sonbahardan kalma bir yaz günü babadan kalma 1993 model üstü kısmen açık lpg'li beyaz şahinimle bir yandan turluyor bir yandan da dım ve tıs şeklinde müzik dinliyordum. yolun büyük bir kısmını fabrika çıkışı orjinal entegre navigasyon cihazından takip ediyordum. gideceğim yönün deniz kenarı bir yer olması, tatile gideceğim anlamına gelse de tam olarak nereye gideceğimi bilmediğimden kelli şuursuzca ve fütursuzca yol alıyordum. bu şuursuzca davranış neticesinde pek değerli aracım hunharca yavaşlamaya, saçma sapan davranışlarda bulunmaya başladı evet değerli okuyucular, gazım bitmişti.
kül uçmaz kervan sıçmaz bir yerde güpegündüz ve düpdüz bir yolda apışıp kalmıştım. bir hışımla araçtan inip belki gaz bitmemiştir, belkilim farklı bir nedenden araç istop etmiştir umuduyla motor kaputunu açtım. her şey yerli yerinde eksik bi'şey yoktu. motor evet, karbüratör evet, eksantirik kayışı evet, evet, evet hepsi yerinde duruyordu. akü de yerindeydi. gaz bitmişti değerli futbol severler. aracın orasını burasını kurcalarken ellerimin yağlanması bu işten anladığım anlamına gelmez, aksine olası bir otostop esnasında beni misafir edecek kişiye "ya hacı, sanırım yakıt filtresine pislik kaçmış, bu da bujilerin meme yapmasına neden olmuş" demek için yapılmış bir kurnazlıktır.
pek muhteşem aracımın öncelikle çıkma kafa paynır teyibi çalınmasın diye kapılarını bir güzel kilitleyip uygun bir yere geçip otostop için pozisyon aldım. evet yolun aksi yönüne geçip iki kilomtere geride kalan akaryakıt istasyonundan yakıt alıp geri gelmeye götüm yemedi. belki bir macera da olabilirdi bu isteğim. şu hoyrat bünyeyi farklı mecralara aksın diye belki özgür bırakmıştım.
daha uzaktan sellektör yapan kamyon ve tır şoförlerine aldırış etmedim, elimle "ya hacı servisi aradım raad olun gelecekler" şeklinde işaret yaparak bir çoğunun durmasına engel olsam da yardım sever bir tır şoförü ille yardım edecek ya bir hışımla durdu. durdu ve içinden hiç de yabancı gelmeyen ben boylarda, komple sakallı, bıyıklı ve ense kısımları uzun saç sitiline sahip biri indi. önce elerini ardından da dalgasını ovuştura ovuştura yanıma doğru gelirken her attığı adım neticesinde aşina gelen bu tipin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi.
elini uzattı ve ;
- merhaba, ben faruk, nasıl yardımcı olabilirim ?
+ siz, siz farukkk,
- evet faruk şaşılacak ne var, ayrıca arabada bolca yer var hadi atla.
- siz şu kocaelispor da top oynayan faruk değil misiniz ?
+ evet nerden tanıdın.
- abi seni tanımamak mümkün mü ?
+ neyse, geç kalıyorum, hadi sana kolay gelsin.
- ya abi beni de bıraksaydın gideceğim yere kadar.
+ gitmem lazım çok geç kaldım...
tuhaf bir şekilde koşarak yanımdan uzaklaştı. baştan götüreyim deyip sonradan kaçarcasına uzaklaşmasına anlam veremesem de götürme kısmında niyetliydi.
uzaklarda, hızla yaklaşmakta olan bir kırmızı otomobile atık ne çıkarsa bahtıma deyip el kaldırmamla birlikte önce yavaşlayıp sonra durması beni pek kıllandırmadı. elbette bir aracın durması için yavaşlaması gerekiyordu ve bu harfiyen gerçekleşti. sağ ön cam yarılandı ve içeriden, buğulu bir ses ton bana "gel, gellll" diyordu. bu sese daha fazla kayıtsız kalamazdım ve araca iki hamlede bindim.
