soner yalçın

entry322 galeri15 video2
    72.
  1. cem ersever'in nüfus cüzdanı ölümünden sonra kendisine makdülün adıyla gönderilmiş gazeteci o zaman aydınlık gazetesinde çalışıyordu.
    0 ...
  2. 71.
  3. efendi, siz kimi kandırıyorsunuz? , bay pipo adlı kitaplarından sonra şu sıralar bu dinciler o müslümanlara benzemiyor adlı kitabını okuduğum, türkiye'nin bilinmeyen yüzünü göstermeye çalışan, bazen yazdıklarına inanasım gelmese de araştırmalarını takdir ettiğim türkiye'nin sayılı sağlam yazarlarından biri.
    0 ...
  4. 70.
  5. kitaplarında yazdığı bilgilerin altına kaynak göstermemesiyle meşhur şahıs. ve dahi bazı kitaplarında uydurma bilgiler yer alıyor. bunu ben söylemiyorum tarihçiler söylüyor.
    1 ...
  6. 69.
  7. o degil de o kahve icerken cekildigi resim yok mu...bir pazarim kahve icmeden gecemedi o resim yuzunden...

    nasil canim cekiyo...

    o resim ve ilk yazısı icin ...;

    http://hurarsiv.hurriyet....=218&tarih=2007-02-04
    0 ...
  8. 68.
  9. bugüne kadar faili meçhul bir cinayete kurban gitmeyişi gerçekten merak edilesi bir durum; zira uğur mumcu ile kıyaslanan bir zat soner yalçın.

    böyle bir olayın olmamasının sebebi acaba emniyetin görevini bihakkın yerine getirmesi olabilir mi? bu bir ihtimal ama ihtimaller içerisinde en ufağı.
    0 ...
  10. 67.
  11. kimse yazmamış hayret,*
    etö'cülerden.
    0 ...
  12. 66.
  13. önüne geleni sabetayist diye etikelemeyi çok seven şahsiyet.

