adalarda kış kendini göstermeye başladı. herkes, kış için hazırlıklar yapıyor. ben tembelliğim, hep kaçanı kovalayan huyumla, yazın peşindeyimdir şimdi bu kır kahvesinde bunun için bulunuyorum. durmadan uçak sesleri geliyor. vaktiyle bu adaya bu zamanda kuşlar uğrardı. iki yıldır gelmiyorlar. belki de, ellerinde ökselerle kuşları avlayanlar yüzünden, gelmekten vazgeçtiler.
komşumuz konstantin efendi vardı. pek de mütevazi idi. ancak, kuş mevsimi geldi mi canavar kesilirdi. kuşları görünce, bizim pilavlıklar geldi derdi. mahallenin çocuklarını başına toplar, onlarla beraber, küçücük hayvanları avlardı..
ne zamandır kuşlar gelmiyor. nesilleri tükenecek gibi. kim îilir her mahallede kaç tane konstantin efendi var?
kuşları boğdular, çimenlere söktüler
dünya değişiyor dostlarım. günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak. biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. sizin için kötü olacak, benden hikayesi.
"Yüreğimde küçük bir serçe ürkekliğinde sevdan. Dokunsam uçup gideceksin, bıraksam kaçacak. Pır pır eden yüreğim mi, yüreğime hapsolmuş küçük serçe mi bilmiyorum.
Kuşlar uçuyor üzerimden, ben kuşlar oluyorum. Özgür oluyorum alabildiğine, hapsolmuş oluyorum çaresizce. Bir tabak yeme üşüşen güvercin sürüsünden biri oluyorum itiş kakış, kafeste bülbül oluyorum.
Uzak diyarlara göç ediyorum mevsim dönerken, bir ağaç kavuğunda ömür tüketiyorum. Sürekli çekingen sürekli kaçmaya hazırım. Korkuyorum tetikteyim. Havalanıp giderken geride bıraktığım korkum oluyor, güvende hissediyorum.
Yüreğimde küçük bir serçe ürkekliğinde sevdan. Ben ne zaman yüreğime değmek istesem korkuyorum. Kaçacağımdan korkuyorum, kaçacağından korkuyorum. Güvende hissetmek için iç güdüsüne güvenen kuşlar gibi, her korktuğumda gidiyorum."
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz.
günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. sizin için kötü olacak. benden hikayesi.
buyrunuz, ilk hikayesinin sonu. bu adam yarım yy. önce bizlere böyle sesleniyor. sezinleyen, hayatı anlamlandırmak, içinde bulunduğu devrin sancılarını, olaylarını yaşayarak,yaşatarak yazan, ve bir ''derdi'' olan yazarlar da kalıcı oluyor. olmasın da ne olsun abi?
Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı.Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz.
Bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve mavilikleri çok gördük, sizin için çok kötü olacak...
Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum.
Ada 'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.