Niye iğreniyorsun kardeşim, yıllardır "eylem bilinci yaratalım" diye yırtındınız eninde sonunda elinize iyi kötü bir kitle geçti.
Şimdi de beğenmemezlik yapıyorsun. Ne yapsın bu bebeler daha, canını mı versin yani?
asker olmak, mustafa kemal, mehmet selim kiraz...evet kafanız sahiden karışık. eminim kendi kafanızın ürünü fikirlerle değil, empoze edilmiş saçmalıklarla düşünüyorsunuz. yazık! atatürk ve sizin ideolojiniz sirke ile süt kadar farklı.
nereden baksan tutarsız, nereden baksan ahmakça.
vicdan mı, bak o sizde hiç yok.
herkes elbette benim ya da bizim gibi düşünmek zorunda değil.
lakin insanın en temel duygularından biri adalettir.
dolayısıyla daha adil bir dünya düzeni için bazı eylemler gereklidir.
dediğim gibi keşke ölüme hiç gerek olmasa, benim yaşlarımda gencecik insanlar ölmese lakin oluyor bunlar.
ben herkes şiddet yanlısı olsun da demedim.
lakin altın gibi bir gencin ölümüyle dalga geçip küfreden ulusalcı gezi tayfasını eleştirme hakkına da sahibim.
ben de gezideydim.
ve son olarak şiddetle elde edilmiş bir sol rejim meşruluğunu koruyamaz demek de çok akılcı değil.
özünde solcu olmak sorgulamaktan gelir.
dhkp-c nin geçmişte saçmaladığı eylemler de oldu biliyorum.
çünkü sorgularım tapmam asla.
yani demem o dur ki sol rejimde eşitlik ve bilgi halka deklare edildiği taktirde yani fizyolojik değil
düşünsel kıyım yapıldığı takdir de zaten kimse düzeni bozmaya çalışmayacaktır.
yani böyle bir tehlike yok.umarım anlatabildim.
buna karşın 1917 de temmeleri atılan sovyet rusya niye yıkıldı şeklinde bir görüş sunanlar olacaktır.
onlara derim ki içerden yıkılmadığı aşikar.
evet doğru bir yolda gidiyorlardı lakin abd'Nin entrikaları rotschild ve rokefeller'ın ekonomik dalgalarına direnemedi.
keşke direnseydi lakin dünya'Nın geri kalan emperyalist ülkelerine tek başına yetemedi.
"tek yol devrim" sözünü kendisine parola edinmiş olan birisinin sözü. kendince haklı, kendince tutarlı. ama sorun şurada başlıyor, ya ben dünyayı senin gördüğün gibi görmüyorsam? ya ben olayları senin okuduğun gibi okumuyorsam?
devrimci kesimin temel sıkıntısı bu. bir noktadan sonra artık bütün dünyayı sınıfsal çatışmalar ekseninde okumaya başlıyorlar. kendilerini "burjuva" diye adlandırdıkları insanlardan daha sonra da mümkünse "lümpen" diye sınıflandırdıklarından izole ediyorlar. bunun sonucunda da devrim için kan dökmek, kan akıtmak kolaylaşıyor. daha da önemlisi meşrulaştırılabiliyor.
anlayabiliyorum yaşadıklarını. ya da daha doğrusu, hiç bir zaman tam olarak anlayamayacağımı biliyorum. bu yüzden aynı şekilde düşünmemizin, dünyayı benzer şekilde algılayabilmemizin mümkün olmadığını biliyorum. içinde bulunduğumuz düzenin ne kadar adaletsiz olduğunu da biliyorum ve görüyorum. bu adaletsizliğin temelinin sınıfsal ayrımlarda yattığı konusunda da hemfikirim.
