Kardesinizin alnina silah dayayip vursalar vuran adama ay du ben bi yasimi tutayim sonra gorusuruz diyebilir miydiniz? Uzuntunuz de o denli kolpa iste...
bu meselenin hem bir sınıfsal boyutunun olduğunu, hem de yöneten ile yönetilen arasındaki bir mesele olduğunu unutan adamlardır.
bakın sabahtan beri aynı şeylerin tartışıldığı onlarca başlık açıldı burada. hepsine de elimden geldiğince yazdım bir şeyler. küfürleştiğimiz yazarlar da oldu. problem değil. ama şunu anlayın artık, siyaset dediğin şey akp-mhp-chp kavgası değildir sadece.
bakın maden işçileri öldü. hem de yüzlerce. insan düşündükçe bile kafayı yiyecek gibi oluyor. elbette bu işin siyasi bir tarafı var. o da şu. bu mesele işçi sınıfı ile ilgili bir problemdir bir kere. devlet işçilerini işverenlere ezdirmemeli, bu konuda gerekli önlemleri almalıdır.
ancak gelin görün ki hükümetlerin (sadece akp değil, hemen hemen her iktidarın) ticari şirketlerle ve bunların sahipleriyle yakın ilişkileri vardır. bu yüzden de kimi zaman bunlara kıyak olsun diye yasalar çıkarılır, kimi zaman bazı şeylere göz yumulur. siyasetin kirli tarafıdır bu.
bunu en azından belli bir dereceye kadar önlemek mümkün. bu da ancak şu şekilde olur. halk, sorumlu şirketlere ve sorumlu hükümete karşı tepki gösterir. hükümet de bu ticari ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalır iktidarı kaybetme korkusuyla. ancak o zaman hiç bir hükümet, maddi çıkarlar karşılığında böylesi hatalara göz yummaz.
bakın taner yıldız daha dün, sıcağı sıcağına her şey talimatlara uygundu diye açıklama yaptı. işte buna karşı birlikte bir duruş sergilememiz gerekir. bu facia ilk kez yaşanmıyor. ve öncekilerde de taner yıldız bakanlık yapıyordu? böyle bir bakan nasıl halen görevinde kalır? bunu düşünün biraz. çünkü biz iktidara bu konuda baskı kurmazsak, her sene aynı faciaları yaşamaya devam edeceğiz. ki zaten şimdiye kadar da hep böyle oldu.
