solak insan için normal olan bir eylemdir.. Adam solaktır, doğuştan gelir ve onu zorla değiştirmek kadar gerizekalı bir eylem olamaz.. Hikayede konu olan bütün aile bireyleri beyinsizdir, zira insanın doğasını yargılamak, yadırgamak ve değiştirmeye çalışmak akıl işi değildir..
Eski dönemlerde su kıtlığı ve sabun, tuvalet kağıdı teknolojisinin bu günkü kadar gelişmemiş olması hasebiyle ve de sol elle taharet yapıldığından yeme işleminin sağ elle yapılması sağlık ve hijyenik açıdan gerekliydi ki zira temizlik imandan gelir.
Ancak ne varki günümüzde su da, sabun da, tuvalet kağıdı da bol miktarda bulunmakta olup, gerekli hijyeni sağlamaktadır. Bu yüzden durumu "sol el kullanmak günahtır" noktasına getirmek obsesif alimlerin hezeyanlarıdır ki, peygamber efendimiz deveye biniyordu diyerek araba yerine deveye binmeye benzetilebilir.
öyle din mi olur dedirten durumdur.. madem yasak neden adamı solak yaratıyorsun dedirtir.. Mavi gözlü olmanın yasak olduğunu bir düşünsenize, saçma olmaz mıydı ? ne farkı var onunla bunun ? aynı konu homoseksüellik için de geçerli fakat onun yeri burası değil..
solaklar için normal, sağlaklar için işkenceye dönüşecek durumdur. (bkz: ben). kaç defa yemek yediğim insanların kollarına çarpa çarpa zehir ettim onlara yemeklerini. artık masada kimseye çarpmayacak bir yerim var. rahatsız olmuyor kimse.
solak insanların düzenli yaptığı iş. ne kafalar var arkadaş. allah beni solak yaratmış sonra sol elle yemek yiyorum diye bunu günah, haram sayacak. ya arkadaş gidin sizin şimdi tövbe tövbe.
sol elle yemek yemek solakların hiç biri bu alışkanlıklarında memnun değildir. lakin elinden bir şey gelemez doğuştan dolayı bir alışkanlık olduğu için bırakmaları mümkün değildir. sol el ile kaşık tutmanın, hiçbir sakıncası da yoktur fakat dinen mekruhtur. askerde bile tüfeği (genelde bazı solakları zorla da olsa alıştırıyorlar) sol eliyle atış yapıyor solakların en üstün özelliklerinden biri çok iyi kavga etmeleri. bir kişiyle karşılaştıkları zaman rakip sağ beklerken sol kroşeyle yere devirirler.
bir insan solak olarak sağlaklardan farklı yaratılmışsa bunun hikmetini görmek varken neden o tarafı kullanmamıza kötü anlam yükleniyor anlamıyorum bu ne saçmalık böyle.
taharet alıyormuşuz o elle
ulan alıyoruzda sabun denilen bir madde var bilmem kaç bin yıl önce bulunmuş. sen sıçtıktan sonra elini yıkamıyorsun diye ceremesini neden ben çekiyorum.
sağ elle yiyip heladan çıktıktan sonra elini yıkamayanlara laf yok, bizim gibi pür pak solaklara haram çocuğum o elle yenmez hurafeleriyle ömrümüzü yee.
hâlâ şu işte günahtır, haramdır, mekruhtur diyen var.
bir de aptal gibi çarşaf çarşaf açıklama yapıyorlar neden böyle olduğuna dair. solaklığın uğursuz/haram sayılmasının tek ve yegane sebebi, insan denen yaratığın kendine benzemeyenden korkması ve onu kendine benzetme çabası. herkes sağ eliyle yerken bu sol eliyle yiyor, bunda bir uğursuzluk vardır kesin. herkes kadınlardan hoşlanırken bu erkeklere mi yöneliyor, şeytanın işi bu!
bu şuna benziyor. beyaz tenli olmak günahtır gibi bir inanış olmuş olsaydı ve biz bugün burada bunu tartışıyor olsaydık, insanlar "beyaz ten deri kanseri riskini arttırıyor. bu yasak arap yarımadası için çok gerekli bir yasaktı" diyecekti.
insanların doğuştan taşıdıkları özellikler günah, evet, sen haklısın. çok büyük günah hem de.
mekruhtur.
islam dinine inanan birisi için mekruhtur.
sol elle her işi yapmak mekruh değil.
sadece yemek yerken sağ elin kullanılmasına dikkat etmiştir islam dini.
yoksa sol elini kes at hiç kullanma demiyor islam.
sol elle yemek yemenin tü kaka olduğuna dair bilimsel bir açıklama arayıp itin götünde de olsa bulup çıkartıp, "şu şekilde sağlığa zararlıdır", "bu şekilde hayatı zorlaştırır" gibi birtakım bikbikler yaparak günümüz dünyasıyla ya da insan anatomisiyle falan bağdaştırmaya çalışan kimseler olacaktır.
nitekim tayyip gibi tavuğa iki elle birlikte girişmek istemiyorsanız, toplum içinde yemek yerken çatal bıçak kullanırsınız. bu durum sol elle yemek yemenizi zorunlu kılar.
solaklardan hiç bahsetmiyorum bile.
