ben buraya bu yaşımda haksız yere çıkarıldım. burada benden ölmemi bekliyorlar sanırım. fakat kaderim gibi boynuma dolanan bu kementle son bulmayacağım. ruhum yaşayacak ve faillerimden intikam alacak. öyleki hiçbir kadın yada erkek bu mahlukların yüzüne sevgiyle bakamayacak. kendi anaları dahi o kadar iğrenecek ki kutsama sözü fısıldamandan isimlerini bile anamayacak. eşleri olmayacak, olduysa kısa sürede ölecek, ardından dul bırakacak; dilerim ki tene değen asit gibi yaksın acısı.
doğan evlatları çirkinlikle lanetlenecek, o kadar şekilsiz bir mahluk olacak ki, onlar kendi öz evlatlarına bakmaya iğrenecek, düştüğü rahime bile lanet edecekler.
sağlıklı doğan evlatları olursa, genç ölmekle lanetlenecek. acısı o kadar keskin olacak ki yakılan ağıtları şimdiden duyuyorum.
ah toprak kara toprak birazdan kucağına gireceğim sonsuz uykuma senin bağrında tatlı düşler görerek devam edeceğim. yalnız beni saran kolların faillerimi sarmasın, tükür onları yüreğinden ve lanetle onları; uzak tut bereketinden. yaşarken tat almasınlar sonsuz bereketinle kutsadığın yemişlerden ne bitmez çayırlarınla beslediğin mahlukatın etindenden nede sütün gibi kaynattığın berrak sulardan. kan ve külle beslensinler çarpık ruhlarının hak ettiği gibi.