hemfikir olmadığım konu, ya da sende olup ben de olmayan şey ise; kan akıtılarak yapılacak bir devrimin tüm bu adaletsizlikleri temelinden söküp kaldıracağına ve adil bir dünya düzeninin inşa edileceğine dair inançtır. çünkü bana göre, halkın yalnızca bir kısmının desteğini alarak ve fiziksel şiddet kullanarak yapılmış bir devrim kendi meşruiyetini sağlayamaz. böyle bir devrim, karşı-devrim korkusu içerisinde radikalleşmeye, otoriterleşmeye ve dolayısıyla adaletsizleşmeye müsaittir. sovyetlerin deneyimlediği olgulardan ders almak gerekir. her ne kadar sovyet rejimi başta bir takım sosyalist düzenlemelere gitse de, zaman içerisinde kapitalist düzenin kurallarına göre oynayan, karşı devrim korkusu yüzünden stalin gibi bir diktatöre yol veren bir rejime dönüştü. insanların hepsini yoksullukta ve devlete bağımlılıkta eşitlemenin bir anlamı yok ki?
şiddet yoluyla ele geçirdiğin yönetimi hangi araçlar vasıtasıyla meşru kılabileceksin? birisi sana çıkıp "siz bizi eşitlik, adalet, hürriyet diyerek kandırdınız. yönetimi de zorla ele geçirdiniz. biz sizi ve kurduğunuz rejimi tanımıyoruz. gerekirse kan dökerek elde tuttuğunuz bu haksız kudreti elinizden alacağız" dediğinde onlara şiddetten başka hangi yollarla cevap verebileceksin? ya da devrimin üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra bile eğer halk arasında sosyalizme olan inanç ve güven hala yerleşmemişse yapacağın seçimlerle rejimi, rejim karşıtı kitlelere teslim edebilecek misin?
içinde bulunduğumuz sistemin en azından meşruiyetini halktan alması(en azından belli bir yere kadar) gibi bir avantajı var. sınıfsal çatışmaları, siyasal düzlemlere kanalize ederek sınıflar arasındaki uçurumu azaltma şansını bu sistem bize tanıyor. kıta avrupasında bu yolun ne kadar etkili bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. iskandinav ülkelerinde nasıl da etkin bir refah devleti modeli kurulduğunu gözlemleyebiliyoruz. tüm bunlar bizi sosyalizmin ve sosyal eşitliğin devrimle değil, belirli bir kültürel, sosyal ve siyasal evrim süreci ile gelebileceği yönünde ümitlendiriyor.
bunlar aramızda tartışabileceğimiz ve her zaman da tartıştığımız meseleler. ama asıl kabul edemeyeceğim nokta şu. tüm sosyalizmi ve merkez sol da dahil her türlü sol fikri kendi hegemonyanız altına alamazsınız. sizin dünya görüşleriniz farklı olabilir. ama şunu sormanız lazım kendinize: herkes benim gibi düşünmek zorunda mı?
örneğin gezi eylemlerine katılan herkes sizin gibi şiddet yanlısı olmak zorunda mı? ya da herkes sizin gibi sandıktan ve demokrasiden ümidini kesmek, seçimleri boykot etmek zorunda mı? herkes sizin gibi "tek yol devrim" demek zorunda mı?
"akpliler sizden daha haysiyetli" demişsin ama bu nokta da ben de şahsen senin gibi düşünenlerin ve senin gibi hareket edenlerin akpnin ekmeğine yağ çaldığına inanıyorum. hatta bu yüzden de dhkpcnin manipüle edildiği hissine kapılıyorum son zamanlarda. çünkü akpye en kritik dönemlerde en can alıcı argümanları kurma fırsatı veriyor dhkp c şu sıralar. gezi eylemlerinde benim de dahil olduğum "tatlı su gezicileri", şiddetin tırmanmasından endişe duymuşlardı. hiç bir vatandaşımıza ve polisimize zarar gelmesini istemiyorduk. istiyorduk ki halk sesini duyursun. ana akım medyanın yapamadığını biz kendimiz yapalım. madem akpliler sesimizi televizyondan duymuyorlar (malum medya yüzünden) o halde sesimizi sokaklardan duyuralım istedik.
