son hücumu kullanan takımın oyuncusudur. koçun genelde cok guvendigi, eli sicak , genelde point guard ya da forvet oyuncusudur. perdelerden cıkar ,topu alır ,sut ve basket. hele bu basket galibiyeti getiriyorsa ki genelde böyledir, seyirciyi cılgına cevirmeye yeter de artar bile. kahramandır artık o.
filmlerin en olası sonlarından. skorlar arka arkayadır. ancak bir üçlük kurtarabilir. son saniyede biri çıkar. görüntü yavaşlar. adımların sesine yankı eklenir, abartılır ve sevinç çığlıkları... mutlu son!
eğer maçın sonucunu değiştirmeyecek basketse pek etkili olmayan baskettir. ancak takım 2 sayı farkla yenilirken atılmışsa sahaya fırlanılıp öpülmesi gereken adamdır. tavsiye etmem ama bu esnada karşı tarafa büyük bir zevkle hareket çekebilirsiniz.
amerikan filmi klişelerinden biridir aynı zamanda. son saniyede top başroldeki gencin eline gelir, topu potaya sallar, top potada dört dakika falan döner, bu sırada tüm oyuncuların, koçların, malzemecilerin, ve maçı izeleyen 12.000 insanın suratından teker teker detay çekimler verilir. en sonunda top dönmeyi bırakır. yönetmen sadist ise top bir beş dakikada pota üstünde gireyim mi girmeyeyim mi kararsızlığı ile durur. az evvel saydığım tayfanın suratlarından daha yakın detaylar alınır. en sonunda o sıçtımın topu potaya girer ve maç biter. herkes sarılır, esas oğlanın yazıldığı ponpon kız oğlanın üstüne atlayıp öper vs...