izlediğim en muhteşem belgesellerden birisidir. ilkokul öğretmeninden vahdettin haindir cümlesini duyup bir daha da okuma gereği duymayanlara atatürk'ün kapak niteliğindeki sözleri vurucu.
dünyanın en ihtişamlı ordusu, dünyanın en güçlü devletinin en kötü zamanlarına denk gelmelerinden dolayı sefalet içeresinde ölmeleri gerçekten insanı üzüyor. Yeteneksiz padişahların beceriksizliklerinden en çok etkilenenler.
bahsedilen göre, osmanoğulları sülalesinden, yani osmanlı hanedanının son dönemlerinden bir asilzadenin, parasızlıktan cenazesi dahi kaldırılamamıştır. öyle ki, ancak hıristiyan kızılhaç yetkilileri cenaze için araç temin etmişlerdir.
murat bardakçı'nın hazırlayıp sunduğu osmanlı hanedan ailesinin gerçek röportaj ve yazışmalarından oluşan dramatik belgesel seridir.
insan anlamakta zorlanıyor; çektikleri bunca sefalete rağmen birbirlerine hala sultan, şehzade veya padişah diye hitap etmeleri, veya mustafa kemal'den bahsederken sultan vahdettin'in, hala ''benim paşam'' diye bahsetmesi yahut her birinin yazışmalarında hala resmi mühürlerini veya hala osmanlı tuğrası kullanmaları ise enteresan. kamera karşısında göstermelik de olsa bu şekilde; -gerçeklikten bunca kopuk- davranmamalı insan fikrimce. miraslarını almak isterken dahi fikir ve iktidar birliği sağlayamamış olmaları ise en acısı.
özellikle sultan abdülmecit'i izledikçe bir ülkeyi yönetmekten ne kadar uzak olduklarını üzülerek anlayabiliyor insan. görünen o ki; ''hasta adam''ın tedavi olmaya veya çağına ayak uydurmaya hiç gönlü yokmuş!