ama oradaki insanların bir çoğu şiddeti arzulamamışken sadece belli bir örgütlü kesimin ipleri eline alması, o topluluk adına karar vermesi ve şiddeti artırması, buna da tüm muhalifleri ortak etmesi ne kadar ahlakidir?
bir dolu uzun entryim bu başlık içinde cevap niteliği taşıyor diye silinmiş.
sözlük yönetiminden ricam saygılı şekilde uzun bilgi içerikli cevapları formata aykırı neticesinde silmemeleri.
konuya dönecek olursak dün sözlükte sabaha karşı çok uzun tartışmalar döndü burada.saygı çerçevesi dahilinde
ama dediğim gibi ulusalcı tayfanın mükemmel satışı da unutulmayacak!
cephe'ye kürt milliyetçisi de denmiş ya ölsem de gam yemem.
doğu karadeniz(sunni) ve orta anadolu (türkmen alevi)lerden oluşan bir yapıya kürt milliyetçisi demek enteresan bir kafa.
içinde hemen hemen kürt yok denecek kadar azdır.
zaten pkk varken cephe'ye katılan kürtte olmaz.
sabah saatlerindeki uyku sersermliğine veriyoruz bunu.
zamanında mitin başındaki adamı indirmiş bir yapıya da mit maşası demek ayrı bir kafa.
istanbulun göbeğinde savcı öldürmek sanılanın aksine mit'in itibarını sıfırlayan bir şey.
edit:açıkladım lakin daha uyku açılmamış.cephe'de kürt yok denecek kadar azdır.kürtler pkk çatısı altındadır.
ah jonathan ne diyeyim.ellerini yıka da otur kahvaltıya!
ülkede huzur istemeyen ve başaranların mottosu. ikiyüzlülüğünüze de hayranım. Düşmanın devletse devlete karşı ayakta durursun. Ama sol örgütler hiçbir zaman kaymak tabakaya zarar vermemiş acısını sivilden çıkarmıştır. en sonda da ülkenin yetiştirdiği zeki bir savcı. Teröriste saygı duyulmasını beklemek... Ne günlere kaldık, yaşadığımız her gün fazladan artık. Her yer vicdansızlarla dolu. Lanet olsun sizi başımıza saran her türlü ideolojiye. Gidin, yağmalayın, yakın, yıkın 2015'in türkiye'sinde. Unuttuğunuz nokta ise, akp'nin hatası çok ve artık iktidar olmamalı ama siz bu denli gövde gösterisi yapabileceğiniz başka bir hükümet dönemi göremezsiniz anında asarlar başka bir ülkede veya başka bir hükümet döneminde olsa. Bu kadar da yüzsüzsünüz. Kan istemeyen hükümet geliyor. Geçmişte yapamadıklarınızın acısını çıkarmaya kalkıyorsunuz insan olup insanca hak talep etmek yerine. Bu yöntemi seçenler de tatlı su gezicisi oluyor, alay konusu oluyor sizlere göre. Sizin gibiler yüzünden sağ partiler iktidar. Halk bezdi şiddetten. Ben vampirlere inanıyorum, siz bu ülkenin kan emicilerisiniz. Kan içmeden uyuduğunuz günleri günden saymıyor, insanların gözyaşlarıyla besleniyorsunuz.
şimdi tartışmalar falan olmuş,bir arkadaş stalin'in nazi'leri gömmesini hafifletmek için abd ile ittifak yaptığını belirtmiş(sanki ittifak yapmakla stalingrad'dan berlin'e dehlemek çok basit,yap ittifakı,hop berlin'desin,böyle ya bu işler).
1956'da olan küba devrimini sırf 2014'te abd ile ticaret yaptı diye "başarısız"ilan etmiş.vs.vs.
ama en kıl olduğum hareketi yaparak,bir facebook vecizesi paylaşmış"başa çıkamadıkları pasif direniş ve mizahtır"gibi tam bir safsatayla biten bir şekilde sonlanan.
