bakmayın orda burda eşitlik, özgürlük gibi çok ama çook geniş söylemleri solculuk tanımının kesişim kümesine almaya çalıştıklarına. aslında onların da bu tanımı yapmakta aciz oldukları o kadar açık ki!
bakın mesela kendi liderlerini savunamayan solcular başlığına. kimse sol nedir ve solcu kimdir açıklayamaz. küçükken en çok che tişörtü giymiş olanları bile deniz baykal solcu değil ki hahaha, chp'nin sol parti olduğunu sanan andavallar gibi açıklama serpiştirirler aralara.
istisnası hepsi solun ve solculuğun ne olmadığını anlatırlar. ''nedir peki bu solculuk'' dediğin zaman da bir kaç geyikten sonra tam bağımsızlık, eşitlik, özgürlük, deniz gezmiş, mahir çayan derler. açın okuyun ilgili başlıkları.
taksim'de gazete satınca mı solcu olunuyor. eskitilmiş yeşil kaban giyince mi? che baskılı tişört seni kaçıncı dereceden solcu yapar. dhkp-c solculuğun neresindedir mesela! ya da ülkenin anaysal düzenini silah zoruyla değiştirmek midir senin devrimden anladığın?
atatürk ne kadar solcuydu mesela? şimdi sen devrim falan diyosun ya, zamanında rusya'ya hayır diyen atatürk hayatta olsa ne derdi sana? bunları açıkla.
eğer bunlar değilse habire dindarlara çamur atmayı sana deniz gezmiş mi öğretti? asılırken söylediği sözlerin içinde bizim bilmediğimiz bir vasiyet mi vardı dindarlara karşı?
şöyle ki eğer mevcut sistemden bir çıkarın varsa ya da değişmesini istemiyorsan ve bunun için çaba harcıyorsan sağcısındır. çıkar da kötü bi kelime oldu aslında mevcut sistemden memnun olmak yeterli sanırım. zaten bu benim açımdan yadırganan bişi de değil yani memnunsan olan bitenden niye değişim isteyesin ki.
diğer tarafta mevcut sistemden şikayetçiysen. düzenin sana verdikleriyle, senin istediklerin farklıysa, bi değişim istiyorsan, ne olmalı sorusuna farklı cevaplar da verilebileceğini de düşünüyorsan solcusundur.
tabi bu sağcı solcu tanımları gayet geniş, şemsiye diye adlandırılabilecek tanımalar. ikisinin de içinde bi milyon fraksiyon falan var. ama sistem değişim istemediği için tek tip adam yetiştirme eğiliminde. hepimizin aynı tezgahtan * geçmesi gibi, mesela okulda verilen eğitim. sistem karşıtlarıysa genelde kendi yollarını kendi bulma eğilimindeler bu yüzden solda fikir ayrılıkları daha geniş olabiliyor sağ daha bi bütün gibi.
kafası karışanlara yardımcı olabildiysem sevindim.
solculuk ve sağcılık Fransız ihtilali ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Fransız ihtilali öncesinde Derebeylik dediğimiz sistemde toprak aristokratların yani dursoyluların, kralın elinde Hukuk sistemi de bunlara göre düzenlenmiş, halk ezilmiş umda idi. Fransız ihtilali tamamen iktisadi çıkarların rantların asillerden alınıp halka verilmesi açısından iktisadi kaynaklı bir devrimdir. Yeni oluşan sistemde burjuvaziler ve işçi sınıfının partisi vardı. Bunlar oluşturulan mecliste yer alacaklardı. Meclisin sağ bölümüne burjuvazi temsilcileri sol tarafına işçi sınıfı temsilcileri oturdu. Aslında sol, sağ denmesinin sebebi budur...
Sol parti proleteryanın yani işçi sınıfının partisidir. Bu bakımdan sol parti işçinin, köylünün, daha az gelirli insanların, mazlumların, işsizlerin, arazi sahibi olmayan malı mülkü bulunmayanların, ezilmişlerin hakkını arayan onları koruyan partidir. Bir insanın sol görüşlere sahip olması da bunların yanında olmasıyla açıklanabilir. Sağ parti ise, Burjuvazinin,yani sermaye sahiplerinin tüccarların,sanayicinin,kapitalistin ve onların çıkarlarını gözetenlerin partisidir. Fransız ihtilali ile birlikte kilise sağ partinin yanında yer aldiğindan aslında dindarlık da sağ parti içinde yer almıştır...