    bire on katarak yazmaya devam etsin biz milletçe komplo teorilerine bayılırız...
    0 ...
  14. 65.
  15. okunmayarak çok şey kaybettiren yazar. araştırmacı gazeteci ve gerçekten hasır altı yapılmış, köşe bucak gizlenmiş ya da çoğu kimsenin yazmaya cüret edemediği iki ucu boklu değneklerle dolu hususlarda çarpıcı ve açık bir şekilde bilgileri paylaşan kişi. bir çok tehdit almasına rağmen ahal hayatta olması gerçekten şaşılacak şey.** bu derece pis işlere söyunanların akıbetini hep görmekteyiz faili meçhul olarak.
    1 ...
  16. 64.
  17. son kitabında hürriyetin propagandasını yapmamış ,tayyip ve akp yönetiminin hitlervari bir şekilde,mevcut iktidara muhalefet eden amiral gemisi olarak görülen gazete olduğu için hürriyet ismini kullanmıştır.doğan medyaya verilen vergi cezalerı,sindirme hareketlerini belirtmiş. almanya'da ''vossische zeitung'', iran'da humeyni rejiminin kapattırdığı ''ayandegan'' gazetelerini anlatırken örnek vermiştir.
    2 ...
  18. 63.
  19. son kitabı * güzel olan ama hürriyetin propagandasını niye yaptığını anlayamadığım yazar. senin böyle şeylere ihtiyacın yok soner zaten kitapların satar yazıların okunur. bu arada kitapta köşe yazılarından bölümler de olması cabası. neyse iyi yazar vesselam bir sonraki kitabını sabırsızlıkla bekliyoruz köşe yazıları tatmin etmiyor..
    0 ...
  20. 62.
  21. şu zamana kadar faili meçhul bir cinayete kurban gitmeyişi beni şaşırtan araştırmacı. daha bir çok sıfatı var ama ben en çok araştırmacı kısmıyla ilgileniyorum. kitapları çok objektif olmasa da, son derece güzel.
    2 ...
  22. 61.
  23. 60.
  24. YAPTIĞI ARAŞTIRMALAR VE YAKALADIĞI ÇELiŞKiLERLE BAŞARISI VE KALiTESiNi DEFALARCA KANITLAMIŞ GAZETECi-YAZAR.
    2 ...
  25. 59.
  26. bugün yine atatürk'ü öven bir yazı kaleme almış olan yazar. atatürk'ün hayatını değiştiren kitap olarak geçen ve benim de oldukça sevdiğim kitabı *atatürk'ün savaş çadırında okuyarak ne derece ilme önem veren sorgulayan biri olduğunu yazmış. garip olan filibeli ahmed hilmi'ye ait olan kitap antimateryalizm ve pozitivizm eleştirisi yapmakta. galiba atatürk'de ters bir etki yapmış.
    0 ...
  27. 58.
  28. "bu dinciler o müslümanlara benzemiyor" adlı son kitabın da yazarı. islam ve islamcılık arasındaki farkı çok güzel ortaya koyan, çok akıcı, çok kez hayretler içerisinde bazen de gülerek okuyarak elinizden bırakamayacağınız bir kitap.
    8 ...
  29. 57.
  30. yalçın küçük-uğur mumcu arası bir heriftir kendisi.kontgerilla örgütüyle ilgili yazı ve kitapları fazlaca mevcut.fakat,biraz da masonizm ve sabetayizmle uğraşıyor.haydi hayırlısı.
    0 ...
  31. 56.
  32. perinçeğin son eridir. yeni nesil yalçın küçük...
    0 ...
  33. 55.
  34. henüz herhangi bir soner yalçın yazısını sonuna kadar okuyabilmiş değilim; anlattıklarından rahatsız olduğum için vazgeçiyor değilim okumaktan, ben ki bekir coşkun'a ertuğrul özkök'e tahammül etmiş adamım, soner yalçın hiç sarsmaz beni lakin bu adam türkçe bilmiyor yahu. Bir yazı okunmaması için ancak bu şekilde dizayn edilir.

    Sonra bir de hakkında yazılanları okuyoruz tabi, fehmi koru'nun verdiği örnekler harika, sevan nişanyan abimiz çok pis geçirmiş mesela, tumgazeteler'de ismail kizir'in yazısı da oldukça iyi. Bir de tarih-lenk var tabi ki...

    Neyse, çapsızın teki yani, üzerinde durmaya, değerlendirmeye değmez. Bir özelliğini daha söyleyeyim, içimde kalmasın, bir ara pek araları olmadığı söylenen Ahmet Hakan'la bir süredir kanka hayatı yaşıyormuş, şaşırdım. Sabah'tan Sevilay Yükselir ahmet hakan'a geçirdikçe soner yalçın topa giriyor ve eminim soner yalçın'a giydirse sevilay hanım, ahmet hakan tereddütsüz topa girecek.
    1 ...
  35. 54.
  36. teşkilatın iki silahşörü adlı kitapta fena tongaya düşmüştür. mehmet eymür'le ters düşmüştür ki mehmet eymür kendisine şu şekilde cevap vermiştir;

    Özür Dilemek de Affetmek de Bir Meziyettir.

    "Teşkilat'ın iki Silahşoru" kitabının kahramanı torun "Yakup Cemil'in" mafya özentisi "Kadri Baba" olduğu ortaya çıkınca, kitabın yazarı Soner Yalçın'ın sesi soluğu kesildi. Merak ediyoruz şimdi ne düşünüyor?

    Soner Yalçın, bilerek veya aldatılarak tarihi yanılttığı için Türk halkından özür dilemelidir.

    Esasında Soner Yalçın'ın, sadece "Teşkilatın iki Silahşoru"nda değil, başta "Bay Pipo" olmak üzere yazdığı bütün kitaplarındaki asılsız bilgilerle ve yorumlarla iftira çamuruna buladığı rahmetli Hiram Abas ve benden de kamuoyu önünde özür dilemesi gerekir.

