solcuyum o halde eşitliği savunmalıyım

entry27 galeri0
    27.
  1. YANLIŞ iFADE,

    (bkz: SOLCUYUM O HALDE EŞiTLiĞi SAVUNMALIYIM)

    DOĞRUSU,

    (bkz: EŞiTLiĞi SAVUNDUĞUM iÇiN SOLCUYUM)

    NEDiR "SiZ" iN EŞiTSiZLiKTEN ANLADIĞINIZ? NEDiR "SOL" UN EŞiTSiZLiKTEN ANLADIĞI?

    daha iyi değerlendirebilmek için bir kaç kaynak okuyun...

    okuyunca anlarsınız solun "eşitlik anlayışı" nın ,

    " herkes üniversiteye girsin " değil de, " üniversiyete girmek isteyen herkesin fırsat eşitliği olmalıdır " olduğunu...
    2 ...
  2. 26.
  3. 25.
  4. (bkz: insan oğlu inek sütünü ilk bulduğunda acaba orada ne arıyordu)

    hatalı bkz.
    1 ...
  5. 24.
  6. sosyalizm'de ortaya atılan 'eşitlik' kavramıdır sanırım bahsi geçen.

    ki bu konu kapitalizmin en çok beslendiği ve kimi 'solcu'ları bile tuzağına düşürdüğü noktadır. adam der ki; 'mesela ben o kadar üniversite okuyacağım, sonra bir ilkokul mezunu ile aynı parayı alacağım ya da bu ülkeye işçi de lazım, çöpçü de lazım, mühediste lazım.'

    şimdi evvela efendim bizim gibi ülkelerde demem o ki sorgulamayan beyinleri çoğulukta olduğu ülke toplumlarında bazı noktalar gözden kaçar hep!

    bir kere milletin kaba etini yırtarak bağırdığı ekonomik anlamdaki eşitlik, adaletli gelir dağılımını anlatır. yani herkesin 500 ytl maaş aldığı bir sistem değildir canım kardeşim. uçurumların zengin ve fakir yaratmayacak derecede olmasıdır. artı değer - artık değer analizleri iyi incelenmelidir.

    gelgelelim kıt kaynakların ve imkanların bu kadar insana nasıl yeteceği sorusuna. bizim çöpçüye ihtiyacımızda var. neden? çünkü bize hizmet edecek ve karşılığıda da çok şey istemeyecek kölelere ihtiyacımız var. e, böyle bir adamın okumasına gerek yoktur. okuması ülke ekoomisine zarardır, boşuna masraftır bir kere...

    mesela küresel ısınma var, ama bizim * ekonomimizin gelişmesi için nükleer santrallere ihtiyacı var. orda çalışan insanlara ihtiyacımız var bizim. ölmeleri umrumuzda bile olmayan insanlara... sonra o santraller bize çok para kazandıracak...

    mesela bu insanlar kendi kurdukları bir evcilik oyununda, ben doktor olayım, sen işçi, ben mühendis olayım sen çöpçü, ben patron olayım, sen de köpeyim derler.

    tersini hiç söylemezler...

    ve son olarak hala anlamak istemeyenler için geliyor:

    "ben şu topraklar üstünde bir insanın iki ayağı üstünde dikeldiği günü düşünürüm. başının üstünde gökyüzü...ayağının altında kara toprak...mal var mıydı? mülk var mıydı? incirler ağaçlarında ballanır, asmalarında sallanırdı... her nimet, onu dileyenindi. kimse de ihtiyacından çoğunu dilemezdi. derken bir gün biri ihtiyacındanbir fazlasını aldı, öteki bunu gördü, daha çoğunu aldı. üçüncü bunu gördü, kavga çıkardı ve dahi ilk işi en çoğunu kendine ayırmak oldu. incirler sepetlerde sandıklarda çürür oldular ve dahi incir bulamayanlar kötü yollara düştüler... mal mülk icat olundu, dünyanın tadı kaçtı."
    3 ...
  7. 23.
  8. iki güzel örnekle eşitliğin açıklanacağı bir gerçekliktir .
    Kapitalistlerin güdümündeki iktidarlar insanlara fırsat eşitliği yarattıkları yalanı ile oy avcılığı peşinde koşup ülkemizde yeni üniversiteler açmışlardır . Peki bu üniversitelerin alt-yapıları tamamen hazır mıdır ? Bu üniversiteler de çalışacak üniversite profesörleri var mıdır ? ilçelerde allahın siktir ettiği yerlere kurulan bu üniversitelere ulaşım sorunu çözülmüş müdür ? Kültürel anlamda bir evrenkent rolü üstlenmesi gereken üniversitelerimizde açılan bölümlere kıyasla bulunduğu sınırlarda öğrencilerini geliştirecek ne kadar fırsatlara sahiptir ?

