flashback kullandı diye malların ezel'e benzettiği dizidir.
Kardeşim bana içeriğiyle ilgili bir şey söyleyin de anlayayım.
Nedir benzeyen? Yiğit Özşener ve Berrak Tüzünataç oynuyor, o mu?
O zaman Çağan Irmak sürekli aynı filmi çekiyor demektir. Biri dürtsün onu.
Benzerlik şu ki, o da iyi çekiliyor.
Şerbetimi bahçeye getirin.
bir dizi hem güzel olup hem ezele benzeyebilir.
birçok insan zaten bu farkındalık içinde. rahat rahat izleyiniz. böyle sikko bulgularla canınızı sıkmayınız.
2013, 1998, 1995, 1999, 2010, 2011 yillari arasinda mekik dokuyarak beynimi hallac pamugu gibi bir o yana, bir yana attiran dizi. bu arada nehir erdogan guzel bir uyku cekmis anlasilan. gecen bolum cok bariz sekilde nerdeyse yanaklarina kadar sarkmis olan goz torbalari bu bolumde gozukmuyor. ya da iyi kapatmislar.
bağlantıların yavaş yavaş ortaya çıktığı dizi. sanırım 5-6 farklı yılın arasında gitti geldi. aşırı gizem dolu lan. şimdiden bir sonraki bölümü iple çekmekteyim. ezel'in yokluğunda pazartesi akşamlarını dolduracak gibi gözüküyor. ezel'in kalitesine ne kadar yaklaşır bilemem ama yarısına bile gelse bu dizi türkiye standartlarının üzerinde kalır. ayrıca çekimler vs. uluç bayraktar'ın varlığını hissettiriyor.
bu arada sadece bir reklamla izlemek ne güzel oluyormuş ya, aynı film izler gibi.
havalimanındaki kadının bölüm başındaki nehir erdoğan'ın filistin'de gözünü açmasına bağlayarak hedef şaşırtmak için kullanıldığını düşündürten dizidir. yani öldü süsü verilmek istenilen bir adamın bu kadar kolay izinin bulunması çok saçma olurdu. olay basit bir aldatılma olarak lanse edilecek yiğit özşener hedef şaşırtarak yoluna devam edecek.
bu benim öngörüm. senaristlerde böyle düşünmüşlerde %100 olarak bence ezel vol.2 ile karşı karşıyayız.
hergün bir son yaşıyorum, sonu gelmeyen sonlar. kimi zaman gerçekten bitmesini istiyorum, bu son diyorum, son mesaj, son bakış, son gülüş belkide...
ve bir türlü bitmiyor nedense, her son yeniden başlıyor kalbimde, her acı yeniden başlıyor, her ümit yeniden yeşeriyor. her bitiş yeniden başlıyor. başlamasın diyorum ama yinede başlıyor...
acılarıma ellerini uzatmaya korkuyorsun sen, ben yanında oldukça sen uzaklara, çok uzaklara gitmek istiyorsun, seviyor mu? sevmiyor mu? arasının ne kadar kısa bir mesafe olduğunu sen daha görememişsin, ben seni arıyorum sense bende olmayanları, senin olamayacakları, üç günlük işleri...
evet ellerin yanar uzakdur benden, yaklaşma, isteme, sorma, konuşma, bakma, acıma, sevme, hissetme, her küçümsemen bende bir büyüklük, her aşık oluşunda bende bir mutluluk oldu ama bu son bu kez gerçekten son...
son defa belkide gerçekten son defa seni sevmeye çabaladım ama sen kimbilir yine ne gördün. belki de alacakların bitmiştir bende, celse kapanmış, cenaze gömülmüş, yaraların iyileşmiştir. alacaklarını aldınya o da sana benden bir hatıra olsun benden daha güzel şeylerde alabilirdin ama bu son oldu...
kalmadı. ucuza gitmekde acıtmıyor değil ama yinde gururum ayaklar altında seni bekliyor ezmeni, sevmeni...
sen... sen... sen... bir kerede sevdin mi adam gibi sev beklentilerini geleceğini boş ver zaten olacaklar olur kader diye bir şey duymadın mı sen. istemek ve vermek hepsini elinde tutmaya devam et vazgeçmedikçe onlarda bir gün senden gidecekler. ve son...
hergünüm son olsa sen son olsan ben de sol olsam yinede birmiyor işte...
razıydım değişmeye...
razıydım sevilmeden sevmeye...
razıydım sadece gözlerine bakmaya...
ama sen hem geliyorsun hemde gelmiyor, hem gidiyorsun hemde gitmiyor, hem seviyorsun hemde sevmiyor...
ve yine bir son daha, başlamaz umarımla biten bir son daha...
an itibariyle aylar sonra ezel kadar kaliteli senaryosu olan bir dizi ile karşı karşıya olduğum için beni haklı bir sevince boğan dizidir. oyunculuk ve teknik açıdan kaliteye girmiyorum..
şimdi karakterlerin isimlerini daha ezberleyemedim o yüzden gerçek isimlerle hitap edeceğim. yiğit özşener'in bölüm başındaki o filistin bilmem neyi ile bizzat bağlantısı kesin. uçak kazası ise bana göre planlanmayan bir şey. yiğit özşener'in çevirdiği iş her ne ise planına taş koymuş gibi gözüküyor. ezel'deki kaya karakterindeki adamın -ismi ne lan bunun- olayı da yine yiğit özşener'in olayı ile ilgili bir bağlantısı var.