    Kendimle ilgili bir misal vereyim:

    "Korkut Eken ile Mehmet Eymür 1990 yılında birlikte Antalya Varsak'ta Polar Buz Fabrikası'nı işletmeye açtılar ...

    Abdullah Çatlı sık sık ziyaretlerine geliyordu. Muhtemelen eski günleri yad ediyorlardı!" (Reis Gladio'nun Türk Tetikçisi kitabı Sayfa 287)

    ifadenin kesinliğine bakın, sanki Soner Yalçın bizimle beraber yaşamış ve şahit olduğu hususları anlatıyor.

    Altını çizerekten ifade ediyorum. Ne Hiram Bey'in, ne de benim Abdullah Çatlı ile herhangi bir ilişkimiz olmadı.

    Ama Soner'in bütün kitapları bu tip asılsız, yakıştırma, kendi veya yandaşlarının hayallerinde yarattığı ürünlerle dolu.

    Ayrıca bu kitapları ile "MiT'in alternatif tarihini" yazdığını, yakın tarihimize ışık tuttuğunu iddia ediyor.

    Eğer Soner bütün bunları belli bir gayeye hizmet ve dezinformasyon amaçlı yapmıyorsa, o zaman araştırmacı-gazeteci olarak başarısı çok düşük.

    Ayrıca "Teşkilat'ın iki Silahşoru" isimli kitabı da daha önce yazdığı kitaplarla çelişki halinde. Yani kendi yazdığını kendi yalanlamış.

    Önümüzdeki günlerde okuyucularımız, bu sayfalardan Asala ile ilgili, daha doğrusu Ermeni Terör Örgütlerine yönelik faaliyetler ile ilgili, doğru bilgilere ulaşabilecekler.

    Bu bakımdan Soner Yalçın'ın vakit geçirmeden, öncelikle Türk milletinden, sonra da bizden özür dilemesini bekliyoruz.

    O taktirde onun yakasını bırakır, yalanları tek tek yüzüne vurmaktan vazgeçeriz.

    Gelelim, kendini "Dev-Sol'cu Baba" olarak tanıtan mafya bozuntusu Kadir Baba'ya.

    Bu şarlatan, Haber Türk kanalıyla bize tehdit mesajları yollamış ...

    Öncelikle şunu belirteyim ki bugüne kadar hiç bir mafya bozuntusunu muhatap almadım. Bu pespaye şarlatan Kadri Ergin de benim muhatabım değildir.

    Anlaşıldığı kadarıyla bu baba bozuntusunu medyadan bir çok kişi tanımış. Bunu Tuncay Özkan'ın "Kadri Baba, çooookk kan akıtacak, çoooookkk!.." yazısından anlayabiliyoruz.

    Biz, onu yakından tanıyan diğer yazarların da "Mesleki Dayanışma" ile "Tarihi Yanıltma" arasında bir tercih yapıp, doğruları açıklamalarını bekliyoruz."

    kaynak: atin.org
    1 ...
  37. 53.
  38. 52.
  39. taha kıvanç çok sağlam ayar vermiştir buna. fazla konuşmaya ne gerek var, işte o yazılardan alıntılar ve linkleri.

    --- alıntı ---

    tarihten, belge ve bilgilerin nasıl değerlendirileceğinden habersiz bir tarihçi tipi türedi, her yazdığı 'en çok satanlar listesi'nde en başlarda yer alıyor. kimi her yıl koca bir cilt çırpıştırıp ortalığa salıveriyor; yazdıklarını eklerle çoğaltan, cür'etini her hafta bir koca gazete sayfası yazıyla okur karşısına çıkmaya vardıran bile var...

    (...)

    tam umutsuzluğa düşmek üzereydim ki, y. hakan erdem'in 'tarih-lenk' adlı kitabı (doğan yayıncılık) ile karşılaşıverdim. tarihî arka-planı olan kitab-ı duvduvani ve unomastica alla turca adlı romanları da bulunan bir bilim adamı hakan erdem; osmanlı sosyal hayatı ve hukuk sistemiyle ilgili alanlarda araştırmalar yapan bir tarihçi.