    Eşitlikten yana olan bir insan bunun bir oy avcılığı olduğunu anında çakar ve fırsat eşitliği diye sunulan gerçekliklerin aslında birer tercihsizlik olduğunu kavrar . Çünkü bu yeni üniversitelerde açılan bölümlerde yeni istihdam sahaları tamamıyla tıkalıdır ve bu bölümlerden mezun olacaklar zaten işsiz kalmayı en başından kabul edeceklerdir . Dağın tepesinde kurulan üniversitelere şehir merkezinden ulaşacak öğretim üyeleri ve öğrencileri düşünen kimse yoktur .

    Bunun dışında sağlık sektöründe sevksiz bir muayene uygulaması başlatılmıştır . Ancak bu sevksiz muayene sözüm ona insanlara istedikleri hastanelerde muayene olma ve istediği eczaneden ilaç alma keyfiyetine rağmen kalite bazında burjuva snıfından daha büyük destek almış döner sermayesi gelişmiş üniversite hastanelerinde oluşturacağı birikimin üiversitelerdeki araştırmaları engelleyeceği ve iktidara yakın olan özel hastanelerin bu politika doğrultusunda ödemelerinin daha erken ve kolay bir şekilde yapılırken , diğer hastanelere ise ayrımcılık yapılarak aslında sağlık sistemindeki birleşme ile gizli bir sağlık ayrımcılığına gidildiği gerçeği gözardı edilmeye çalışılmaktadır . Bu başlığı açanın liberalizm başlığı adı altında kendini savunmaya geçmesi acil ve de elzemdir .
    2 ...
  9. 22.
  10. 21.
  11. nesnel şartlarla, eşitlik nasıl sağlanır açıklıyorsun üstüne sütelik hiç bir şey açıklamamkla yargılanıyorsun işte bu koyuyor insana, beni tarihle yargıla.
    1 ...
  12. 20.
  13. -abi eğitimi ne yapacaz?
    -şimdi bugünden başlayarak yavaş yavaş yeni bir toplum kurarak yapabilecez. her şeyi çabucak elde edemeyeceğiz ve zor günler bekliyor bizi fakat ilerisi için hava aydınlık.
    -haa anladım abi!
    -lan illa böyle aptal aptal konuşulunca mı anlıyorsun be!

    3 dk sonra döner...

    -abi o değilde faşistler bağırıyorlar: "biz hitlere saygılıyız, o yüzden kahrolsun marksistler! ne yapalım?
    -(gülerek)ne yapacaksınız bırakınız bağırsınlar, bağırmakla duvarlar aşınmaz!
    -tamam abi.
    -yok bu insanlar illaki bize plan değil pilav gerek diyen zihniyetten anlar, hani şu sülo zihnetinden. nasıl konuşuyorum ben de kendi kendime. gidip bir çay koyayım gençlere bari.
    1 ...
  14. 19.
  15. 18.
  16. Nerede demokrat dinci , faşist liberal varsa hücum edecek olan bir başlıktır . Eşitlikten nasıl nemalansak acaba !? Hımmmm...sanırım buldum :
    (bkz: Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir!)
    1 ...
  17. 17.
  18. denize bakarak hayal kuranların solculuğu da deniz kadar kadar uzak görenlerin söylediği söylemdir. oysaki bir iki adım atsa denize varacaktır. ama denize varmadan önce çok engel çıkacaktır bir şair(fiedman) "nehirler gibi olacaksın" diyor bir şiirinde nehirler gibi olunmalı, zaman zaman durulmalı birikilmeli sonra çosup koyvermeli kendi yıkıp atmalı ünündei taşları kayaları, engel olacak ne varsa, sonra birikmeli tekrar yeryüzüne pararlel "çarşaf gibi" eşit seviye de durgun durağan "deniz gibi" olunmalı, eşit seviyede olmalı gemilerin yerden yüksekliği, çok zor değil denizlerdeki gemiler gibi yerden yüksekliği bir tutmak, geminin insiyle, cinsiyle, şekliyle, ebatlarıyla uğraşacaklar varsa eğer boşverelim onları bu yazıdan sonrasını anlamayacaklardır.

