diyorlar ki türk sineması yükselişe geçmişmiş. bak sen. türk sineması bir yerlere geçiyor mu geriliyor mu belli değil.
ilk türk zombi filminin zombi filmlerini ti ye alan bir film olması çok güldürücü. (bkz: zombilerin düğünü) nitekim bu durum diğer ajanlı filmler için de geçerli. hollywood sineması bir çok zombi ve ajan filmi çektikten sonra bunlarla dalga geçen filmleri de çekme ihtiyacı hissetmişler. biz daha yolun başındayken hatta daha başlamadan işi bitirmeye çalışıyoruz. garip bir vaka.
mesela arabesk filmi öyle değil. senelerce arabesk film çekildi. klip niyetine sürüyle film yayınladılar. izlettirdiler. severek de izledik. ve ben o filmi izleyince gerçekten zevk alıyorum . ancak mesela geçen sene k9 diye bir film çıktı piyasaya. daha ajan filmi yok ortada adamlar bunu ti ye alan film çekmişler. ne garip bir çelişkidir bu.
bunun örneği çok. korku filmimiz exorcist in çalıntı versiyonuyla sınırlı biz ardından hababam sınıfı 3,5 çekiyoruz. sinemamızda bilgisayar öğelerinin sık kullanıldığı vurdulu kırdılı filmimiz yok bizimkiler gidip saçma sapan komedi filmleri çekiyorlar. sihirli dadıyla sevimli şeytanlarla sabrina özentisi cadıların saçma batı hikayeri dolu çocuk dizileriyle ilerlemeyi düşünüyoruz.
izlemeyelim olsun bitsin diyerek de olmuyor. birken beş oluyor sen de mecbur kalıyorsun izlemeye. (tabi herkes tv izlemek zorunda gibi bir varsayımla konuşuyorum. çünkü ülkemizde böyle. akşam oldu mu çay demlenir sonra herkes tv başına. bu 70 lerden beridir böyle. hatta misafirliğe giderken bile oturup hep beraber o akşamın dizisi izlenmiyor mu? bunları tekrar tekrar tartışmaya gerek yok diye düşündüğüm için yazmamıştım da galiba parantez içi de bayağı büyüdü.neyse.)
şimdi herkes tutturmuş bu filmler para kazanıyor biz de bu paralarla sanat filmi çekiyoruz diye. kimse kimseyi kandırmasın kardeşim. geçmiş yıllarda çekilen sanat filmlerinin sayısı bile daha fazla. en azından o zamanlar halkın sorunlarını acılarını dertlerini kederlerini anlatan filmler çekiliyordu. şimdiyse sadece uyutan filmler. ender olarak da doğru düzgün bir kaç filmi görebiliriz.
hayırlısı diyelim olsun bitsin artık ne yapalım. (bkz: minimalist film) çekiyoruz diyenlere talim edecez anlaşılan bir süre daha.
bu kadar çok yazıyı okumak istemeyenler için özet : bu türk sineması çok özenti be kardeşim.
türk sinamasının canlanma sebebi sadece türk vatandaşının sinemaya gidip eğlenme anlayışının yeniden başlamasıdır. bunu durduran bir etken vardı tv. tv hayatımıza girdikten sonra sinemaya gitmeyi bıraktık. gerek ekonomik gerek sosyal sebepler dolayısıyla bu durum olmadı. (bkz: vizontele)
yalnız ortada bir gerçek var ki o da sahte bir canlanış olmasıdır. tecrübe konusunda türk sineması son derece üst seviyelerde olması gerekli değil midir sizce? bunca yıl film çekilmesine rağmen. mesela susuz yaz 64 yapımı ödüllü bir filmdir. altın portakal film festivali keza o yıllardan beri devam etmekte ve sinemayı desteklemektedir. şimdi kimse kalkıp bana kimse destek çıkmadı kimse sevmedi kimse övmedi biz türkiyenin üvey evladıyız demesin.
ha düşünce özgürlüğü sınırlı da olsa sinemaya etki etmeye başladı derseniz o kabul. onu da ayrı boyutta inceleriz. benim dediğim durum bambaşkadır. bu konuyu ayırt etmeden konuşmak da çok yanlış olur kanımca.
nereye yükseliyoruz diye sormak lazım bence yükselişe geçiyor diyenleri. deçmişimizden daha mı ilerideyiz şimdi acaba? yoksa iki ileri bir geri bir ileri iki geri mehter takımı gibi dalgalı kurda hareket mi ediyoruz ???
recep ivedik ve kutsal damacanaya gidip, onlara rezil diyen. yeni tür ve girişim çabasıyla yapılan her filmi bir başkasına benzetip çakma diyen seyirci profili karşısında, türk sinemasının çaresiz kaldığı hali tanımlayan cümle.
günümüzde artık yol parası olan avrupada bir festivale gidebiliyor. gidip filmini yarışmaya sokabiliyor. eskisi kadar da imkansızlık da yok. peki bu ödül miktarımızdaki bariz artışı neden kimse göremiyor. yani üç ün beşin hesabını yapmıyor muyuz hala. nbc nin aldığı ödüller dışında bir kaç balkan ülkesinin verdiği minimalist ödüller dışında ne var ki diye düşünüyorum. lütfen biri de bana bu konuda yardımcı olsun.
biliyorsunuz en iyi yaklaşım bilimsel yaklaşımdır. ve bilim de sayılardan geçer.
tamam artık bariz özenti filmlerimiz yok uçmayan süperman gibi. ama sayamayacağımız kadar saçma sapan kopyala yapıştır filmler şu an sinemalarda. ya da forumlarda izleyici avında. ne diyebiliriz ki.
sanat seyirci içindir. seyirci iyiyi hakeder. verdiği paranın hakkını ister. dilenci yönetmen sözlerine herkesin karnı tok. neredeyse adamlar çıkıp magazin programlarında para dilenecekler. size en bariz örnek olarak tarantinoyu vermek istiyorum. ya da büyük yükseliş gösteren uzakdoğu sinemasını. adamlar yapıyorlar. hollywood da parasını veriyor senaryoyu ithal ediyor. kimse kimseye düşman değil yani. amerika gelip zorla siz bizim filmleri çekin de demiyor.