türkiye'deki solun komunizm ve ya benzeri bir görüşle alakası yoktur. Türkiye'de sol demek, çağdaşlık, eşitlik, laiklik, adalet demektir. ince noktaysa tüm bunların devletin esaslarına karşı çıkmadan yapılmasıdır. yani ben özgürlüğü savunuyorum deyip, laik düzenin aleyhinde olamazsın. devlet düzeni esastır. Türkiye'de gerçek sol bunu savunur. yani sol düşüncenin türkiye'ye kazandırdıkları ve kazandıracakları şu anda "ben yaptım!" diyenlerin övündüğü ve ilerede övüneceği şeylerdir.
hak arama kültürü, sendikalar, demokratik platformlar, insan hakları örgütleri ve her türden muhalif hareket... faşist darbe süreçleriyle kesilmeseydi kazandıracakları elbette çok daha fazla olacaktı.
ekleme: ulan kazmaya istersen on bin kitap oku o yine kazmadır. şimdi burada sağın ne sömürücü, kan emici
bir düzen olduğunu ve solun ne olduğunu on saat anlatsak da kazma yine kazma olarak kalacak.
sınıf kavgasından başka hiçbir şey kazandırmamıştır. binlerce idealist genç bu moskof oyununda ziyan edilmiş toprağa düşmüştür. bir de unutmadan, sorunsal, eylemsellik gibi tuhaf kelimeleri kazandırmıştır. kazandırmıştır da kimse kullanmaz bu garabet kelimeleri kendilerinden başka. kimse anlamaz. bir anlamları da yoktur zaten.
kendi gibi düşünmeyen, inanmayan ve farklı bir ırka-etnik kültüre sahip olan insanları kendilerine düşman belleyen mahlukatlara karşı mücadele vermiştir, o da yeter.
bu konuda söz konusu mahlukatların solculuk hakkında egolarını tatmin etmeleri de bundandır.