    sosyal adalet, özgürlük, eşitlik vb. bu kelimelerin safsata geldiği insanlar elbetteki zaman zaman solculuk için 18 yaş sınırı gibi bir laf ederek başlarlar, solcuların nike, adidas giyemeyeceği vb. sadece fakir insnların solcu olduğu bundan kaynaklı fakirlik edebiyatı yaptıkları vb. cümleler kurarlar. bir iki ufak en azından bu kavram la ilgili bir iki kelime birşeyler bilenler için bir kaç örnek verelim:

    mustafa suphi;

    1883 yılında o zamanın Trabzon vilayetine bağlı olan Giresun kazasında doğdu. ilk öğrenimini Kudüs ve Şam'da, idadi(lise) öğrenimini Erzurum'da yaptı. 1905 yılında istanbul Hukuk Mektebi'nden mezun olduktan sonra Paris'te Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi.

    nazım hikmet:

    Selanik'te doğdu. Aslen 20 Kasım 1901 olan doğum tarihi ailesi tarafından sene kaybetmemesi için 15 Ocak 1902 olarak kaydettirildi.

    ilk şiiri Feryad-ı Vatan'ı 1913'te yazar. Aynı yıl Galatasaray Sultanisi'nde ortaokula başlar. 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girer. Daha sonra Kurtuluş Savaşı için Anadolu'ya geçer. Fakat sağlık nedenleri ile bahriyeden ayrılmak zorunda kalır. Bu sırada Hamidye Kruvazörü'nde güverte subayıdır.

    karl marx:

    5 Mayıs 1818 günü Almanya'nın Rhine Eyaleti'nin Trier kasabasında doğdu. Orta öğrenimini Trier'de tamamladı. Bonn ve Berlin üniversitelerinde hukuk öğrenimi görürken tarih ve felsefeyle ilgilendi, Hegelci E. Gans'ın derslerini izledi. 1841 yılında "Demokritos'un ve Epikuros'un Doğa Felsefelerinin Farklılıkları" adlı doktora tezinde, dinin maddecilik açısından eleştirisini yaptı.

    Ernesto Che Guevara

    14 haziran 1928 Arjantin doğumlu doktor, Marksist politikacı ve dönemin Küba gerillaları ile Enternasyonalist gerillalarının lideri.

    Tıp eğitimi alırken Latin Amerika'yı baştan başa dolaştı ve bu sayede birçok insanın karşı karşıya kaldığı yoksulluğu doğrudan gözlemleyebildi.

    özellikle tanınmış olduklarından seçilmiş bu dört insanın hayatlarına öğrenim durumlarına ve içinde bulundukları toplumun genel eğitim durumlarına bakıldığında eğitim alabilecek kadar ekonomik özgürlükleri olan ailelerden geldikleri anlaşılıyor. bu dört insanın diğer bir ortak özelliği de solcu-sosyalist-komünist olmalarıdır. bu insanların bile eşitlik adına verdikleri savaşı göz önüne alırsak bunun çok da uzak bir deniz olmadığını anlamak mümkündür.

    mevcut kapitalist sistemin bize zorla enjekte ettiği "adam parası kadar adamdır" mantığı gereği insanların eşit olabilmesi durumunu kaldıramayan zihniyetin çokluğu doğaldır ki bu insanlar kendi mizalarından kaynaklı ekmeğin ücretsiz dağıtılacağı durumda ihtiyaçlarından fazlasını alarak bir başkasının hakkınıda gasp edecektir, ancaqk hiç korkmasınlar buna karşı da önlem çok kolay bir biçimde alınmıştır, önce hakkettiği kadar denilirken bundan bahsediliyor (bir daha tekrar edeyim açıklamasıyla "hakkettiği kadar" yani iki kişiden biri boş oturup diğeri çalışıyorsa ekmeğe hakkı olan çalışandır boş oturan değil "bunun adı sosyalizmdir" bilmem anlatabildim mi?) herkese eğitim hakkı konusunda anayamızda da güvence altına alınmış ancak mevcut sistemde "her dershaneye gidenin proje sınıfı öğrencilerine üniversite" şiarı haline dönüşmüş durumdur ki eşitliklerin olduğu sistemde üniversite okumamak isteyen kişilerin kişisel talepleri doğrultusunda eğitim kayatları bitmektedir, ekonomik koşullardan kaynaklı zorunlu bir bitişe izin verilmez, öğretim görevlileri de öyle arandığı zaman bulunmayacak durumda iseler zaten bulunmayışlarının akabinde artık öğretim görevlisi değildirler.