şimdi hiç evvelki gün yaşanan olaya,gezi'ye falan girerek dallanıp budaklandırmıyorum çünkü bu bir siyasi sorun değil,bir mantık sorunu.
ulan 50 sene süren devrime sırf ticaret anlaşması yaptı diye tırt diyorsun,abd'nin dibinde 50 sene komünizm yaşatmayı 1 ticaret anlaşmasıyla rafa kaldırıyorsun;
ulan 23 milyon 100 bin insanını kaybederek toprağını savunan adamlara "abd yardım etti"diye basit bir lafmış gibi oturduğun yerden tespit sıçıyorsun.
sonunda pasif direniş ve mizahtır diyorsun.bak ben kolay sinirlenen insan değilimdir böyle konularda,karşı taraf kibar olduğunda genelde sinirlenmem.
ama ümmet-i muhammed aşkına,allah kitap aşkına söyle,şunları küçümseyen sen 1 tane bana mizahla kazanılmış,değişmiş bir halt söyle şu dünyada.1 tane.bak allah'ın peygamberin adını verdim,1 tane mizahla şu değişti dünya tarihinde diye bir örnek göster.
mizahı geçiyorum.gandhi pasif direniş yaptı kazandı diyorsun,ingilizler'in zilyon tane herifle baş etmek istememesi,pasif diye başlar,ısrar edersen bunun aktife dönme ihtimali var,yani sen 30 kişiyle pasif direniş yapıp kimsenin tikine takılmıyorken,1 milyar adamla pasif direniş yaparsan tabi ki terk ederler.1 milyar adamın pasif direnişi demek,aktife geçmeye ramak kaldı demektir,öyle oturma eylemine benzemez.
bakın farklı fikirler,uç fikirler,falan fıstık olabilir.sağ ya da sol da olabilir,ben işin politikasında bile değilim.ama bakın allah'ın peygamberin adını veriyorum,oturduğunuz yerden facebook'taki fotoğraf üstüne yazılmış beylik lafları şurada söyleyerek,göbeğinizi kaşıya kaşıya küba devri'mini,stalin'i falan küçümsemeyin.sırf komünistlikten de demiyorum bunu,hitler'i de küçümsemeyin.
2 tane facebook paylaşımından felsefe üretip,dünya'nın neresine gitseniz komik karşılanacak laflar ediyor,sizin gibi beylik laflar sevenlerden de alkış topluyorsunuz.
şu hareketleri yapmayın,kızmıyorum,vallahi çok rica ediyorum,hatta yalvarıyorum.
--spoiler--
1980 yılında sol öylesine bir cinayet makinasına dönüşmüştü ki çatışmalarda her gün 10-15 kişi ölüyordu.
--spoiler--
arkadaş lütfen manipüle etmeyin artık ayıptır.şuan 45 55 yaş arası ülkücü abiler o tarihlerde sokaklarda nasıl solcu kestiklerini
anlatırlar çocuklarına havalı havalı.
diğer iddaya cevap: gezi direnişi sol kökenli dememe takmış.
gezi direnişinin ağaç işi olmadığını biliyorsun.çevreciler başllattı ama şuan gezi deyince oluşan o içi dolu kavramları solcular hediye etti.
yani ağaç meselesi değildir işin sonunda.
yani gezinin 4.günü aynı isimle devam etmesine rağmen farklı bir kimliğe bürünmüştür solcuların elinde.
