Aklıma ilk olarak son hava bükücü yü getirdi. Sonunda ben de kendisiyle muhabbet kurabildim, sevinçliyim tavsiyelerini dinleyeceğim kitap konusunda.(dostoyevski de biraz çarpışsak da) kitap muhabbeti yapılabilen tatlı bir yazar şimdilik, yazmaya devam etsin.
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz.
Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum.
Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum.
Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!
yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi
dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
parlasın gözlerinde sonsuzluk usaresi
dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
sevemem, tozlu raflar arasına girmeden
çöllerim kandır benim
sevemem, karanlığı bir daha devirmeden
aşkım isyandır benim
Nurullah Genç.
Uzun bir yolculuğun cam kenarı gibi sevilesi yazar.
Sozlugun demirbaslarindan olmus 11. Nesil yazar.
Tanimimizi olabildigi kadar objektif yaptigimiza gore sadece bizi ilgilendirecek kadar subjektif tanima gecelim.
bana cok guzel kelimelerle seslenen, beni beklenmedik zamanlarda yaptigi kucuk surprizlerle gulumseten, siirleriyle aglatan, zalimlerin elinden kurtaran kahramanim. Bugun siirini mesaj atacagim, oyle, ozel.*
evet bayim,
Kuslari severim ve
siz benim gokyuzumsunuz.
«Mürdüm eriği
çiçek açmıştır.
-- ilkönce zerdali çiçek açar
mürdüm en sonra --
Sevgilim,
çimenin üzerine
diz üstü oturalım
karşı-be-karşı.
Hava lezzetli ve aydınlık
" fakat iyice ısınmadı daha "
çağlanın kabuğu
yemyeşil tüylüdür
henüz yumuşacık...
Bahtiyarız
yaşayabildiğimiz için.
Herhalde çoktan öldürülmüştük
sen Londra'da olsaydın
ben Tobruk'ta olsaydım, bir ingiliz şilebinde yahut...
Sevgilim,
ellerini koy dizlerine
" bileklerin kalın ve beyaz "
sol avucunu çevir :
gün ışığı avucunun içindedir
kayısı gibi...
Dünkü hava akınında ölenlerin
yüz kadarı beş yaşından aşağı,
yirmi dördü emzikte...
Sevgilim,
nar tanesinin rengine bayılırım
" nar tanesi, nur tanesi "
kavunda ıtrı severim
mayhoşluğu erikte ..........»
.......... yağmurlu bir gün
yemişlerden ve senden uzak
" daha bir tek ağaç bahar açmadı
kar yağması ihtimali bile var "
Bursa cezaevinde
acayip bir duyguya kapılarak
ve kahredici bir öfke içinde
inadıma yazıyorum bunları,
kendime ve sevgili insanlarıma inat.
"Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Edip Cansever
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin
Ahmed Arif
"Gözlerin kaç gece eder
Dudakların kaç karanfil
Gülünce sehpalar devriliyor
Kızgınlığın kaç yanardağı
Attila ilhan
"Bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını ama açtık / yedik karanfil parasını.
Yılmaz Güney
"Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil,
Onda seni kokladığımdan bunca güzel.
Aziz Nesin
"Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların. Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen indiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz. Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz.
Şükrü Erbaş
"Bazan da bir yerde kuşlar vardır
Ne uçmak, ne görünmek için
Bir karanfil pencereyi deler
Bir kapı kendiliğinden kapanır
istesek sevişirdik, ama olmadı
Biz değil yaşayan acılardır.
Edip Cansever
"Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
ilhan Berk
Gün batısı sularında güzelliğin
uzak aynalara vuran bir karanfil
Mustafa Necati Karaer
"Senin ağzın tarçın kokardı,
Benimki karanfil.
Birbirine karışırdı
Soluklarımız.
Tek başınayız şimdi ikimiz.
Bende karanfil,
Sende tarçın kokusu
Yapayalnız, kimsesiz.
Ben seni yalansız
Bahar gibi sevdim.
Sevgi adınaydı
Milis beraberliğimiz.
Sabahtan akşama
Günü tarar örerdik
Ve kedileri
ikimiz de çok severdik.
Metin Altıok
"Saksılarda hâlâ tek tük karanfil bulunursa da ovada güz nadasları yapıldı çoktan, tohum saçılıyor. Ve zeytin devşirilmekte. Bir yandan kışa girilmekte, bir yandan bahar fidelerine yer açılıyor. Bense hasretinle dolu ve büyük yolculukların sabırsızlığıyla yüklü yatıyorum demirli bir şilep gibi Bursada.
Nâzım Hikmet
"Gözlerinde yıldızlar gezdirdiğin zamanlardı gövdenden gövdeme akan bir karanfil gecesi denizine geldiydim senin kendimi seninle değişmek için
Birhan Keskin
"Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,
Gönlüm acısından bunu bildi!
Ahmet Haşim
"Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
Melih Cevdet Anday
"Kendi boşluğuna asılı birer asansörüz aslında ve ben elimde taze bir karanfil sıkışıp kaldım iki katın arasında
sunay Akın
"Yumruğumla karanfiller eziyor parçalıyorum
cinnetle kırbaçlıyor sol elim aynalarda
sol elim dehşetle, kederle, dertle
durmaksızın canımı incitmektedir benim
kahvede, ikimize çay söylüyorum
işte budur benim olmayacak hayalim
alper Gencer
"Suya düşen bir karanfilse yüreğin bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm vursun seni o taştan bu taşa o çağlayandan bu çağlayana sürüklesin Kavgadan uzak kalmışsan sevdadan da uzaksın demektir.
Ahmet Telli
"Sabaha bıraktığın karanfilleri aldım bir düşten uyanıp bir düşe uyurken ruhumu yumuşatan buğunla bekleyerek yeşil elma yer dua ederdin duanı aldım dünyadan geçişime ekledim
Mevlana idris Zengin
"Çiçekçi kadın gelir.
Çoğaltır bardaktaki hüznü, Uzattığı karanfil.
Behçet Necatigil
"Hala duruyorsa o yeşil elbisen
Onu bir gün yalnız benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma.
Ümit Yaşar Oğuzcan
"Beyaz bir buluttan birgün ansızın.. bir karanfil düştü parmaklarıma. gözlerine kuşlar doldu bir kızın elleri karıştı ırmaklarıma..
Nurullah Genç
yeşil şarap olur mu, dedim
ne saçmalıyorsun, dedi
gözlerin ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, dedim
gözlerim yeşildi, dedi
yıllandıkça güzelleşir, dedim
sonra hep sustuk
sonra şarap bitti
sonra o gitti.