    bu çok uzun yazıyı okuyabilecek sabırda olanlar için şu söylenebilir eğitim hakkı ekonomik özgürlük, kişilerin giydiği ayakkabı markalarına eşit şekilde muamele edilmiş eşit şekilde konulardan bahsedilmiştir,

    eşitliğe denize bakan bir pencereden bakmayıpta denize doğru yürüyerek onu anlamaya çalışırsak o kadar da zor olmayacaktır.

    özdemir asaftan bir iki cümle çok şeyi tanımlamaktadır:

    denize bak
    ..... (yapılabilen en kolay şeydir)
    denizi gör
    ..... (biraz akıl ister)
    denizi düşün
    .....(çok zaman alır ama imkansız değildir uğraşılırsa yapılır)
    5 ...
  19. 16.
  20. Öncelikle ulusal bağımsızlığına sahip çıkan ve emperyalist çıkarlar uğruna ülkenin ekonomisini ve siyasetini büyük burjuva sermayesine teslim etmeyen , sosyal demokrasi anlayışını sadaka demokrasisi ile karıştırmayan , din ve ırk üzerinden siyaset yapılmayacağını idrak etmiş bir sosyalist / komünist partiye oy vererek başlayabilirsin . Parti programları da yazıyor internet sitelerinde . Bunun dışında bir arzun varsa sana polis abilerin yardımcı olacaklardır 100 metre ileride karakolda.
    3 ...
  21. 15.
  22. yapılanları görmek için azıcık gerçek dünyaya çıkmak gerekiyormuş, hayır iki üç direktif veren insan çok ama onları dinleyen var mı yok. eşitsizliğin kaldırılması çin gerekli olan tek şey: sınıfsız sömürüsüz bir toplum! şimdi gerçekleşir mi? hayır ama çocuğunuzu bize verin onu 8 sene içinde hızlı bir sosyalist yapalım, bakalım o zaman şimdiki fikirleriniz işleyebilecek mi? öyle ütopikliğe mütopikliğe de gerek yok ha, iurada yetişecek yeni nesillerden bahsediyorum. zayen bilinciniz hızla değişmediğini göremiyorsan biraz tarihe bak. 12 eylül ve sonrası.yaşadığımız düzende ancak olsa olsa "kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava, bedava yaşıyoruz dostlar bedava!" düzeni olabilir ya her neyse.
    1 ...
  23. 14.
  24. Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin yeter ki köstek olma.
    1 ...
  25. 13.
  26. şöyle olsun, böyle olsun demekçilik zaten slogancılığı aşamayan ergen bireylerin yansıması. fakat sorun bu şöyle olsun böyle olsunları karşısındakiler dinlemek istemediğinden, hep şöyle böyle olsunlar idare ediyorlar. birlikte "açıklayın artık şu gerçekleri yahu" diyip, gerçekler açıklanıp neler yapılması gerektiği söyleyince de, niye söylüyorsunculuk var ya, işte o insanı beyninden vurulmuşa döndürüyor.

    tekrar ve tekrar yazıyorum ve benim gibi düşünenler gene tekrar ve tekrar yazacaklar bunları, her gün uğraşıp duracaklar. eşitlik, sömürüsüz bir toplumda gerçekleşir. biz bugünü değil de, yarını düşünürsek geleceğe umutlu günler bırakarız. ha ama bananemcilikle idare ediceksek varsın dünya yıkılsın, her gün sende biraz daha ezil geber, sonunda bir akrep gibi kuyruğunu kalbine sok ve öl.
    3 ...
  27. 12.
  28. esitligi savunmak icin solcu olmayi on kosul goren zihniyetin urettigi fikir.

