aşkın hem doğabildiği hem ölebildiği
kişinin hem olgunlaştığı hem duygusallaştığı
hüznün geldiği bulutların sevdiği
mevsim sonbahar.
bi yaş daha çalar hayatımdan sonbahar.
sevilmez mi sonbahar
sonlar karanlığa da aydınlığa da açılsa
mutluluğu uçursa da
bedenin derinliklerinden bişeyler koparsa da
sevilesidir, sonbahar güzeldir.
sevmezler sonbaharı, oysa bilmezlerki adında bile neler gizli, neler anlatıyor, anlayamazlar. sonbahar hayat demek. hayatta hep "son" lar ve "bahar" lar yani yeniden dirilişler yaşanır. kimileri senin yüzünden depresyona bile girer, çok gülerim onların hallerine... huzur mevsimidir sonbahar, gerçekçi bi mevsimdir. yapraklar düşer, hava ise hüzünlü ama samimidir. adını farklı algılarlar, dökülen yapraklara aldanırlar ve son bir baharın yaşanacağını sanırlar, oysa yanılırlar. bu bir son değil, yeni bir başlangıç için atılan adımdır, öyle ya doğa kendini yenileyecektir. iyiki geldin sonbahar çok özlemiştim seni ve biliyorum yine hediyen yanında aşk getirdin bana.
burak kut'un melekli son klibi. şarkı, klibe yakışmış. klip şarkıya. kısaca mesajı vermiş klip. sonbaharda kirlenmekten vazgeçmiş bir kadın. melek figürü kliplerde çok kullanılıyor. ama en çok bu klibe yakışmış. daha önce metin arolat'ın biz ayrıldık ve mor ve ötesi'nin küçük sevgilim'inde de bu melek vurgusu vardı. ama sonbahar'daki gibi neşter vurmuyordu yaralara. klip bitirici olmuş tek kelime ile. hele melek kız'ın stiptiz kulüpten çıkışı.
Sonbaharın büyüsü, bütün mevsimler boyunca.
Onunla hüzünlü gölgeler,
Buruk bağbozumları.
Son mevsimden önce,
Bizdeki geçmiş sonları anlatır.
Sonbaharın büyüsü, bütün mevsimler boyunca.
Kışa verir bütün yalnızlığı ve hüznü,
Kendinde kalanlar,
Bir önceki yazın kızıllığı,
Sadece tenlerde değil,
Günbatımlarında...
yaz aylarında her şey darmadağındır, kimin nerede neler yaptığını hiç kimse tam olarak bilemez. sonbahar'ın nizama getirişini severim. monotonluk değil belki ama her şeyin düzene girişini seyrederim omzuma almazsam üşüyeceğim hırkayla.
o güzelim sıcacık çaylar, kahveler içime fenalık getirmez artık. sıcaklamam, ısınırım. pencereler kapanır, film izlerken duyulan sesler de azalır.
sonbahar bence hüzünle huzrun kaynaştığı bir dönemeçtir. duyulacak keder ne kışa, ne ilkbahara, ne de yaz'a yakışır. sokak ortasında iki damla gözyaşı dökülecekse aylardan mutlaka ya eylül, ya ekim ya da kasım olmalıdır. sonbahar bana, evime gelmişim gibi hoşgeldin diyen bir karşılayıcıdır. seromoniyi uzun tutmayız, malum artık küresel ısınma denen meret yüzünden yaz ve kıştan başka mevsim de olmayacaktır zaten.
ya ben sonbahar'ı çok seviyorum diye bi' yerlerden müdahale ediyorlar ya da tamamen tesadüf; yaşamımdaki hayati doğumlar, hayati tanışmalar, el sıkışmalar hep de bu aylara rastlar.
insanların nedense daha çok şiir okuduklarını düşündüğüm mevsim. hüzünlü melankolik bir mevsimdir. geç gelir erken gider tadı damağımızda kalır. ayrıca değişken havalı bir mevsim olması itibariyle de, hasta olma oranı bu mevsimde tavan yapar. geçiş mevsimi olduğu için giyim kuşam açısından en zorlanılan mevsimdir sonbahar. geçen günlerde, istanbul da aniden yağan yağmur gibi sürprizleri vardır bu mevsimin ve değerini anlamamıza yardımcı olur. kimine kasvet getirir, kimine bana olduğu gibi böyle güzel şeyler çağrıştırır işte ama genel olarak sakin bir mevsimdir sonbahar hemde yaşamaya gayet heveslidir, yaşamayı bilene..
parlak güneş ışınlarının etkisini yitirmesi ve gökyüzüne doyasıya bakmak.
daha iyi görmek; ayrıntıları fark etmek.
sadece takvim kağıtlarında değil yağmurlarıyla gelmesi gereken...
yahu şu anda dışarıda yağmur yağıyor diye ağlayacak duruma geldim sevinçten, sen bize ne yaptın yaz?
demek ki neymiş sonbahar, kış mevsimlerinde "of yaz gelsin artıaaak" diyenlerin ağızlarının ortasına bir tane yapıştırmak farzmış.-ha demeyin ki o deyince yaz mı gelecek mevsimlerin de bir zamanı var rikolcum diye. maksat insanın içini rahatlatması. yazın tokadı hatırlayıp, ohh ne de iyi etmişim diyeceğiz. ya ya.-
son olarak;
ilkbahar, yaz
sonbahar, kış
çiçekli karlı bir akış --ilkokuldan-
"çiçekler ve agaçlar toprağın derinliklerindeki sırrı bize ifşa ederler. Oradada da kokuların ve renklerin bilmediğimiz tecellileri olduğunu lisanıhal ile söylerler. Fakat biz birşey anlamalıyız. bu anlaşılmaz lisanlarını kulağımıza fısıldağanlar, anlaşılmadıklarına mahzun sönüp giderken, biz de yeni mevsime gireriz. işte bu mevsim sonbahardır."
bu sonbahar değişik bir şey yapmak istiyorum daha önceki tüm mevsimlerden farklı. sarının her tonunu ezberleyeceğim. bütün rüzgarların kokusunu üç mevsim daha yetecek şekilde depolayacağım önce ciğerlerime, sonra tüm gözneklerime... ve hava karardıkça koklayacağım yaprakla karşık toprak kokusunu, yani sonbahar olacak yeni parfümümün adı. iliklerime kadar sonbahar kokacağım yaz-kış bu sene.
geri dönüp bakacağım sonra, işte o zaman demeyeceğim neden basmadım sanki yerlerdeki kuru yapraklara... neden duymadım sanki yaprakların bastıkça çıkardıkları feryatları...
bir zamanlar eylül, ekim, kasım aylarına tekabül eden mevsimdir. Eskiden ilkokul müfredatında kışa yapılan hazırlıklar öğretilirdi bu mevsim konu olarak işlenirken..
Eylül, ekim ve kasımı bünyesinde bulunduran, sarının renk olarak kendisini en güzel ifade ettiği, yalnızmış gibi gözüktüğünden sevilesi, öpülesi, kucaklanası mevsim... hüzünlü hazan...