    (...)

    ben en büyük keyfi, zamanımızın en cüretkâr pop tarihçisinin 'efendi 1' ve 'efendi 2' başlıklarıyla yazdığı metinler eleştirilirken aldım. pop tarihçinin kendisini korumak ve kollamakla görevli pop gazeteci ve pop televizyoncuları da var; şimdiye kadar nasıl olsa pek az kişi 'tarih-lenk'ten haberdar etti diye ses çıkartmamışlardır. hakan erdem'in kitabı geniş kitlelere ulaşsın, kulübelerinden çıkıp tanıtanlara ve yazara saldırdıklarını görürsünüz...

    yazar hakan erdem, 'efendi' kitapları için 'popüler tarihlerin efendisi' sıfatını kullanıyor...

    eleştiri adına ne yaptığını şöyle özetliyor: "burada, (..) 'fesat teorisi' kuramlarını 'tarihe' nasıl uyguladığından, ilhamını nereden aldığından, 'değilim' diye diye nasıl antisemitizm yaptığından, şeytana hayret ıslıkları çaldıracak olmadık nedensellikleri nasıl kurguladığından söz edecek değilim. burada (..) 'bariz cehalet ve bilgiçlik' başlığı altına girecek ne varsa onlardan söz edeceğim."

    bu girişten sonra 'efendi'den aktarılan paragraflara getirilen eleştiriler o kadar zehir zemberek ki, pop tarihçinin yerine kendimi koyduğumda, "herhalde insan içine çıkmazdım" diye düşünüyorum. sonra aklım başıma geliyor: 'pop tarihçilerin efendisi' zaten insan içine çıkabilen biri değil...

    bölümü o kadar keyifle yazmış ki yazar, en öldürücü satırları okurken bile kahkaha atmaktan kendimi alamadım.

    en iyisi kitabı alıp okuyun; zahmetinize fazlasıyla değecek.

    --- alıntı ---

    http://yenisafak.com.tr/y....01.2009&y=TahaKivanc

    alıntılara devam ediyoruz.

    --- alıntı ---

    esinlenen esinlenene...

    ne yapayım, kulis'i bütünüyle okurlara mı bırakayım? önceki gün çatısını yeni şafak ankara bürosu'ndan behçet güngör'ün oluşturduğu bir kulis okudunuz; bir okur da, o uygulamadan esinlendiğini de bildirerek, kulis yazımına tâlip oldu.

    hürriyet pazar ekinde "ve james bond istanbul'da..." başlıklı bir yazıyla karşılaşmış okur... sonrasını anlatıyor: "okudukça 'ben bunu daha önce okumuştum' hissine kapıldım. google'a "taha kıvanç, james bond, istanbul" yazıp verilen linke gittiğimde "bingo": 9 eylül 2005 tarihli kulis...

    siz yazıyı, "6-7 eylül'de 'ingiliz parmağı' var idiyse, olayların başlamasında o sırada farklı bir kimlikle istanbul'da bulunan 'mı6 ajanı' ıan fleming herhangi bir rol oynamış mıdır? bana hoş bir senaryo gibi geliyor... ya size?" sorusuyla bitirmişsiniz; hürriyet'in pazar günleri tam bir sayfayı ayırdığı yazarı ise şu kanaatte: "ıan fleming'in olaylarda ne derece rolü var bilinmiyor."

    en iyisi karşıklı okumak... ilkin dört yıl önceye ait kulis'ten birkaç paragraf:

    "6-7 eylül olayını doktora tezi konusu seçen dilek güven'in en keskin tespitlerinden biri, olayda 'ingiliz parmağı' bulunduğu... bu tespitini olayın öncesi ve sonrasında dillendirilen görüşlere ve tepkilere dayandırıyor... ağustos 1954'te, atina'daki ingiliz büyükelçiliği, 'şimdi iyi görünse de, türk-yunan ilişkileri küçük bir şok ile bozulacak kadar yüzeyseldir' görüşünü merkeze iletirken 'sözgelimi, selanik'teki atatürk evinde meydana gelecek küçük bir tahribat ilişkilerin sonu olur' örneğini vermiş... (..)

    lâfın burasında durup, size, ingilizler'in bu 'oyunu' nasıl sahneye koymuş olabilecekleriyle ilgili senaryomu aktarmamı ister misiniz? (..) adeta bir 'james bond' filmi gibi... aslına bakarsanız, benim senaryomun göbeğinde, 'james bond' filmlerinin üzerine oturduğu romanların yazarı ıan fleming var... hatta şöyle de diyebilirim: '6-7 eylül'de gerçekten 'ingiliz parmağı' var idiyse, o parmak, muhtemelen ıan fleming'in parmağıydı...'

    ıan fleming'in sonradan filme de alınmış james bond romanlarının en ünlüsü 'from russia with love' (rusya'dan sevgilerle) kısmen istanbul'da geçer. 6-7 eylül olayından sadece iki yıl sonra (1957) piyasaya çıkan (..)

    fleming'in istanbul ilgisi esas mesleğinden gelmektedir. ıan fleming, james bond romanlarında sergilediği türden bir meslek hayatına sahiptir çünkü; casustur... kaynaklar, ingiliz casusu fleming'in, 6 eylül 1955 günü istanbul'da bulunduğuna işaret ediyor. her casusun başka bir ülkede bulunma bahanesi ve kendini gizlediği bir kisvesi vardır. ıan fleming 'interpol mensubu' kimliğine bürünmüştür ve interpol toplantısı için istanbul'da bulunmaktadır...

    "benim senaryom" diye söze başladığım için yazdığımın hayal ürünü olduğunu sanmayınız. 1908 doğumlu ıan fleming, 1939'dan öldüğü 1964'e kadar, ingiliz mı6 (dış istihbarat) örgütünün önemli elemanlarından biriydi. romanlarında kullandığı james bond karakterinde kendi hayat öyküsüyle paralellikler bulunduğu bilinir. fleming gerçekten de 6 eylül tarihinde istanbul'daydı ve olayları baştan sona izlemişti.

    bunu nereden mi biliyorum? sefa kaplan hürriyet'te dört yıl önce bu olaya değinmişti oradan biliyorum, bir. ikincisi de, ingiliz sunday times gazetesine "istanbul'da büyük ayaklanma" gözlemini sıcağı sıcağına yazan kişi fleming'ti. interpolcu kisvesiyle geldiği istanbul'da toplantıyı ektiğini ve yağmalama sırasında beyoğlu'nda olduğunu hiç inkâr etmemiştir ıan fleming..."

    şimdi de dünkü hürriyet'teki yazıya göz atalım:

    "ingiliz gizli servis ajanı 'james bond' adlı karakteri ortaya çıkaran yazar ıan fleming idi. / popüler edebiyatın tanınmış ismi ıan fleming, aynı zamanda ingiliz istihbarat örgütü mı6 ajanıydı. üst düzey görevlere kadar yükseldi. / aynı zamanda gazetecilik de yapıyordu!

    ıan fleming, nam-ı diğer james bond, 6-7 eylül gecesi neredeydi biliyor musunuz: büyük olayların yaşandığı beyoğlu istiklal caddesi'nde! (..)

    devam edelim: ınterpol toplantısı için istanbul'a gelen fleming toplantıya hiç katılmadı. açıklaması şöyleydi: '15 dakika katıldım, sıkıldım; seccade almak için dışarı çıktığımda olaylar meydana geldi!'