    en azindan paran yokken esitligi savunup, eline uc bes kurus para gecince buldumcuk olma yeter..
    2 ...
  29. 11.
  30. Sosyalist devrimleri parlementer sosyalizmin insafına bırakan kolpa solculardan izole ederek gerçekleştirilmesi gereken eylem önermesidir . Sosyalizmi sosyal demokrasi ile aynı kefeye koyarak insanların eşitlikçi - devrimci gücünü yok etmeye çalışan muhafazakarların , militarist demokratların , kokoş liberallerin savunmaması gereken bir sosyalist gerçekliktir . Düşmanımızı bilelim de mi ya !?
    (bkz: Teşekkür ederim)
    1 ...
  31. 10.
  32. eşitlik yalnızca toplumun kendi yeteneklerini, kendi ihtiyaçlarını gerçekleştirebildiği ve hep birlikte yaşayamayı öğrendiği sürece yaşatılabilir. şuanki düşün dünyasının kıtlığyla, bilinçle bunları hayal etmek zor gibi gözüküyor, ki burjuva ideologlar ancak "yapılabilir, edilebilir" üzerine konuşabiliyor. şans verildi de yapılmadı mı diye sormak lazım bu sahte eşitlikçilere. bir de solcunun eşitsizliği savunması gibi ahkamça bir durum var o ayrı konu.

    (bkz: zekiyim komiğim solcularla dalga geçemiyorum)
    2 ...
  33. 9.
  34. 8.
  35. eşitsizlik; yalnızca doğuştan gelen bir takım özellik ya da miras yoluyla daha da önemlisi emeğin sömürülmesiyle oluşan bir sorundur. bir takım güçler yalnızca sömürüyü devam ettirdikleri için bundan pay alıyor, bu nedenle para babası, ağa, paşa düzenini rahatlıkla savunabiliyorlar. oh ne ala memleket!

    insanoğlunun doğuştan eşitsizlik içinde yaşayabileceğini savunan burjuva idealist görüşü, sol düşüncenin aksine insan doğasıı kavrayamıyor daha da ötesi tarih çağlarını basbayağı yok ediyor. sanki kendisinden önce bir dönem yaşamadı dünya? eşitsizlik basbayağı yok edilebilir, eğer halk gerçekten iktidara gelirse hani öyle iktidarı parti bürokratlarına bırakmazsa işte o zaman eşitsizlik yok edilebilir çünkü eşitsizlik yalnızca sömürünün eseridir, çelişkili bir ekonomik düzenin.
    4 ...
  36. 7.
  37. 6.
  38. eşitsizliği yok edecek pek çok sol düşünce var, bunların pek çoğu fransız devrimi ile çıksa da günümüz solu hep marksizmle birlikte anılmıştır. şimdi tek bir soru var, marksizm 150 yıldır var ve insanları 150 yıldır etkiliyor, söyleyin bakalım bunca yıldır mücadele veren oluşumdaki insanlar çok mu salaktılar insan özü diye bir şeyi göremediler, yoksa eşitlikten nefret eden, ancak ve ancak burjuva zihniyetine sahip haramiler mi böyle düşünüyorlar? sizce bu bir haksızlık değilde nedir? bir de şu durum var, niye eşitsizlik var olsun?
    4 ...
  39. 5.
  40. 4.
  41. Solculuğun çıkış noktası sosyal devlet anlayışıdır . Sosyal devlet sosyal hizmetlerin tüm yurttaşlara ayrım yapılmaksızın eşit olarak ulaştırılmasıdır . Solculuk günümüzde parlementer sosyalizm olarak kendisini ifade etmeye çalışırken , liberal ekonomi politkaları ve serbest sermaye piyasası ve kar oranları ile kafayı bozmuş olan kapitalizm ile şeklillenmiş olan sağcı söylemler sosyal devlet olma ve sosyal hizmetleri sunma propagandasında hakim olduğu gayri safi milli hasılatı ve ulusal geliri yoksul halka göreli bir yoksulluk anlayışını benimsetmek üzere ufak ufak sunmakta ve böylece kendi gizli liberal çıkarlarını kamufle etmeyi başarabilmektedir .
    4 ...
  42. 3.
© 2025 uludağ sözlük