44 no'lu yazıdaki samimi empati ricasını tüm ideolojilerinin radikal kesimlerinin uyguluması dileğimle iyi sabahlar.
tabi entryler silinince 44 nolu yazı yukarı kaydı.
dediğim gibi 42 ve 43 sayılı yazılarda görüşlerinizi belirtmişsiniz lakin olayın özü benim için hak arayışıdır.
birbirimizi anladığımızı düşünüyorum.
ben devlet mecbur kaldı diyorum sen tercih yaptı diyorsun.
neyse dediğim gibi yukarıda uzunca açıkladım nedenleri.
tanım ve başlığın özeti: ülkede kafası çalışan adamlar oldukça umut olacaktır.sadece biraz empati yapmaları ricamdır.
kendi adıma da yaptığımı sandığım empatiyi daha derinden yapacağımdır.
devlet mecbur kalmadı. seçim yaptı.hemde en rasyonel seçimi. bunu görememek zor.
bu örgüt ve devlet çatışması , iki ilk okul çocuğunun çatışması kadar basit değil. daha kompleks. ya hakan devam ederse. daha da güçlenerek. sen ne yapacaksın bu sefer ? sende güç toplayacaksın. çoğalacaksın. çoğaldıkça hakan da çoğalacak. kavga büyüyecek. ta ki hakan ve senin üstün bir otorite gelene kadar.
o otorite de aydın insanlardır. şiddetten ,nefretten nemalanmayan ,tıpkı videodaki carl amcamız gibi akil adamların otoritesi ,hakana ve bana ,bu kavganın ne kadar saçma ve ahmakça olduğunu gösterecek. bu kavgayla sadece birbirimizi yaraladığımızı , zarardan başka kazancımızın olmadığını gösterecek. sonra hakan bir seçim yapacak ve benden özür dileyecek. bende ondan. ben ,hakan benden özür diledi diye "işte yenildi, mecbur kaldı " demeyeceğim .erdemli biri gibi bende ondan özür dileyeceğim. çünkü pkk yüzünden de masum insanlar yok oldu. siviller katledildi. iki taraf da özür dilecek. ve bu yenilgi değil , en rasyonel seçim olarak geçecek tarihe. tabi fanatik ben merkezci kişiler için geçerli değil bu.
özü basit. ve bu kadar.
editttt: seninle bu olayı tatlıya bağlarsak ,herkes çözebilir. ben sana elindeki silahı bırak ,geçmişin nefretini ,içinden sök at, bu sıkı sıkıya bağlandığın ideolojini terk et diyorum. çünkü ben geçmişte öyle yaptım. yer yüzü bizim değil. bu gezegen bizim değil. o yüzden buralarda binlerce yıl kalacakmışız gibi ideolojiler üretip bunlara bağlanmanın saçmalığı ortadadır. aşalım bunları. sokrat ,platon ,aristo ,kant ,hegel ,einstein , ,nietzsche ,sartre...
şaka gibi, konuşmayı denemediler diyorsun.yapma güzel kardeşim sabahın şu saatinde.
ahmet kaya kral tv müzik ödüllerinde kürtçe sarkı yapacağım dedi diye vatan haini llan edildi.üzerine çatal bıçak atıldı çok değil 90'lı yılların
sonunda oldu bu olay.
cidden dediğin şeyin olanaklı olup olmadığını bir tart azizim.
gezide mustafa kemal'in askerleriyiz diye slogan atıyordunuz ?
peki asker olmak nedir.
olaya popülist yaklaşmayı bırakmak lazım.asker olmak nedir sayın yazarlar? sayın geziciler?
gençliğe hitabesinde ne diyor atatürk vermek istediği mesaj ne? iyi okuyun sadece dış güçler değil.
iç dinamikleri bastırılmış muhafazakar kısma karşı da uyarıyor.
yani mustafa kemal şuan olsa sence seçimle tayyip'i devirmeyi mi beklerdi? ki adil olmayan kazanamayacağı bir seçimde!
yoksa sizin gibi gezide polise kitap mı dağıtırdı?
mustafa kemal emin ol halkı bir şekilde arkasına alır(bir kısmını) 19 mayıs'da olduğu gibi ölümü göze alır silahını beline kitaplarını çantasına koyar
atlar trene ankara'ya giderdi.
sahi mustafa kemal'in askeri olmak neydi?
bırakın bu humanist tavırları mustafa kemal'in her haraketini doğru bulmam ama genel anlamda başarılı bulup seven biri olarak onu anladığınızı
bile düşünmüyorum.
hak arama yolundaki soft ve seviyeli tercih farklılığını aşağılamak, şiddeti savunmak şiddetin ruhunda ne denli yer ettiğinin, hayata bakış açısındaki sertliğin dışa vurumudur.
