sezen aksu nun pek ön plana çıkmamış fakat dinlenesi şarkısı..
ah o yazlık sinemalar, kapı önü akşamları
saksıda son sardunyalar, avluda el yazmaları
ah ne kahraman ne cesur, ne güzel çocuklardık
her yeni günü ümitle nasıl kucaklardık
ah kaldırımlar biliyor, bi devir muhteşemdik
güz güneşinden hüzünlü, ilk yazdan şendik
hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik
hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik
o pürtelaş piyasalar, ilk sevda ilk gözyaşları
yolları hep gurbete bağlar, ah o gönül şarkıları
liseyi ve üniversiteyi *hatırlatan, içimi acıtan, art arda yüz kere dinlenebilecek, dinlendiği esnada insanda cebeci kampusu nda koşturma isteği uyandıran şarkı. bir devir muhteşemdik derken şu an muhteşem olmadığınızı ve bir daha asla olamayacağınızı yüzünüze tokat atmak suretiyle idrak ettirir.
insan yaz aylarında aşık olup hala yarasını içinde taşıyorsa ve bu zamanları değişebileceği başka hiç bir şey yoksa, yaşanmamışsa, yaşatılmamışsa; sonbaharı yaza bağlerken yaşananların tadı damaktan silinmiyor, silinemiyorsa; ilk sevda ilk göz yaşları ve bu göz yaşlarıyla yeni bir aşkın tohumları atılmışsa ve büyümüşse umarsızca, kökleri kalbi delip geçip artık canını yakıyorsa, ulu bir çınar gibiyse aşk insanın içinde; kaldırımlarda oturup sonsuz muhabbetlere o en güzel kahverengi sonsuzlukta yelken alındıysa; dinlenilmemesi, dinlettirilmemesi gereken şarkı..çok can yakar, yazı hatırlatır, aşkı hatırlatır, canınızı acıtır, içinizi kanatır..
eski güzel gençlik günlerini hatırlatan güzel şarkı. geçmişe özlem en güzel bu şekilde anlatılırdı herhalde. her dinlediğimde beni siyah beyaz görüntülere götüren muhteşem bir şarkı.
notalarıyla bile konuşan şarkı. insanın içindeki hüznünü büyüdükçe çogaltıyor. bu yüzden bunun gibi -miş li geçmiş zamanları anlatan güzel şarkılar zaman geçtikçe daha da anlam kazanıyor. yaşlandıkça çakkıdılardan uzaklasan canlılar olacagız. makber'e dayanacagız.
evet efendim bu parça, sezen aksu'nun biraz daha diğer sularda yüzdüğü 93 senesinde çıkarmış olduğu deli kızın türküsü albümüne müteakip, 1995 senesinde çıkarılmış ışık doğudan yükselir albümünün yüz akı parçalarından birisi olup, insanın içinin içine sığmamasını sağlayan, gece ile gündüz arasındaki hafif renk tonunu*** kaldıran, yaz mevsiminde kışa, ya da karlı bir sabahtan, sıcak bir yaz sabahına duhül ettiren, muhteşem sezen aksu parçalarından, temiz bir hava çekmek için bile dinleyiniz, ki ege'nin temizliği ya da akdenizin mavisi, göznüzün önüne gelsin.
sezen aksu'nun en 'en' şarkısı. derin bir hüzüne ve acıya sahip. derin pişmanlıklara ve özleme sahip. geçmiş gençliğin anılarına sahip. tarih kokan dizelere sahip. ışık doğudan yükselir albümünün bir şarkısı olması ile de derin bir ruhani güce sahip şarkı.
yıllar sonra yeniden dinlendiğinde güzel bir tebbessüm bıraktırır yüze. eskiler hatırlanıverir birden. şimdilerde çoktan unutulmuş anılar tam da o gün hissedildiği gibi hatırlanır ve gülünür geçilir.
her şeye pembe gözlüklerle baktığınız zamanları hatırlatan şarkıdır. ilk aşkı - yaz aşkınızı- hatırlatan şarkıdır. bir zamanlar saf bir heyecanla içtenlikle yaşadığınız günleri hatırlatan şarkıdır. ilk gözyaşlarınızı da bu şarkıyla dökmüşsünüzdür. sezenle yeter ki onursuz olmasın aşk demiş beni yak kendini yak her şeyi yak demiştiniz bir zamanlar ne de olsa. sıra sezen' in bu şarkısını bağıra çağıra söylemeye gelmiştir. biraz mutlu biraz üzgün biraz hasretle. ahh ben ne anlatsam boş şimdi kaldırımlar biliyor, bi devir muhteşemdik.
kocaman adam olduğunu hatırlatan, yüzüne çarpan şarkıdır. büyüdüğünü ve dünyanın da kirlendiğini acı acı anımsatır. öyle hayatta kıdemlenmiş olmasan da hüzünlenirsin işte.
ışık doğudan yükselir, 1995. yanılmıyorsam attila özdemiroğlu nun bestesi. özellikle nakaratında özkan uğur ile birleşen sezen aksu nun sesinin, sizi ölümcül bıçaklara sevk etmesi. ne de güzel, çocukluğu yeniden hatırlatması. herkesin farklı tatları barındırdığı çocukluğuna; ama 80 lere, ama 90 ların başına, ama 70 ler; belki de 60 lar, o da olmadı 50 ler...
çocukken, kucağına aldığı babanızın kulağıyla ya da saçıyla oynamanız bile, şimdi saçınızda bulduğunuz iki gram beyazın daha da manidar tarafını gösteriyor sanki sizlere.
şimdilerde markete girdiğinizde para üstü olarak aldığınız sakız ya da herhangi bir x şekerin, çocukken ne de güzel bir gülümseme ya da sevinme kisvesi olduğunu daha da anlıyorsunuz.
hele bir de, çocuklukta yapılan deniz kenarı tatiller var. akşamları yakılan ateşin yanındaki sizden yaşça büyük abilerle ablaların (şimdiki aşağı yukarı 40 tayfası) bir akşam yaptığı aşk meşk muhabbetleri ve sizin dinlemeden öteye gidemediğiniz; sabah kahvaltısında bir kase zeytinyağını bitiren dedenize anlam veremeyişleriniz. sokakların ortalarında, kaldırımlarda oynanan oyunlara değinmiyorum bile...
büyüdüğümüzü anladığımızın resmidir bu şarkı. ama ege de, ama marmara ya da akdenizde geçirilen çocukluğun; ama sarayda, ama köhne bir köy evinde geçirilen çocukluğa özlemdir.