. school of nursing
. state of nature
. supraoptic nucleus (medicine)
. sons of norway
. south of nowhere (TV show)
. statement of need
. signing off now (instant messaging)
. service order number
. soluble organic nitrogen
. standards organisation of nigeria
. shadows of namek (gaming)
. single operational node
--spoiler--
barda filminde nejat i$ler ve tayfasının hapishanede öldürüldügü sahnede calan can alıcı muzik...tam ney'in girdigi sahnede cırak'in intihar etmi$ halinin girmesi de ayri bir huzun yaratir bunyede...sarsar.
bir selim demirdelen harikasidir.
--spoiler--
Dost gülüşü bu zor
Sert esişi rüzgarın
Aşk deyişi bu sevgili
Son nefesi martının
Çok uzunsa mektubun
Artık ben okuyamam
Son ışıklar karardı
Artık ben uyuyamam
Son düğün bu şeytanın
iç çekişi masumun
Cinayet bu cennetin
Son dansı insanın
Çok atmışsa şu kalbim
Artık ben konuşamam
Son ışıklar karardı dedim ya
Artık ben uyuyamam.
her şeyin geçmişte bırakıldığı nokta. sonrası olmayan. öncesini de anlamlaştıran, silen, yok eden, çabaları boşa çıkaran, bazen de aklı başa getiren final. iyi ya da kötü, yenilerin başlangıç sinyali.
Anlamam, istemem anlamak
Bana kapıları kapadılar, git de bak
Hadi yarınımı tartışalım, o da yok ki!
Şevkimi kırdılar işte.
Olmaz, deneme yeniden
Olmaz, ileri gidemem
Yorgun, yatıda bedenim
Kendimi kimsede göremem.
Her gidene ban dön desem
Az daha çabalamak istesem
Her gece iki şişe içmesem
Kurtulur muyum kendimden?
Beni bi yaşama bağla bakalım
Bir iki sigara, bi daha yakalım
Dostluk denilen o koca yalanı al da kıçına sok
Tek tek yırttım hepsini
Yaktım anı defterimi
Sesim soluğum çıkmaz
Farklı bir şey yok yarında
Köpek gibi titreyen ıslak gözlerin ararsa bulamaz.
Kaç kere sarıcam ben baştan
Kaç kişi geçicek bu yaşamdan
Artık ben bile ucunu bıraktım
Çalma be kapımı, kapıyı kapattım
Aynıdır ah benim her günüm
Çok asimetrik gördüğüm
Çözmeye üşenirim, kördüğüm.
Kendimi sevemedim, içini göremedim
Yaşımı silemedim, aynada kendine bak da gel, bak da gel!
Beni bi yaşama bağla bakalım
Bir iki sigara bi daha yakalım
Dostluk denilen o koca yalanı al da kıçına sok
Tek tek yırttım hepsini
Yaktım anı defterimi
Sesim soluğum çıkmaz
Farklı bir şey yok yarında
Köpek gibi titreyen ıslak gözlerin ararsa bulamaz.
Kalem kırıldı, ah yakıldı plak takıldı ve sarıldı
Kaç yazardı?
Bak, atıldı çöp
Yanıldı, of yalandı dost
Sarıldı, git yanaşma
Ah kırıldı ah yakıldı
Plak takıldı ve sarıldı
Kaç yazardı
Bak, atıldı çöp
Yanıldı o,
Yalandı dost
Sarıldı, git, yanaşma!
Tek tek yırttım hepsini
Yaktım anı defterimi
Sesim soluğum çıkmaz
Farklı bir şey yok yarında
Köpek gibi titreyen ıslak gözlerin ararsa bulamaz
sözde sonlardan ibaret yaşamım..
hangi sonda..
son..
inanmıyorum hiç bir sona..
acı vermekten başka ne görevi var, neye yarar.. dünya düzeni, hayat, olması gereken...
kime göre
neye göre
kime göre doğru
kime göre yanlış
kimin düzeni
hayatın kuralı
hangi kural
kim koymuş
kim kabul etmiş
yıldızlar
ha gökte ha yerde
görünüyorsa
bırak görünmeyi
hissediliyorsa
hangi düzen..