özetle solla şunu yapmak mekruhtur, sol ayakla şu yapılmaz, sol daşağınla şöyle durmamalısın, sol bütün kötülüklerin anasıdır gibisinden saçmalıklara itibar etmeyiniz.
ama art niyetle dalga taşşak geçmek için, ama bilmezlikten; sözlüklerde* nasıl açıklanırsa açıklansın, tarihsellikten uzak açıklanmaya çalışıldığı görülendir.
zamana görelik, mekana görelik. bildiniz mi?
peygamberin sünnetinde sadece yemek yemek değil fakat tüm gündelik hayatta aslında iki elin farklı vazifeleri vardır. yemek, temizlik, selamlaşma vs. için. bu noktada, şahsen kur'an ve sünnet'te bilimsel hakikatler arayan bir insan olmadığımı, bilakis islam'ın bu temel iki kaynağına bilimsel yaklaşım metodunun çok ama çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine inandığımı belirtmek isterim. çünkü en basit ifadeyle bilimsel nazariyeler değişebilir, e peki bugün kur'an'a doğrulattığımız bir bilimsel nazariye yarın değişirse nasıl bir argüman geliştireceğiz? olmaz ya bu ayet hükmünü yitirmiştir mi diyeceğiz?
sünnet nedir? bağlayıcılığı nedir? inananların sünnete karşı durumu nedir? bu ayrı bir mevzu. değişik ekollerin sünneti algılayışı, yaklaşımını öğrenmek için biraz gayret etmek gerekebilir. zaten değil midir ki sünnete yaklaşımdaki farklılıklar ekol, mezhep vb.nin zaman içerisinde ortaya çıkmasına neden olmuştur. bu ise apayrı bir mevzu.
sanıyorum burada bir şekilde reddedilen şey şu: din'in ne'liği. hakikaten din nedir ama? yani hristiyan şeriatı, yahudi ve islam şeriatı için ya da bırakın ibrahimi dinleri budizm için din aynı şey midir? tanrı aynı tanrı mıdır? soruyla tanımlamaya çalışırsam: bir yanağına tokat atana diğer yanağını da sen uzat diyen "hristiyanların tanrısıyla", yavru olan kuzunun etini yerken annesinin sütünü de beraber tüketmeyeceksin* diyen "yahudi tanrısı" sizce aynı tanrı mıdır? tanrı'dan kastım aslında şeriat'tır. şeriat da dindir. bir tanrı, farklı şeriatler, öyle değil mi? birinde daha müdahaleci, sınırlandırıcı ve tabir yerinde olacaksa sert bir tanrı görürken diğerinde daha yumuşak bir tanrı görürüz. islam dini için ise tanımı kur'an içinde bulabiliriz. ki benim gördüğüm bu tanım: itidal'dir. ama sert ama yumuşak bir tanrı'ya -aslında şeriate- sahip olsunlar bütün dinler hayata müdahale ederler. müdahale kimisinde tanrı dünyayı yarattı kaderini insanlara bıraktı hafifliğinde olabilirken, kimisinde de* işte bu sözlüklerde de yazıldığı gibi "adeta" kişinin taharetine varıncaya kadar müdahale söz konusudur.
bu toplumun dili, kelimeleri, kavramları şaşmış durumda ve yanılmıyorsam insan, lisan ile düşünür doğru değil mi? yani meselemiz aslında tanımlanmaya çalışılan sol elle yemek yemek'den biraz daha zor. çünkü tanımlamak için kelimelere, kavramlara, bilmeye ihtiyacımız var. ya da bana buradan öyle görünüyor ne bileyim?
Sol el ile bir şeyler yeyip içmek haram değildir. Ancak peygamberimizin yemek adabına uymadığı için yemek yeme edebine uymamış olur ve sevaptan mahrum kalır. Bu bakımdan küçük yaştan itibaren sağ el ile yemek yemeye kendimizi alıştırmak gerekir.
sol'un neyinden yarar gördünüz de yemeği yiyesiniz. demek ki bi iş var. '*'
şaka bi yana sol elle yemek caiz değildir, din bunu diyorsa çıkıp solak yaratmasaydi gibi saçmalamaya gerek yok. inanan insanlar için bu, inanmayanin cok da fifi zaten.
ek: muhalefet olsun diye başlarlar şimdi sol elle yemeye içmeye '*'
sol ile yemek yenmesi günah değildir, sağ ile yemek yemek sünnettir. lütfen yanlış açıklamalar da bulunup dinimizi katı, sert bir din olarak tanıtıp milleti dinden soğutmayalım.