Türkiye' de ise tam anlamıyla hiç bir zaman demokrasi olmamıştır. Bunun sebebi türkiye'de sol ve sağ partilerin bu gerçeklerden uzak bir şekilde kurulmasıdır. Türkiye' de demokrasi Geleneksel kültüre dayalı partiler ile Batı kültürünü hedef gösteren partiler arasına sıkışmış; iki kültür arasında sıkışan bu demokrasi arasında bir kavram karmaşası kendi göstermiştir...
günümüz itibari ile "türk" diyene faşist, "islâm" diyene yobaz, "amerika" diyene emperyalist/liberal/amerikancı, "rusya" diyene yoldaş demektir solculuk benim yurdumda. eskiden durum neydi dostlar? düya üzerindeki hemen bütün gelişmelerden haberdar olmak ve bu gelişmeler üzerine sağlıklı yorumlar getirebilmek için bilmekti bir çok şeyi... ki sol'un entellektüel tarafı buradan gelir. farklı bir açıdan bakabilmekti herkesin baktığı yönün aksine, ki sol'un dışlanmışlığının sebebi de bu olsa gerektir. şimdilere tekrar dönecek olursak özeleştiri yapmayı şiddet ile reddetmektir solculuk. kendi özü ile çelişerek. zira solun o eleştirel yaklaşımı ilk önce kendi eksiklerine doğru olmalıdır ki insan önce kendini, sonra yakın çevresini, sonra daha geniş çevreleri kurtarabilmek adına bir şeyler yapabilsin. falan, filan işte...
efendim, vakti zamanında fransa meclisinde sağ görüşlüler * sağda sol görüşlüler * solda otururmuş.o günden bugüne değişe değişe bu hale gelmiştir.binlerce çeşit tanımlanabilir.
saçı uzunsa
sıkı bir kitap okuyucusuysa cumhuriyet okuyorsa
chp liyse *
gündemi takip ediyorsa
haksızlık karşısında sesi daha fazla çıkıyorsa
itiraz ediyorsa
iktidarı eleştiriyorsa *
ve bunun gibi bi çok benzerini yapan herkese solcu ismini takar bizim milletimiz.
ama gerçekte solculuğu ve belki de bir çok görüşü açıklayan güzel bir cümle vardır ki;
emeğin karşılığının, işçinin alnının teri kurumadan verilmesidir, bunu savunandır solcu.
Solcular, esitsizlige, isci sinifinin, emekcinin, köylünün sömürülmesine, yobazliga, dini siyasete alet edenlere hatta dini ülke meselerinin üzerinde tutanlara, fasistlere karsidir.
Ülkemizdeki sistem yüzünden her gecen gün zenginler daha da zenginlesirken, fakirler daha da fakirlesiyor. Zengin birisi daha lüks ortamlar da yasabilmek icin, fakir kisinin elinde olan son parasini daha sömürebiliyor. Fakir insan birakin arabayi, evi, lüks esyalari, sadece evine ekmek götürme derdinde iken, zengin her gün yeni lüks esyalar, arabalar alma derdindedir. Iste budur esitsizlik.
Cogunluk-azinlik derken söylemek istedigimi anlamissinizdir tahminen. Kürtler, ermeniler, baska irktan gelen insanlarin ülkemizdeki zor yasam kosullari altinda yasamalari. Bu ülkeyi beraber kurduk ama nedense bu insanlara karsi hosgörülü davranamiyoruz. Pkk, Asala yüzünden kürtlere ve ermenilere degisik bir bakis acisiyla yaklasiyoruz. Kürtlerin istedigi nedir ? Kendi dilini özgürce konusabilmek, kürtce egitim görebilmektir. Nedeni ise asilime olma kaygisindandir. Kürtlerin bir tarihi, gelenek-görenekleri, kültürü vardir ve bunlari yasatabilmek onlarin en dogal haklaridir. Bunlara karsi cikanlar zaten fasizme katkida bulunan insanlardir. Baska irklari kücük görme, onlari asilime etme ve kendi irkini yüceltme. Budur iste esitsizlik.
Dinci-dinsiz konusu ise anlamakta zorluk cektigim bir konudur. Ülkemiz laik sistemle yönetilmesine ragmen, dinsiz insanlarin hor görülmesi ne kadar acidir degil mi ? Türkiye'nin laik bir devlet oldugu anayasada yazarken, ülkeyi müslüman bir devlet yapmaya calisanlara karsi tepkisiz kalanlar cogunluktadir, ama dinsizlere karsi bu tepkisiz kalanlarin hepsi birlesip bunlara sindirme politikalari uyguluyor. Budur iste esitsizlik.
-Isci sinifi, kapitalist sömürüden dolayi gün gectikce etkisiz hale getiriliyor, kölelestiriliyor. Zengin-fakir konusunda yazdiklarim burada da gecerlidir. Kapitalist sistem toplumu dezenformasyona ugrattigindan dolayi, isci sinifi gün gectikce kölelestiriliyor.
-Yobazlik da Türkiye'yi gerici ülke konumuna getiren cok önemli bir tehlikedir. Ülkenin anayasasi varken, hukuk devleti iken seriati getirmeye calisanlar ülkemiz icin tehdittir. Bunun örnekleri vardir. Fethullah Gülen ve tayfasi akp. Bunlar tehlikedir.
Iste solcular bunlara karsidirlar. Herkesin esit haklara sahip olabilmesi icin, tam bagimsiz bir ülke icin, insanlarin sömürülmedigi, emek haklarinin cignenmedigi, fasizmin olmadigi bir ülke de yasamak icin mücadele ederler. Solculuk budur.
milliyetçiliğin en önde gideni olmaktır, o kadar ki şiddet eylemlerini, adam öldürmeyi, bomba patlatıp masum insanları öldürmeyi hoş görecek kadar severler milliyetçiliği.. etnik milliyetçiliğin bağnaz savunucusudur, yandaşıdır, ittifakçısı, alkışçısıdır..