sosyalizmle ilk ve yoğun olarak tanışan öğrenci sınıfı, işçi sınıfı ve köylü sınıfına inememektedir. inmeyi başardığı zaman ise devrim olacaktır.
ha bir de bazı sol hareketlerin kürt milliyetçisi hareketin peşine katılması.
sürekli konuşup, sadece konuşup, konuyu dallandırıp budaklandırıp kırk farklı yöne ilerlemeleridir. sonra da hepsine solcu dediğimiz çeşit çeşit insan tipinin ortaya çıkmasıdır.
68 kuşağı solcularının en büyük hatası sonlarının ölüm olduğunu bile bile ''biz bir kıvılcım yakalım peşimizden gelenler ateşi körükler'' diyebilmeleridir. bu onların en büyük fedekarlıkları olsa bile halkın cahil ve iki kelama kanıp gidicek kesiminin yüzdesini hafife almışlardır.
80 solcularının en büyük hatası yerlerinde duramamalarıdır. günümüze kadar gelen bir komplonun içine istemeyerek de sürüklenmeleridir. solcu insanın en büyük özelliği karmaşık durumlarda zeki çıkarımlar yapabilmesi olmasına rağmen, ülkede bir tek cemaat tayfasına dokunulmayan bir darbeye hazırlanan zeminde başrol paylaşmışlardır. görememişlerdir.
günümüzün solcularının en büyük hatası ise iki koldan incelenebilir. 1.si pkk gibi tarihin en zevzek ve yavşak oluşumuna saygı duyabilmeleri, 2.si ise düşmanlarının bile istemeyemeyeceği kadar bölünmüş olmalarıdır. içinde s harfi geçen düzinelerce oluşum var birlikte bi boka merhem olamıyorlar.
sol görüşlü bir insan olarak keşke diyorum 68 gençliği zamanında varolsaymışım da ölseymişim bir sokak arasında veya bir köy evinde. günümüzün solcu geçinen oluşumlarını duysular ters döner çünkü mezarlarında profesyonel devrimciler.
tayyip erdoğan gibi bir lideri tanımamış olmalarıdır. bu hallerini görünce içim cızz ediyor. yardım eli uzatmak istiyorum, fakat ısırırlar diye cesaret edemiyorum. allah taksiratlarını affetsin demekten başka elimizden birşey gelmiyor.
cemil meriçin hakime "marksistim" diye haykırdığında "henüz bir işçi eli dahi sıkmamıştım" demesini hatırlamalılar önce.
haklarını savunduğu sınıfa dışarıdan bakan bir zihniyet nasıl doğruyu görebilir?
saint simon ilk sosyalist isimli kitabı yazan cemil meriç aslında saint simonu kendinde görmüştür bir süre. saint simon soylu ve bir para babasıdır ama fikirsel olarak sosyalist tanımını 17-18yy lar arasında belirtecek olursak -o zamanın soyalistide böyleymiş diyebiliriz.
ah şunların tepeden baktıklarının haklarını savunduğunu iddia etmeleri yok mu? onu bir idrak etseler.
yaşam tarzlarıdir. Bu onları asıl çoğunluktan uzaklaştırıyor tabi bu türk solcuları ıçin geçerli. Tüm anadolu solcuları dinsiz, seks düşkünü insanlar olarak tanıyor. Bu algı değişmeli yada sol kesim türkiyeden elini çekmeli.
solculuğun en uç noktasını kürt milliyetçiliği sanmalarıdır. kısacası özelleşmeleridir. özeleştiri yapmamalarıdır aynı zamanda. misal sosyalist örgütlerden bahsedersek hala bayrak taşıyıp bağırıp çağırırlar. çağın atlandığını görmeleri lazım. bir yerlere gelmek istiyorlarsa seslerini duyuracaklarsa bunu ellerinde reklam afişi gibi bayraklarla yapamazlar. yeni tanıştığı insanlara ayni cemaat abisi ablası gibi yaklaşıp içlerine alıp sömürmeye çalışırlarsa olmaz. cümlelere biraz daha politik terim koyayım da daha havalı olsun derlerse olmaz. ha bir de o bardak öyle durmasın biraz sağda dursun gibi küçük ayrılıkları gurur meselesi yapıp başka oluşum içine girmeleri. ha bir de kemalistlerden bahsedecek olursak mustafa kemal'i inkılap kitaplarından okudukları kadar bilmeleri. kısacası özeleştiri... son olarak da ona karşıyız buna karşıyız bu halka zulüm bu ayıp dedikten sonra söylenecek daha çok şey olması lazımdır muhalefette.
en en en son olarak da bu halkın yarısının aptal olduğunu unutup fazla çaba sarfetmeleridir.
türkiye'de iki türlü solcu olduğundan ikiye ayrılır.
birincisi minik solculardır; bu solcu kesimi genel olarak ulusalcı dediğimiz insanlar oluşturuyor. bu insanlar kongreler düzenliyorlar, dersler veriyorlar ve hatta bazen bildirgeler yayınlayıp "vatanı kurtarıyorlar" ama heyhat, hep boş. başarılı olmaları için azıcık o kongre merkezlerinden çıkmaları ve ropdöşambır giyerek tuttukları o viski bardaklarını biraz dinlendirip dışarı çıkmaları gerekli. böylece halka kendilerinin ne demek istediğini anlatabilirler.
ikincisi anarşist solcular; bu solcular türkiye'yi hala anlayamadılar. türkiye'de halk anarşiyi sevmez, "sallandıracaksın üç beş tanesini bak nasıl duruluyorlar" anlayışı türkiye'de hala değişmedi. bu yüzden öyle kaldırım taşı sökerek, dükkan camları kırarak, bankalara saldırarak solu zirveye taşıyamazsınız. yine bu insanlar sadece birbirlerine propaganda yapıyor ve kendilerini halka anlatamıyorlar.
kısacası türkiye'de solun ortak hatası kendisini halka anlatamamakta ısrar etmesi. yaptıkları bilgilendirmeler ve konferanslar sadece kendilerini bilgilendiriyor. şehirlerin varoş mahallelerinde oturan adam bundan bilgilenmiyor. yani türkün türke propagandası şeklinde olan söz bu sefer solun sola propagandası şeklinde oluyor. işte türkiye solunun hep kaybetmesinin sebebi bu.
ama türk sağı sütten çıkma ak kaşık mı ? böyle olduğunu kimse iddia etmesin. sağcıların en büyük hatası diye başlık açılırsa bunada yazarım.