düne kadar bilim evrenimizde üç boyutun hakim olduğuna inanıyordu. üç hakim boyut;
en, boy ve derinlik.
fakat artık bu kabul değişiyor, hatta değişti. çünkü madde zamandan ayrılamazdı.
bu bakımdan zamanda maddenin dördüncü bir boyutu olarak kabul görmeye başladı. ve zaman kavramının da karanlık sırlarını gün ışığına çıkartmaya başladık. hawking her maddenin deliklerinin olduğunu söyler. mesela en pürüzsüz düzeyde bile bir delik vardır. tabi ki çok çok küçük. hatta bu delikler maddeyi deler. yani her şey aslında deliklidir. fakat atomların geçemeyeceği kadar küçük. bu bakımdan bardağımıza suyumuzu doldurduğumuz da akıp gitmez. fakat biz görmesekte o bardaktan akıp giden bir şeyler vardır.
işte zamanda böyledir. yani dördüncü boyutta deliklerle doludur. eğer bu deliklerden birisini büyütebilirsek
zamanda yolculuk bir efsane olmaktan çıkar. tabi bu şuan için neredeyse imkansız.
ayrıca bir çok psişik durum bu teoriyle açıklığa kavuşabilir.
astral seyahat, reenkarnasyon ve diğer durumların solucan delikleriyle alakalı olduğu akla yatmıyor değil.
ilk kez alice harikalar diyarındanda gördüğümüz tüneller. burada da alice, bazı tünellerden içeri girerdi çıktığında ise, bir başka diyar bir başka alemde kendisini bulurdu. iş bu tüneller, albert ağabeyimizin bahsini ettiği solucan delikleriydi.
asteroit kuşağındaki 100'e yakın asteroitin üzerine güçlü lazer topları yerleştirip, aynı merkeze yoğunlaştırılıp büyük bir enerji sonucu ile açılabileceği düşünülen delik.
uzayda yolculuk yapabilmek için gerekli olanlar; bir uzay makinasının yanısıra; savrulunacak bir de tüneldir. albert einstein da değindiği üzre, solucan deliği bu işlemleri görebilecek türdedir. "gök gürültüsünün sesi" isimli filmde, film karakterinin dinazor çağına gitmek isteyişiyle, olaylarının aksi yönde gelişme göstermesi hasebiyle, beşeriyet kronolojisi başka seyre girmekteydi.
bu paralel evrenler arasında solucan delikleri vasıtasıyla seyahat etme fikri heyecanlandırıyor insanı. zamanın sürekli olarak kırılmalara maruz kalıyor olması, bilinen tabirle her tercihin sayısız vaz geçiş anlamına geldiği bu akıllara zarar evrende sayısız paralel evrenin varlığı kabulü ile bakınca mevzuya, adı güzel olmayan bu delikler çok çekici geliyor insana.
Solucan deliği aslında uzay zamanın temelde uzay ve zamanda bir kısayol olan kuramsal topolojik bir vasfıdır. Genel olarak beyaz delikler ve kara delikler arasındaki bağlantıya solucan deliği denmektedir. Bir solucan deliğinin bir boğaza bağlı en az iki ağzı vardır. Eğer solucan deliği geçilebilir ise madde solucan deliğinde bir ağızdan diğerine boğazdan geçerek ulaşabilir.
Solucan deliği ismi fenomeni açıklamakta kullanılan bir analojiden gelir. Eğer bir solucan bir elmanın üzerinde seyahat ediyorsa, tüm elmanın etrafını dolaşmak yerine içinden geçerek bir kestirme yol bulmuş olur. Ve solucan deliğinin merkezi (ortası) durak noktadır, yani oraya geçerken spagettileşme denen bir olaydan sonra takılırsınız ve yıldızların bir ömrü bitirmesini 10 saniye içinde görebilirsiniz. Oradan çıkmak için ışıktan hızlı yani düşünce dalgaları hızında olmalısınız. Çıkamazsanız karadelik yok olurken enerji veya gaz kütlesine dönüşürsünüz.
