyiydi. bunu da es geçmemek gerek.
+ festival programına sadık kalındı. saatlere uyuldu. sadece iron maiden 15 dakika geç çıktı. diğerleri tam zamanında sahnedeydi.
# festivalin eksileri #
- festivalin k.çiftlikpark'ta yapılması başlı başına bir rezalet zaten. zaten bruce abimiz de bir dahaki sefere festivalin stadyumda yapılması gerektiğini söyledi. bunu geçiyorum.
- leş gibi kokan tuvaletler. gerçi o kadar kalabalık ki buna nasıl bir çözüm getirilebilirdi bilmiyorum. iş biraz da biz seyircilere düşüyor. kirletmeye, talan etmeye programlanmışız resmen.
- zaten insan kalabalığı olan mekanda bir de yere atılan plastik ve kağıt bardaklarla mücadele etmek zorunda kaldım. bu her festivalde oluyor ne yazık ki. ben bardakları direkt aldığım yere götürdüğümde, "hayrola birader sen niye bana veriyosun" der gibi baktı eleman. ee böyle alışmışız tabii yapacak bişey yok. metalciyiz, leşiz. hel yeeaa.
- girişteki kapı yetersizliği. herkesi tek bir kapıdan aldıkları için baya bir yığılma oldu. 1000 emekli kuyruğu gücünde sıra vardı.
- sıcak. güneş tepemizdeydi. slipknot çıktığında başım ağrımaya başlamıştı. iron maiden çıktığında ise ağrısından ne kafa sallayabildim ne bişey yapabildim. azıcık mırıldansam bile başım ağrıyordu, şaka gibi.
- yiyeceklerin erkenden bitmesi. hatta su mevcut olmasına rağmen su fişleri bittiği için su alamadı insanlar. bira sudan daha mı önemli mk. su lan. hayati içecek işte. gerçi ben pek acıkmadım. müzik ruhun gıdasıdır beybi. ondan galiba.
- bir de eksi diyemem belki ama eksik diyebileceğim bir mevzu var. böyle büyük festivallerde grubu pek bilmeyenler için, katılımı artırmak açısından şarkı sözlerinin aktığı bir ekran olmalı. sahnenin her 2 yanına da, sahneyi tam göremeyenler için dev ekranlar yerleştirilmişti. aynı bu mantıkla "lyrics screen" tadında bir şey yapılabilirdi. naçizane bir tavsiye işte.
o değil de yanarım yanarım mastodon'u kaçırdığıma, brann dailor'ı izleyemediğime yanarım.
seneye daha az çakallığın döndüğü, daha iyi organizatörlerle daha iyi ve daha çok grupların geldiği bir festival olması dileğiyle.
'Festival demeye bin şahit gerek' demek istediğim festivaldir(!) afedersiniz. Herşeye rağmen, gidemediğim için üzülmüyor da değilim hani. iron maideni görmek, tüm rezilliği unutturacaktır diye düşünüyor, katılacak arkadaşları şimdiden kutluyorum.
içeri girişlerin berbat olduğu konserdir saat 7de kapıda olmama rağmen saçma sapan organizatörler ve araya kaynak yapanlardan dolayı mastodonu kaçırdım. önündeki onca yığılmaya rağmen giriş kapısı dışa doğru açılmıştır. nerde görülmüş giriş kapısının dışa doğru açıldığı!
içeride ise kavurucu güneşten dolayı herkes yandı kül oldu bir allahın kulu da gelip şemsiye satmadı, siz anca tişört satarsınız zaten.
amma velakin çıkan gruplar organizatörlere inat mükemmel performanslar sahnelediler, in flames çıkıp çalarken bazen vokalistin sesinin gelmediği bile oluyordu adam bağırdı çağırdı sarkısını söyledi helal olsun. slip knot sahne performansı ve iron maidenın genel performansı mükemmeldi.
son olarak mekan konusunda hemfikir olduğumuzu da bruce dickinson bize gösterdi.
inşallah başka bir yerde başka bir zamanda bruce.
edit: bruce beni duydu iron maiden 26 temmuz 2013te inönü stadına geliyor
kapıların 1 saat geç açılmasından dolayı aşırı sıcakta bayılma ve ezilme tehlikesi yine bu yüzden mastodon'u kaçıran yığınla seyirci, saat 4 de biten su ve yiyecek satışı, her zamanki gibi arıza yapan ses sistemi akabinde iron maiden solistinin muhteşem performans esnasında lafını sokuşu; "türkiyede çalmak çok güzel ama umarım bir dahaki sefere bu alanda olmayız." uzun lafın özeti sonisphere 2011 muhteşem grupların sahne aldığı yetersiz ve beceriksiz bir organizasyondur.