şiddeti şiddetle önlemeye, hakkınızı şiddet yoluyla aramaya kalkarsanız olacak tek şey haklıyken haksız duruma düşmektir.
80 ihtilalinde sadece kürtler, aleviler işkence görmedi ki. türkü, sunnisi,en batıdaki farklı bakış açılarına sahip zararlı-zararsız düşünebilen çoğu kesim nasibini aldı. ama hiç biri kalkıp da devlete düşmanlık adına şiddet eylemine girmedi. örgütlü hainler,her halukarda bir sebep buldular şiddet için. ama hiç biri cahil halkının eğitimi adına hiçbir şey yapmadı, yapmıyor. şiddet o yüzden o kesimde yer buluyor kendine, o yüzden eğitimli bir gezici arkadaş iğrenilen tatlı su gezicisine dönüşüyor. bizim gözümüzde de tepkisini bu şekilde dile getiren saygıdeğer, kanla dile getiren iğrenç bir katil oluyor.
kan dökerek hak a ran maz. öğrenin artık bunu. günahsız biri öldü, bir bebe babasız kaldı. ne için? vicdanınız var mı sizin?
O TATLI SU SOLCULARI DEDiKLERiNiZiN EN AZINDAN ELiNDE KAN YOK, ŞiDDET YOK. sikik ideolojileri ile emperyal güçlerin itliğini yapan dhkpc denen pisliği kınayıpta kendine solcu diyecek insanların olması normaldir.
size mi soracaklar, onlara göre de siz solun adını yozlaştıran iktidar köpeği katillersiniz...
2 sene kadikoy barlar sokagi civarinda yasadim. Bahsedildigi uzere kimse kimsenin giyimine falan karismaz ama her gece alkol yuzunden kavga cikar. kavga cikmasa bagris cagris gurultu vs... simdi ben de millete alkolik demiyorum ama kalkip da "sol belediyeler super sag belediyeler igrenc" demeye getiriyosak mevzuyu bu isler bizden gecmis derim. Solun da kendisine gore sacmaliklari var Maalesef ve dunya size gore degil. Gec kaldiniz aslanim. Ustelik bir ulkede devrim yapmak o ulkenin savcisini oldurmekle olmaz. Bakin ulkenin her yerinde abd askerleri her yer nato fuzeleri her yer isgal altinda. Her taraf yabanci sermaye yedigin ictigin giydigin gezdigin her yer her sey yabanci emperyal guclere ait...
"Cephe"de ne ogretiyolar olum size? cephe dedigin orgut senin gibi dusunen alt tabaka sayesinde bu gunlere geldi ve gelmeye devam ediyor. Ust kademede olup bitenlerden haberin var mi? Varsa paylas bilelim? Yonetici dedikleriniz ankara'ya gidip ne yapmislar? Kimlerle gorusmusler? Haydi her seyi gectim bu cephe, ne cephesi kardes? ne yapti bu cephe bu memleket icin? Bu memleket icin calismayan cephe bizden taraf mi? Bunu mu kabul edelim?
Bak goruyosun iste o iki terorist de senin gibi dusunup girmisler savcinin makamina, senin gibi dusundukleri icin olmeyi goze almislar, senin gibi dusundukleri icin savcinin ailesi babasiz, o cocuklarin annesi babasi da evlatsiz kaldi. Bunlarin hesabini ne sen ne de o cok sevdigin cephe veremez kardesim.
ayrica entrymin sonuna gelirken, lennon reyiz'in sozunu paylasan arkadasa saygilar.