ilk defa John Archibald Wheeler tarafından kullanılmıştır ve o zamandan beri kuantum topologları tarafından enerjinin bir evrenden diğerine sızdığı noktaları tanımlamak amacıyla kullanılmıştır. kara deliklerin içinde ortaya çıkıp türlü şekil ve ölçülerde olurlar. evrenler arasından bunlar aracılığıyla sızan enerjinin yanında bilgi ve düzen gibi kavramların olup olmadığı fizikçiler arasında tartışma konusudur.
basit açıklamasını yapıcak olursak ;
beyaz a4 bir kağıt üzerinde bir köşedeki noktadan diğer köşedeki noktaya giden en kısa yol ikisi arasında çizeceğimiz düz bir çizgidir fakat kağıdı eğip iki noktayı üst üste getirerek bu noktalardan bir kalem geçirip delik açabiliriz.böylece en kısa mesafeyi bulmuş oluruz.işte bu solucan deliğidir
solucan delikleri, belki ileride bir gün ışık hızı'nı aşmakta kullanılabilecek en olası yoldur.
biz iki nokta arasındaki en kısa yolun düz bir çizgi olduğunu biliriz.
ancak uzay, 3 boyuttan daha derin ve daha karmaşık bir yapıdır. ve teorik olarak bükülebildiği kabul edilir. işte solucan delikleri, uzayın bükülmesiyle oluşup iki nokta arasındaki en kısa yolun, bir çizgiden daha da kısa bir hal almasını sağlayabilir. kontrol edilmesi yakın gelecekte tabii ki imkansızdır. ancak uzak gelecekte (mesela 10.000 sene) solucan deliklerini kontrollü olarak kullanmak, hatta üretmek ve yönlendirmek teorik olarak mümkündür.
bu milyarlarca ışık yılı mesafeyi uzayı manipüle ederek kısa zamanda almayı teorik olarak mümkün kılmaktadır. Zira sicim teorisi bize uzayın 10 ve daha fazla boyutlu olduğu anlatır.
tek eksiğimiz aslında komik denilebilecek kadar çaresiz olan teknolojidir. bizim yaptığımız en uzağa insanlı yolculuk ay seyahatiyken, 10.000 sene sonraki insan solucan deliklerini kullanarak takır takır galaksiler arası atlamalar yapabilir. şaşırmamak gerekir.
ingilizcesi wormhole dur..bilim dünyasında uzun bir dönem tartışmalara yol açmıştır..
efendim bilindiği gibi kara delikler enerjisini tüketmiş olan büyük boyuttaki yıldızların, bireysel kütle çekim olayları ile bükülmeleri ve sonunda sıfır hacim ve bunun sonucunda da normal olarak sonsuz bir yoğunluğa kavuşmalarıyla oluşuyordu..şimdi bunun nasıl olduğunu burda açıklamak yersiz, zaten öle tam anlamıylada açıklıyamam..neyse efendim işte bu kara deliklere ait teorilerden biriside bu bükülüm sırasında kara deliklerin uzay zamanıda büktüğü yönündedir..bu konuda daha detaylı bilgi isteyen arkadaşlar hawking amcamızın teorilerine bakabilirler...işte efendim solucan delikleride tam bu noktada karşımıza çıkıyor..kurama göre biraz önce bahsettiğim kara deliklerin en diplerinde, iki kara deliği birbirine bağlayan bir deliktir..yine teoriye göre eger yeteri kadar dayanıklı bir cisim bu deliğe ulaşır ve karşı tarafa geçer ise çok kısa bir zaman içinde fakrlı bir yere geçebilecektir..yani başka bir şekilde söylemek gerekirse bükülen uzay/zaman da bir noktadan diğer noktaya baya, kestirme bir yol bulunacaktır..yani işte böle bi şey..en azından benim elimden bu kadarı geliyor...
uzun bir zaman boyunca bilim adamları bu delikler ile ilgili baya bi çalışma yaptılar bildiğim kadarıyla..fakat en son bu işin babası sayılan stephen hawking: yıllardır sürdürdüğüm çalışmalar sonunda üzülerek söylüyorum ki(dikaat edin bu adamlar her lafa böle başlar)
kara delikler ve solucan delikleri kullanılarak zamanda yolculuk ve boyut değiştirmek imkansızdır..demiştir...ki böyle dediyse kesin bir bildiği vardır..