somayi unutmamak icin isi gucu birakip her gun eylem yapip her gun sosyal medyada ses getirmek her gun sozluklerden entry fişkirtmamiz gerekiyorsa gayette unuttuk ve unutalim dedigimdir.
soma kendisini tekmeleyen israil dölü diye markete sıkıştıran hükümeti tekrar görmek istediğini açıklayarak kendini unutturdu son seçimlerde. buna benzer bir şeyi reyhanlı patlamasından sonra da söylemiştim. söylemesi çok acı ama halkımız hiçbir olaydan akıllanmıyor asla ders çıkarmıyor.
sorulması dahi saçma olan soru.
unutmayıp ne yapacaktı insanlar? ya da şöyle soralım, soma gerçekten umrunda oldu mu insanların?
iktidara öfke kusma, iyi insan olma isteğini kısa süreli olsa da tatmin etme, bir yerlere ait olma gibi ihtiyaçlar giderildi soma üzerinden. farklı bir şekilde sonuçlanması mümkün değildi.
nasıl olsun ki?
ne demesini bekliyorduk ki uluslararası bir firmada çalışan beyaz yakalı tolga bey'in? ne yapabilirdi ki "helâl ekmek parası. rahat uyu" yazması dışında? o madenin patronu aynı zamanda onun da patronuydu. o madenin sahib insanları toprağın bilmem kaç metre altına, üç kuruşa çalıştırmasa kendisi klimalı ofisinde öğle yemeğinde ne yiyeceğinin hayalini kurabilir miydi?
ne yapmasını bekliyorduk iktisat öğrencisi ece adıgüzel'in? ne istiyor ece? daha çok kazanmak, daha şık giyinmek istemiyor mu? ece ve daha nice, işçi, memur, küçük esnaf ile uğraşmak istemeyip bir üst kata, ensesi kalın olanlarla kredi işlemlerinin yapıldığı yere atmak istemiyor mu kapağı kendisini gişeden kurtarıp?
kahramanlık mı bekliyoruz facebook listemizdeki eski edebiyat hocamızdan? güldürmeyin. öğrencilerini "sanayiye adam lazım", "anca çöpçü olursunuz" diyerek eğittiğini zanneden sefillerin "trende uymalarını" içlerinde insanlık var olarak algılamayın.
hâsıl ı kelâm soma unutulmadı. çünkü farkına bile varılmadı orada ne olduğunun. belki farkına varılmak istenmedi. belki birilerinin göğü delen rezidanslarda lüks içinde yaşaması için, yaşayamasa da bir gün bunu elde edebilme umudunu sürdürmesi için diğerlerinin yerin yüzlerce metre altında, en kötü koşullarda çalışması gerektiğinin farkındaydı herkes.
bu farkındalık rahatsızlık verdi insanlara belki de. bu işte dahlinin olduğu düşüncesi ve hatta gerçeği. öyle ya onlar orada ölmese ne ece zara'da dingin bir müzik eşliğinde kıyafet seçebilirdi ne tolga her yıl yeni bir telefona binlerce lira yığabilirdi... ama sıkıntıya gerek kalmadı. sistem insanlara ne kadar iyi kimseler olduklarını kanıtlamaları için de mecralar sundu. sonrası hep facebook, sonrası hep #somadaolumvar.
rtenin fıtrat açıklaması türk halkıyla gerçek anlamda dalga geçtiğini düşündüğüm açıklamadır. keza 1800lülerin ingilteresini örnek vermiş olması gerçekten trajikomik bir harekettir. ayrıca kapitalizmin en alt sınıfında ki işçiyi bile kapitalist yapmışlar resmen helal olsun diyorum susuyorum.
somayı unutmadık. hani şu hırsız dediğiniz hükümet de unutmadı. ölümlerine sebep oldukları işçilerin ailesine 350 bin tl tazminat verdi. direkt sorumlu olmadığı halde.
böyle bir olay önceki hükümetler zamanında olsaydı tazminat filan alamazlardı. siz de bu durumu, insanın canına paha biçilmez şeklinde açıklayıp mantıklı bulurdunuz. öyle de bi anlayış sisteminiz var.
babası onlar daha güzel bir evde otursun arabaları güzel eşyaları olsun eğitimlerine devam edebilsinler diye ölmüştü. hükümet de somalı yetim ve dullara bu imkanı sağlayacak tazminatı verdi.
evet babasızlığın veya kocasızlığın tazminatı ödenmez. doğrudur. manevi yarayı saramıyoruz diye maddi yarayı da sarmayalım demek aslında duygusallık maskesi takmış cimrilik ve bencilliktir.
somayı siz klavyenizin tuşlarıyla hatırlarken o hırsız dediğiniz hükümet direkt suçlu olmadığı halde unutmadı.