yine tesadüf bu ya, ben yaşlarda, ben boylarda, uzun saçlı ben diyeyim adriana lima sen de angelina jolie güzellikte bir hatun hiç istifini bozmadan yola devam etti. bir süre sessiz devam eden yolculuk cep telefonumun çalmasıyla bozuldu. arayan annemdi ve kardeşimi arayacağına beni aradığını ve ben olmadığımı anlayıp telefonu yüzüme kapatmasıyla son bulan telefon görüşmesi neticesinde sohbet başlamış oldu.
pazarlama şirketinde çalıştığını, sürekli seyehat etmekten sıkıldığını diğer birçok hatun gibi kırıp dizlerini evde otrumak istediğini, çocuk doğrumak istediğini ve yaşının geçmeden bu isteğini gerçekleştirmek için bir şeyler yapması gerektiğini dile getirmiş olması sevgilisi olacağı hususunda beni tedirgin etmiş olsa da bu düşüncemin akabinde sevgilisi olmadığını dile getirmesi derin bir oh çekmeme neden oldu.
arabada yalnızdık ve hızlı gidiyorduk ve yine sevgilisi olmayan deyim yerindeyse taş gibi bir hatunla seyahat halindeydim. sanırım bu durum ilk defa başıma geliyordu ve tam olarak ne yapacağımı bilmiyordum. hatun bir yandan tarfiği takip ediyor bir yandan da işveli gözlerle bana bakıp enteresan sohbetler için beni yokluyordu. bu yoklamalar yolu takip etmenin önüne geçince farkında olmadan gideceğimiz yoldan sapmış, saçma sapan bir yola dalmıştık.
yaklaşık iki kilomtre kadar gittikten sonra fark ettiğimiz durum bir çeşmenin önünde durmakla son buldu. araçtan indik. hatun aracın kapılarını kilitlemedi ve gereği de yoktu. çünkü aracında çıkma kafa bir paynır teyibi olmayışı onun değil çalıştığı şirketin kabahatiydi ve bu sitemini dile getirmesi çok sürmedi. hacı napcan ya ne gerek var bu da işini görür deyip olayı tatlıya bağlasamda da aracın kapılarını kilitlememkte ısrarcı oluşu beni kıllandırmadı değil.
çeşmeden su içmek için eğilmemiz gerekiyordu ve önce ben ardından hatun su içmek için eğildik. hatun su içmek için eğildiğinde memelerini farkında olmadan rontlamam hoşuna gitmiş olacak ki manda gibi su içti. o su içtikce ben bakıyor, ben baktıkca o su içiyordu.
bu eylem sona erdikten sonra cebimde son iki dal kalan sigaramdan önce ona ikam ettim ardından ben yakmak için ağzıma bir adet sigara götürmeye çabalarken hatun dönüp bana;
- şimdi mi içeceğiz ?
+ ya ne zaman içelim ?
- bizim orlarda sigara keyif için içilir, keyif alcak bir'şey yapmadık ki ?
demesiyle dudaklarına yapışmam aynı zaman dilimine denk düştü. uzun soluklu öpüşmenin ardından yıllardır hayalini kurduğum motor kaputunun üzerinde seks yapmak fantazimi gerçekleştirmek için bir yandan öpüşüyor, bir yandan da araca doğru hareket ediyorduk.
motor yeni istop ettiğinden kelli aracın motor kaputu sıcaktı ve bu durum daha da terlememize neden olacağından ön sevişme uzun sürdü. bir süre motor kaputunun soğumasını bekledik. daha sonra hayalini kurduğum fantazimi gerçekleştirdik ve işte bunun neticesinde hatun bana;
- şimdi sigara içebilirim,
+ ya bi tane kaldı, tiryakinin son sigarası alınmaz.
dememle hatun bir çırpıda araca atladı ve olay yerini terk etti. göt gibi kalmıştım. ne yapacağımı bilmiyor biçareydim.
ama olsun en azından elimde bir dal sigara vardı ve mutluydum.