Başlangıcı benzemese de ilerleyen kısımları jane eyre'dan uyarlama olan, türkan şoray ve ediz hun'un başrolde olduğu, farklı sosyal sınıftan iki insanın aşkını konu alan 1969 yapımı türk filmi.
usulca ve alçaktan eser bu rüzgarlar hep bana doğru. bedenim hala yazdayız gibi tüm elbiselerden soyunup kurtulmak isterken ayaklarım esen serin rüzgardan üşüdüğünden bir terlik arar. yani sonbaharı ilk ayaklarım hisseder. bu rüzgarlar olmasa kabullenmek istemezdim aslında sonbaharın gelişini, yazın bitişini ama her mevsiminde güzelliği ayrı diye avutuyorum kendimi.
romantik filmi için mikrofonu alan teoman'ın yorumu harikulâdedir. Şarkı arasında gitarın susmasıyla gelen sigara yakma sesi ve ardından tekrar giren gitar da apayrıdır.
"kanatları var. Ama uçamıyorlar. Sen uçabilen kuşlardan mısın? Aslında burada otobüs bekleyecek birine benzemiyorsun. Araban yok mu? Kanatlı bi araba mı istiyorsun?"
düşen bir yaprak görürsen, beni hatırla demiştin. Biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim...
kanatları var ama uçamıyorlar, sen uçabilen kuşlardan mısın? Aslında burada otobüs bekleyecek birine benzemiyorsun araban yok mu, kanatlı bir araba mı istiyorsun?
teomanın en güzel şarkılarından sadece biridir, çok güzeldir bir de tam sonunda kapanan zipponun sesi vardır, onun efkarı vardır ki, işte dedirtir, işte bu.
teoman'ın tazecik olduğu yıllar; eskisi olan düşen bir yaprak görürsen'i de sonradan albümlerinden birine koymuştur. onu da pek hoş söyler kendileri. şu yaşımda hala kendisini sevmeme sebep olur.
Kaybedişi içinde barındıran hüzün esintisi, sararıp solmuş bir iç kimliğin dışa yansıması.
Ağaçlar yapraklarını, kuşlar yeni diyarlarını, faniler sonsuzluğu seçiyor.
Güneşin gülümseyen yüzü düşüyor.
Gidiş oluyor önceleri, topluyorken izlerinden yalnızlığı...
Şemsiye korunakları tek kişilik oluveriyor birden, titreyen bedenin ceketsizliği alakadar etmiyor kimseleri.
Ellerini avuçlarında saklayan yabancılaşıyor, ısıtmak ellerini ceplerine düşüyor.
Bir rüzgâr esintisinde beliren tanıdık koku, ardı sıra yürütüyor.
Sonra üşütüyor...
***
Durmaksızın çalıyor bu şarkı, sözlerinde yaşanmışlıklarım sahneleniyor. Bu film benim. Kaybedenin ta kendisiyim.
Geçmişe gömülü ruhum, karanlığa hapsoldu. cılız bir ışık göründü uzakta, lakin ulaşılması güç.
Yıllar evvel sevmişseniz bu filmi, yıllar sonra çok sevdiğiniz bir kitapta (bkz: jane eyre) hikayenin neredeyse aynısına rastlamış olmaktan nefret edersiniz. Filmi hayatınızdan sildiğiniz gibi, Türk filmlerine olan sempatiniz de azalmış durumdadır. Zira kitabı heyecanla okurken "ama...ama bu..." demekten kendinizi alamamışsınızdır. Dahası kitabın da heyecanına ket vurulmuştur. Olmamıştır. Olmamıştır...
an itibariyle dinlediğim, her saniyesinde hüznüme hüzün katan, mümkünse yıldırım gürses'ten dinlenmesi gereken muhteşem şarkı..ağlamaya meylettirir insanı hatta ağlatır.budur..
yazin dinleyince, 'sonbahar gelse de asik olsam, sonra ayrilsam, sonra da bu sarkiyi dinleyip aglasam... ' dedirten sarkidir. sonbahar geldiginden, harekete gecilmelidir...