arada aklıma düşer, 17 haziran 2012 babamın ölümünden 11 gün öncesi.
11 gün sonra ölecek olan babam ile saçma bir nedenle kavga etmiştik.
o zamanlar 15 yaşında ergenliğe yeni girmiş salak bir kız çocuğuydum.
neden bileyim 11 gün sonra babam ölecek? kutlamadım babalar gününü. zaten biraz sert bir adamdı. mükemmelliğin sertlik bulmuş hali... babaydı işte.
ben babamın babalar gününü kutlamayınca anneme demiş ki;
-babalar günü mü bile kutlamadı kız' annem bana bunu deyince
+ amaaan seneye kutlarım' deyip geçiştirdim.
velhasılıkelam, arada aklıma gelir bu olay. ben 28 haziran 2012 bir perşembe sabahı babamı kaybettim. ne seneler oldu babamın babalar gününü kutlayamadım. ne bayramlar geçti elini öpemedim. içimde bir koz yandı, sönemedi.
benden tavsiye, çekilebildiğiniz kadar fotoğraf çekinin, öpebildiğiniz kadar öpün, alttan alın, kırmayın.
çünkü baba demeyi insan öyle bir özlüyor ki..
dolu dolu baba demek dünyaları fethetmek gibiymiş de, çok geç anlıyor insan.