    6-7 eylül olaylarının hemen ertesi günü ingiliz sunday times gazetesi'nde 'istanbul'da büyük ayaklanma' başlığıyla manşet haber çıktı. haber tümüyle görgü tanıklığına dayanıyor ve olaylar neredeyse naklen anlatılıyordu. / haberde imza yoktu. / haberin üslubu 'gazeteci' ıan fleming'e benziyordu!

    ve iddiaya göre fleming istanbul'a, atatürk'ün evinin bombalandığı selanik üzerinden gelmişti.

    ıan fleming'in olaylarda ne derece rolü var bilinmiyor."

    okurun son notu şu: "hadi malum sebepten kulis'e atıfta bulunmadı, niye aynı gazetede konuyu çok önceden ele almış sefa kaplan'ın adı kaynak olarak geçmiyor?

    --- alıntı ---

    http://yenisafak.com.tr/Y...?i=15221&y=TahaKivanc

    gazeteciliğin, tarihçiliğin nasıl yapılmasına dair bir ayar da bu yazı da almıştır.

    --- alıntı ---

    pazar günleri hürriyet'in tam bir sayfasını işgal eden kişinin 'ilham kaynağı' konusunu sorgulayan okur yazısı muhatabın tepkisini çekti. hem de ne tepki! böyle küfürlü yazıları okurken yüzüm kızarıyor. "bu yazar nereden esinlenmiş?" merakıyla yola çıkan okurun adını iyi ki vermemişim.

    küfür rahatlatır, ama küfür edenin 'haklı' çıktığını hayatımda hiç görmedim. kendi hesabıma ben, yazıp söylediklerime küfürle mukabele edenlerden daha da huylanırım. "acaba hangi açıklarını kapatmak için küfüre sarılıyorlar?" diye düşündüğüm için...

    konumuz 6/7 eylül'de (1955) ingiliz parmağı ve james bond romanlarının yazarı da olan ingiliz mı6 casusluk servisinden ıan fleming'in tam da o tarihte istanbul'da ne aradığı... hürriyet'teki yazının ana gövdesini bu iddia oluşturuyordu, ama yazar iddiayı nereden aldığına dair hiç renk vermemişti. okurum, 2005 yılında çıkan bir kulis'te hürriyet'ten safa kaplan kaynak gösterilerek aynı konunun işlendiğini görünce kaleme sarıldı. yazdığını burada yayımladım.

    yazarı küplere bindiren de bu... "ben referans vermem arkadaş" dese, kimseye bir söz düşmeyecek... ancak, o öyle yapmıyor, iki karşı argüman sürüyor ortaya: "ben google kullanmam; o sebeple taha kıvanç ve safa kaplan'ın yazılarından haberdar değilim..." bir de "ıan fleming'in 6/7 eylül 1955 tarihinde istanbul'da olduğuna dair başka kaynaklarım var..."

    iki kitap ismi veriyor: brendan o'malley ve ıan kreig'in 'the cyprus conspiracy' ile makarios druşotis'in 'karanlık yön eoka' adlı kitapları...

    böylece hayatının yanlışını yapıyor... kitaplar benim özel ilgi alanıma giriyor çünkü...

    druşotis'in kitabı, tahmin edileceği üzere, yazısının diğer bölümleriyle ilgili; ancak okurumun açtığı polemik, 6/7 eylül olaylarında ingiliz parmağı ve james bond yazarının o günlerde istanbul'da bulunuşuna dair...

    cevabının "lütfen okumadınız ise yazdığım bu yazıyı mutlaka okuyunuz. ingiltere diplomasisinin ve ingiliz gladio'sunun neler yaptığını okuyup, iki halkın nasıl birbirine düşman edildiğini görünüz. / evet diyorum ki, 6–7 eylül meselesine bir de bu açıdan bakınız. / hayır, 'birileri' o açıdan bakılmasını istemiyor. tüm pis işleri kemalist cumhuriyet türkiye'sinin üzerine yıkarak rejim değiştirmek istiyorlar" bölümünü okuduğunuzda, "6/7 eylül'ün ardında ingiliz istihbaratı vardı" tezinin ilk kez kendisince ileri sürüldüğünü sanıyorsunuz.

