cezmi ersöz'ün nesli tükenen, artık pek görmediğimiz insanlarla yaptığı söyleşileri içeren kitabı.
nesli tükenen bu insanlar en azından burada yer alsınlar, ki oldukça hüzünlü bir kitaptır ve bir o kadar da güzeldir. kitapta röportajları yapılan insanlarımız;
madam anahit
varoluşçu boyacı: hayri tonozlu
osmanlı mangırları: hüseyin avni dede
balıkçı özer
antipsikiyatrist bir robenson: hüseyin eyici
tombak ahmet
hrant lusikyan
tuvalette bir tiyatrocu: suzan abla
bakkal nuri erten
ziya mısırlı
mühürcü mehmet baran
güvenlik görevlisi erol bilirgen
süreyya piriler
sabahattin sel
kemal kale
süha tuğtepe
leon ekserci
ayakkabı boyacısı hayri tonozlu'yla (58)-(birinci basım:1990) yapılan söyleşinin kısa bir bölümü;
bir ara "siz hangi felsefi ekole yakınlık duyarsınız" dedi. "eksistansiyalistim" dedim. hayri bey'in gözlerinin içi güldü "ne güzel ben de varoluşçuyum" dedi. ayağımı boya sandığının üzerinden hemen çektim, şaşkınlığım geçmemişti ama devam ediyordu; "varoluşçuluk deyince akla hemen sartre gelir; oysa sartre parlak cümlelerden başka bir şey değildir. varoluşçuluğu sistemleştiren heidegger'dir. sartre onun yanında garnitürden başka bir şey değildir." üzerinde çok eskimiş siyah kaban, başında yazlık bir şapka vardı; yüzü çökmüştü. devam ediyordu; "başlangıcından bugüne kadar felsefe bir arpa boyu yol katetmemiştir... kant ne yaptı insan beynini 12 kategoriye ayırmaktan başka. spinoza yok güzellikmiş, yok ahlakmış bir yığın metafizik şey attı ortaya.. kapital'i okudum, çok sıkıcıdır, rakamlar, misaller falan filan... nietzche ve kafka bilmeden varoluşçu felsefeye katkıda bulunmuşlardır. kendi kendimizi yaratmanın imkanı bizim elimizdedir." sözü irticaya getirdim, nasıl değerlendiridiğini sordum ona "bu politik sahaya girer. 'din' yöneticilerin işine geliyor. böylelikle halkı isteklerine daha kolay boyun eğdiriyorlar. aslında din bir imajdır ve insan kendisi yaratır bu imajı; insan yine düşünmelidir ve yoğunlaşmalıdır; ama düşüncesinin içinden allah ve peygamber gibi imajları çıkarmalıdır. en eski din olan budizm 5000 yıllıktır, musevilik 3000, hıristiyanlık 2000, islamiyet ise 1400 yıllıktır, ama insanlığın tarihi 50.000 yıllıktır. peki kırkbeşbin yıldır ne oldu, onu soran yok. ne yazık ki milyonlarca insan dine inanıyor ve onlara kimse ışık tutmuyor. işin doğrusu din zararlı bir şeydir." edebiyatla yakından ilgili o'henry yi sevdiğini, dostoyevski onun başucu yazarı, tolstoy, bernard shaw, rousseau ve voltaire'i ilgiyle okumuş. hayri bey ayda 50 bin lira kazanıyor, kaldığı otele günde 1200 lira veriyor, otel parası olmadığı günlerde parklarda yatıyormuş.
özetle ayakkabı boyacısı hayri bey böyle yaşıyordu. bilgi ne güç, ne de imkan yaratıyordu onun hayatında, düzen böyle olunca.