hangi sonda bir başlangıç olur ki
nasıl başlangıç
çiz resmini
oysa yaşamak
hayattan ibaret midir ki
çelişkiler, adaletsizlikler, soğuklar
kime adil
kime değil..
ve aynı gün ise
bu hayata adalet katmaya başlanılan
hangi son bu düzeni bozar..
ağlatan şarkı. mara'nın şahaseri. internet cafe'den attırmışlığı vardır. bazen ses şiddetini ayarlayamıyorum sanırım ağlarken. tabi suç mara'nın mı tartışılır.
edit: internet cafe'den "attırmışlığı" vardır ne demek ya. *
hergün bir son yaşıyorum, sonu gelmeyen sonlar. kimi zaman gerçekten bitmesini istiyorum, bu son diyorum, son mesaj, son bakış, son gülüş belkide...
ve bir türlü bitmiyor nedense, her son yeniden başlıyor kalbimde, her acı yeniden başlıyor, her ümit yeniden yeşeriyor. her bitiş yeniden başlıyor. başlamasın diyorum ama yinede başlıyor...
acılarıma ellerini uzatmaya korkuyorsun sen, ben yanında oldukça sen uzaklara, çok uzaklara gitmek istiyorsun, seviyor mu? sevmiyor mu? arasının ne kadar kısa bir mesafe olduğunu sen daha görememişsin, ben seni arıyorum sense bende olmayanları, senin olamayacakları, üç günlük işleri...
evet ellerin yanar uzakdur benden, yaklaşma, isteme, sorma, konuşma, bakma, acıma, sevme, hissetme, her küçümsemen bende bir büyüklük, her aşık oluşunda bende bir mutluluk oldu ama bu son bu kez gerçekten son...
son defa belkide gerçekten son defa seni sevmeye çabaladım ama sen kimbilir yine ne gördün. belki de alacakların bitmiştir bende, celse kapanmış, cenaze gömülmüş, yaraların iyileşmiştir. alacaklarını aldınya o da sana benden bir hatıra olsun benden daha güzel şeylerde alabilirdin ama bu son oldu...
kalmadı. ucuza gitmekde acıtmıyor değil ama yinde gururum ayaklar altında seni bekliyor ezmeni, sevmeni...
sen... sen... sen... bir kerede sevdin mi adam gibi sev beklentilerini geleceğini boş ver zaten olacaklar olur kader diye bir şey duymadın mı sen. istemek ve vermek hepsini elinde tutmaya devam et vazgeçmedikçe onlarda bir gün senden gidecekler. ve son...
hergünüm son olsa sen son olsan ben de sol olsam yinede birmiyor işte...
razıydım değişmeye...
razıydım sevilmeden sevmeye...
razıydım sadece gözlerine bakmaya...
ama sen hem geliyorsun hemde gelmiyor, hem gidiyorsun hemde gitmiyor, hem seviyorsun hemde sevmiyor...
ve yine bir son daha, başlamaz umarımla biten bir son daha...
Bu sözcükleri kanımla yarattım,
evet, acılarımla yarattım bu sözcükleri!
Anlıyorum sizi dostlar, her seyi anlıyorum.
Benim olmayan sözcükler girdi araya,
anlıyorum sizi dostlar!
Havalanmak istiyormusum gibi
kusların kanatları, bütün kanatlar
imdadıma yetisti,
iste benim olmayan bu sözcükler
ruhumun bu karanlık esrikliğini kurtarmaya geldi.
safak,
sıkıntı dügümlerini bogazımda hic
bu kadar sıkmadı sanki.
Yine de
kanımla yarattım, evet, acılarımla
bu sözcükleri. Yarattım onları!
Nese icin sözcükler yarattım
alev alev bir tacken yüregim;
civileyen acının sözcüklerini,
sizi kemiren icgüdüleri,
tehdit eden atılımları,
sonsuz istekleri,
acı kaygıları,
ak cemsiye cicekleriyle dolu kırmızı bir toprak gibi
ciceklenen ömrümü örten ack sözcüklerini.
icimden tasıyorlardı. Hep tasmıslardır.
cocuk, acım cıglıktır
ve sevincimdir sessizligim.
