insanı alıp, karşı duvara fırlatan; o acıyla orada inlerken üstüne tüm kaybedilenlerin anısını yıkan ve öylece de bırakan şarkı.
dağıttın beni.
albümü aldığım günden beri favorim; playlistte denk geldiği zaman keyfim yerinde bile olsa oturup salya sümük, anıra anıra ağlamama sebep olan şarkı. mazoşist miyim neyim, durup durup kendim açıyorum bazen, canım yansın istiyorum.
biliyorum emre, çektiğin acıları anlıyorum... ve seni her acınla daha çok seviyorum galiba. bu şarkı sözleri bu kadar öldüremezdi yoksa beni.
emre aydın'ın kağıt evler albümündeki en etkileyici şarkısıdır. Öyle ki sizi terk edip giden, parayla huzur bulabileceğini sanan eski sevdiceğinize kesinlikle dinletilmelidir yorumsuz bir şekilde.
dinleyince insanı dağıtan, bitiren ruh halini bombok eden klasık emre aydın şarkısı.
kağıt evler albümündeki en sağlam parçadır ayrıca emre aydın'ın insan olmadığının diğer bir kanıtıdır.
insanın içinden en son geçmesini istediği şeyleri yazmış emre aydın. öyle ki bir an olsun kulağıma çalınsa bu şarkı, kapılıp gidiyorum o hiç istemediğim yere. tutamıyorum kendimi, dayanamadığımı hissediyorum. öyle hassas, öyle zayıf noktasına dokunuyor ki insanın son defa, yeni heyecanlar da unutuluyor, geçmek bilmeyen nefretler de... tüm gerçekler hiç görülmeyen bir köşede kalıyor.
çok mutlu olduğun bir zaman dilimini düşün. bir kere dinliyorsun ve durgunlaşıyorsun. tekrar başa alıp ikinci dinlemende hüzünleniyorsun. dayanamayıp üçüncü kez dinlediğinde artık çok geç. depresyondasın. öküz gibi sahaba kadar ağlıyorsun.
nasıl yazılmamış daha önce şaşırdım. yıllar önce çıkan 9'da 9 albümünde beyaz önlük grubunun seslendirdiği olağanüstü şarkıdır.
Uzakları özluyor gözlerim bu günlerde
Kaçıp gitmek zamanı geldi ne olur beni anla
Ve sakın bir şey sorma sadece
Gel son defa sarıl bana
Dönemem belki bir daha gidiyorum buralardan
Gidiyorum uzaklara
Sığınacak bir liman olmadı uzaklarda
Söyleyecek tek bir sözüm yok ne olur beni anla
ve sakın bir şey sorma sadece
Gel son defa sarıl bana
Dönemem belki bir daha gidiyorum buralardan
Gidiyorum uzaklara
...
nakaratı insanın içini acıtır, özellikle de birini yolcu ettiysen, onun bir daha dönmeme ihtimali, içini bir korku kaplar. kısacası; bilmeyenler, dinleyin lütfen bu şarkıyı.
nedense hep son defa olmasını istemediklerimiz için kullandığınız sözcük dizisi. doymadığınız veya bitmesini istemediğimiz fakat bitmek zorunda olan şeyler için biçilmiş kaftan. bir şeyler için artık çok geç olduğunun göstergesi, keşkelerin ilk durağı belkide.
iyiyim ben, hem sen tanırsın beni... ne yapsam ne söylesem o geç kalmışlık hissi...
son defa görsem seni, kaybolsam yüzünde
son defa yenilsem sana, hiç anlamasanda
son defa benim olsan, uyansam yanında.
emre aydın'ın iki defa üst üste dinlenince tarifsiz acılara gark eyleyen, kağıt evler albümünün en duygu manyağı ikinci parçası. birincisi için: (bkz: hoşçakal)
birgün facebookta makara gırgır videolar izlerken, "aa emre aydın değl mi lan bu" nidalarıyla keşfedilen, ıssız adam'ın zaten her izlenişte ağlatan final sahnesi görüntüleri de eklenerek, ölümcül doza ulaştırılan şarkısı. ayrılığın ardından geçen 6 koca seneye rağmen hala akıtılabilecek gözyaşı olduğunu gösterir nitelikte. üstelik bir de ayrıldığınız kişi nişanlıyken keşfedip, üstüne evlendiğinin haberini alınca, "lütfen biryerlerde çalmasın, bünyem kaldıramayacak" demekle "dinleyip kanata kanata ağlayıp susmalıyım artık" demek arasında bırakır.
geçelim bırakalım formatı herşeyi. o evlendi. benim bütün gizli umutlarıma, hayallerime tekme atıp evlendi. içim kan ağlıyor, her an. hiç toparlanamadım, ama dışarıdada bir hayat var. üstelik benim gibi insanlara somurtmayı yasaklayan bir hayat. misyon gibi yüklenmiş neşeli olmak omuzlarıma. herkesin bakıp da mutlu zannettiği insan. birgün beni yolda görüp de hal hatır sorarsan, ki sorma, sorma işte. sormaya ne lüzum var. "inan hiç iyi birşey yok"
işte bu şarkıyı her dinleyişimde, ben bir yerde dikiliyorum, donakalmışım, ve o bana "nasılsın? nasıl gitti?" diyor. öyle durup düşünüyorum. son 6 seneyi, yaşananları, herkeste onu arayışımı, bırak bulmayı yaklaşamadığım gerçeğini. o evlenip mutluluğa kavuşmuşken, benim ıssız kadın hallerimi.
hiç dinlemediyseniz, dinlemeyin. gerçekleri insanın suratına tokat gibi çarpıyor, gerek yok.