    "6/7 eylül'de ne oldu" başlığını taşıyan dizimin üçüncüsünde bu teze ağırlık kazandıran yönleri burada aktarmıştım. konuyla ilgili en etraflı kitabın yazarı dilek güven'in 'tespitlerinden birinin bu olduğunu' özellikle belirterek...

    cevabın en vahim tarafı 'the cyprus consiracy' kitabını ıan fleming'in istanbul macerasına kaynak göstermesi... belli ki kitabın adı ('kıbrıs komplosu') bu atmasyona sürüklemiş kendisini. 1999 tarihli 268 sayfalık kitabın indeksinde ıan fleming veya james bond adlarına rastlanmıyor; istanbul iki yerde (s. 23, 62) geçiyor... yazarlar sayfa 62'de 1958'deki olaylara ve kıbrıs mitinglerine değiniyor; 1955 6/7 eylül olaylarını kısaca özetleyen sayfa 23'te ise james bond veya ıan fleming adı geçmiyor...

    google'a bakmayan ve bende bulunmayacağını sanarak ilgisiz kitabı kaynak gösteren biri için ne diyebiliriz?

    aslında onun için denilecekler ciddi bir tarihçi olan doç. hakan erdem tarafından denildi, hem de fazlasıyla... doğan kitap'tan kısa süre önce çıkan 'tarih-lenk' adlı ve alt-başlığı 'kusursuz yazarlar, kâğıttan metinler' olan eserde önemli bir bölüm 'popüler tarihlerin efendisi' diye tanıtılan hürriyet'in pazar yazarına ayrılmış (s. 108-128).

    hakan erdem kitaplarını didik didik ettiği yazarı kendisini eğlendirdiği için tebrik ediyor. bir de şunlar için: "yığılan onca rabıtasız, ilintisiz 'olguyu' ve 'bilgiyi', akıl yürüterek, akıl koşturarak, yorumlayarak yavanlıktan, sıradanlıktan kurtaran; kaynakları yetmediğinde allah vergisi hayal gücünü devreye sokan; sadece tarih değil, coğrafya, sosyoloji, dilbilim, etimoloji, antropoloji, sayın sayabildiğiniz kadar bir sürü disipline unutulmaz katkılar yapan..." böyle birine kaynak sorulur mu hiç!

    o küfürlerine devam etsin; benim derim kalındır...

    --- alıntı ---

    http://yenisafak.com.tr/Y...?i=15255&y=TahaKivanc
    0 ...
  40. 51.
  41. efendi adlı kitabında atatürkün sabetayist olduğunu * iddia eden yazar. soner abiye göre latife hanım sabetayistlerin karakaşiler kolundan, ne olduklarını kim olduklarını tam olarak anlayamadığımız bu sabetayistler sabetayist olmayana kız vermezmiş. * gazi paşa bu hanımla evlendiğine göre sabetayist demekki. yazarımız burda durmuyor biraz daha ileri gidiyor sabetayistlerin en yoğun yaşadığı yeri söylüyor bize: selanik * finalde ise soner efendi diyorkı efendi lakabı sabetayistlerin kullandığı bir lakaptır kitabın adıda bu yüzden efendi. Atatürkün babasının adı neydi yawww!

    (bkz: yoksa bu kitabı mossadmı servis etti soner efendiye)
    0 ...
  42. 50.
  43. Y. hakan erdem'in tarih-lenk kitabıyla tarihsel ayar verdiği pop-tarihçi.
    0 ...
  44. 49.
  45. herkesin hakkında pervasızca atıp tutan,tarafsız olmak gibi bir derdi olmayan ve bunu ''...yapmaya benim sol kültürüm izin vermez'' diyerek pişpin pişkin dile getiren,5 nisan 2009 tarihli kürtler viking çıktı yazısıyla türk usulü komedi anlayışında yeni bir boyut açmış insan.

    (bkz: kürtlerin viking olma ihtimali)
    0 ...
  46. 48.
© 2025 uludağ sözlük