Daha sonra unuttular gözler
herkesin yüreginin rüzgarıyla
süpürülen gözyaslarını.
simdi söyleyin bana dostlar
nereye saklandıgını
hıckırıkların bu buruk öfkesinin.
Sözcükler geldi ve bir safak gibi
bastırılamaz yüregim parcalandı onlar arasında,
asılarak ucuslarına,
sürüklenip, cekilip kahramanca kacıslarında,
terkedilmis ve cılgın ve onlar altında unutulmus yüregim
ölü bir kus gibi, kanatlarının gölgesinde. *
Bir sayfa daha karaladım ömür defterime. Hepsinden güzel oldu. Hepsinden temiz. Yazılarım sen kokuyor, acı ve tütün gibi, ellerim sen, yüzüm sen, defterim sen kokuyor. Son noktada mürekkep dağılmış. Dağılıp giden ben miydim yoksa kokunla silinen korkularım mı? Ya da mürekkep? Bilmem. Ben neyi bilirdim ki zaten. Kocaman ve bir o kadar da küçük olan bu sayfanın son noktası geldi işte. Bildiğim tek şey de bu galiba. Kokunla yetinmek gerek artık. Sayfayı tekrar açmadan hissedebilmek gerek yaşananları. Ve hatta karalanan son sayfa olmalı. Evet, evet son. Dağılmış mürekkep. Nokta. Son.
hiçbir zaman bitmeyendir... her şey başlar, her şey sona erer. her başlangıç yeni sonlar demektir, sonlar ise yeni duyguların başlangıcı. sevgi sona erer, öfke başlar. mutluluk sona erer, üzüntü başlar...
Sona geldiğinde bir yok oluş başlar.
Bir anda göç etmiştir düşlerin...
Ve düşüncelerin, düşlerinin arkasından ağlar
Düşüncelerine ayak uydurur gözlerin.
Düşüşünün gölgesi dalgalanır.
Çünkü dengesizdir hislerin
Sevgi ve nefret birliktedir.
Ayrılık vaktidir, yere vurduğunda dizlerin.
Doğrulursun, korkaktır adımların
Çünkü hazırsındır hep yeniden düşüşe.
Saklıdır duyguların, kayıptır hissiyatın...
Ve hiçbir zaman yer yoktur güzel bir gülüşe.
tıpkı son sevişme gibi. tüm sevginle teslim etmişsindir bedenini ona. aldığın tat dayanımaz derecede vahşi, bir o kadar doyumsuz; yakıcı ama sıcak değil, yumuşak ama bir o kadar keskin, kokusu hala şu anmış gibi burnunda sevdiğin adamın... mutluluğun doruklarındasındır o sana sarılırken. burnunu onun burnuna dayar uyursun. o güven hissi, tüm o güzel duygular sarmalamıştır seni o an. hayatının en mutlu uykusunu uyursun. sabah uyanınca gülümsersin ona. yüzünü okşarsın. küçük bir öpücük kondurursun dudaklarına.
o ise tüm geçirdiğiniz gece boyunca beni sevme dermiş gibi bakar size. beni sevme, ben sana ait değilim... bilmez aslında o gece sadece size ait olduğunu. sadece sizindir başkasının değil. sadece sizin kollarınızdadır başka biriyle olabilecekken. sizin hem ilk hem son gecenizdir birlikte geçirdiğiniz ama ona bunun bile size yeteceğini anlatmaya çalışmazsınız zaten. bununla bile mutlu olabileceğinizi bilmez. kullanırım seni, üzerim... ya ne olacak ki? anlatmaya çalışmazsınız başka birini sevmeye çalışmaktansa sevdiğiniz adam tarafından kullanılmaya bile göz yumduğunuzu. arkadaşlarınızın ne dediği hiç umrunuzda değildir. siz ona ait olmayı seçmişsinizdir, bunu değiştirmek; ona ait olduğunuz gerçeğini değiştirmek kimsenin harcı değildir. siz zaten mutluluğun sarhoşluğunu yaşıyorsunuzdur.
son olsa da, bir daha görmeseniz de, adını anmasanız da, o güzel düş, o son hep sizledir. o gecenin mutluluğu yüreğinize işlemiştir. içinizde yaşatırsınız her geçen dakika. o gece sizindi. son gecenizde sizindi. bir kerecik bile olsa...