Kesinlikle katildigim düşüncelerdir. PKK çok farklı dhkpc çok farklıdır efenim. Birisi tüm halkları korurken diğeri yalnızca kürtleri korur.
Biz de sizi seviyoruz şafak ve bahtiyar.
''Şiddet kullanmak zorunda kalmaya gelirse iş, sistemin oyununu oynuyorsunuz demektir. Kurulu düzen seni tahrik edecektir: sakalını çekecek, yüzünü dürtüp seni kavga etmeye zorlayacak. Çünkü seni bir şiddete yöneltince, nasıl başa çıkacaklarını bilirler.
Başa çıkmayı bilmedikleri tek şey pasif direniş ve mizahtır.''
solculuk hangi zamandan beri şiddet eylemleriyle özdeşleşti?
-Mustafa kemal hilafeti kaldırdı, ardından din kisvesi altında yüzlerce cemaat yapılanmaları ortaya çıktı, Onun resimleri yerine malum şahsın fotoları kamu binalarını süslüyor.
-stalin hitleri kendi gücüyle devirmedi, abd emperyalizmi ile ortak bir mücadele yürüttü (bu konu daha da derin)
-bugün che'nin devrim yaptığı küba'da amerika ile ticaret yapılmaya başlandı. vs.vs.
özetle şiddet üzerine giden hiçbir şey başarı sağlayamaz. Mao bile bu konuda çelişmiştir.
orada öldürülen gencecik 2 tane can için ve ölen savcı için şöyle bir yazı var ;
""Artık" silahlanmak lazımmış,
"bunlar başka dilden anlamıyor"muş, falan. Hayatında hiç silah gördün mü? Bilgisayar oyunu veya dandik gerilim filmi dışında? Silahla ateş ettin mi? Vurulmuş insan gördün mü? Kan gördün mü? Eğildin mi, dokundun mu? Daha önemlisi, maalesef başbakanlık koltuğunda oturan otokratın haklı olduğu motif: kafede oturup akıllı telefonunla o mesajları atarken, bugünkü hayatından sahiden vazgeçmeyi samimi olarak düşündün mü?
Silah milah dediğin zaman, yeraltı hayatı yaşayacaksın. Yok öyle cebinde her an nerede olduğunun sinyalini verecek telefonla dolanmak. Ay canım çekti, diye herhangi bir saatte bilmemkime twit atmak. Sonra, örgütlü olacaksın. Birileri emir verecek sana, uygulayacaksın. Canın hiç kalkmayı istemeyecek, kalkacaksın, hiç gitmeyi istemeyecek, gideceksin. illegaliteler, sürekli tetikte yaşamaklar. Bunları yapacak mısın?
Biliyoruz ki yapmayacaksın. O halde niye silahtan külahtan bahsediyorsun? Adam silahlı mücadeleye inanıyordur, gider, ne yaparsa yapar, bedelini öder -muhtemelen biz de öderiz-, yapma, yanlış, diyebiliriz, kendini feda ettiğine inandığı için bizi de takmaz, bu başka bir durumdur.
Birilerini böyle bir yola itelemekse, ayıp olduğu kadar aşağılık bir davranıştır. Bu yüzden, etrafta bu cinsten pek radikal laflar eden düşüncesizlere sorulacak soru şudur: "Sen mi yapacaksın o işi? Yoksa hayatı seninki kadar değerli olmayan, ölmesi seninki kadar problem olmayan birilerine mi buyuruyorsun? Onlar ölünce bu defa başkalarını intikama çağırdığın mesajlar mı yayacaksın?"
insanın başına gelmeden de bir şeyler demek boş aslında.
ideolojine doğru ya da yanlış demiyorum, her insan kendi düşünceleriyle ve doğrularıyla yaşar. özellikle türkiye gibi ideoloji bataklığında mutlak doğru asla yoktur. sanırım seninle hemfikir olduğum tek nokta bu akp düşmanlığıyla gezici olmuş yavşaklardan iğrenmemiz.