Bugün Rasim Ozan Kütahya'nın çok iyi bir şekilde anlatmıştır bu sol değerler denen naneyi:
AKP nin son dönemde özgürlükçü-demokratik yönde attığı kimi adımlarla birlikte "Bakın bir sağcı parti bile böyle yapıyor, oysa sol bir parti çok daha özgürlükçü olmalı, sol değerler bunu gerektirir" gibi söylemlere daha sık rastlar olduk... Zaten bu memlekette ikide bir "Sol, aslında şöyledir, aslında böyledir" gibi söylemleri duyarız... Ülkemizde sağcı olarak tanımlananlar da genelde bu koroya katılırlar... "Aslında gerçek solcu biziz" gibilerden konuşan çok sağcısı vardır bu ülkenin... idris Küçükömer in meşhur "Türkiye de sağ soldur, sol da sağdır" cümlesi de kimi sağcılar tarafından kendini tatmin aracılığıyla tekrarlanıp durur... Bunlar bana çok yavan geliyor... Sağcı olarak bilinen dindarların "Aman valla sağcı değiliz esas solcu biziz" deyip duran zavallı halleri de, kendinden menkul her güzelliğin ve iyiliğin kaynağını sol değerler e bağlayan içi boş solcu psikolojisi de beni sıkıyor...
Öncelikle "Sol özü itibariyle özgürlükçüdür, demokrattır" gibi sözlerin başta sona palavra olduğunu bilmek gerekiyor... Özgürlükçü-demokrat bir zihniyet yapısı solun özünde yoktur. Ancak kimi solcular özgürlükçü-demokrat olurlar. Bu özgürlükçü-solcular da bu kimliklerini sosyalizmin özündeki özgürlük ve demokrasi karşıtı unsurlarla mücadele ederek oluşturabilmişlerdir... Tüm dünyada sol değerlerin çekirdeği her zaman sosyalizm olmuştur. Sosyalizmin tarihinin özgürlük ve demokrasi değerleriyle tamamen barışık olduğunu da ancak deliler iddia edebilir. Sosyalist devletlerin tarihine bakıldığında ise tam aksini söylemek mümkündür. Sosyalist rejimlerin olduğu her yerde haklar ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve anayasal demokrasi gibi insanlık değerleri sistematik olarak çiğnenmiştir... Sosyalizmin "yüce değerleri" uğruna yasakların, baskıların, cinayetlerin ve zorbalıkların meşru görülmesinin örnekleriyle doludur sol tarihi... Hangi sol değerlerin özü itibariyle özgürlükçü-demokrat olduğundan bahsediliyor? Sol tarihinin büyük devrimci kahramanları sosyalizm ideali uğruna özgürlük ve demokrasi gibi burjuva oyunlarıyla da savaşmıştır! "Benim düşüncelerimi paylaşmayan biriyle arkadaş olmam"; diyen, devrimi başardıktan sonra savcılık makamını işgal eden ve "Demokratik bir rejim kuralım" ; diyen eski silah arkadaşlarını Cabana Hapishanesinde "sosyalist devrim" adına kurşuna dizdirten Ernesto Guevara yı "özgürlükçü-demokrat" diye anmak Guevara ya da hakaret olur! Che devrimci bir cinayet makinesiydi... Ardından gelecek insanlara "özgürlük ve demokrasi" gibi değerleri miras bırakmadı... Cep telefonunun kapağında Guevara resmiyle gezen, Guevara ;yı idol olarak görüp "islam da aslında solcudur" gibi lafları pek seven Ahmet Hakan da idol aldığı kahramanının değerlerine aman ihanet etmesin! Şükür ki Türkiye Müslümanları bu üçüncü dünyalılık kompleksini yansıtan "Sol-islamcılık" tipi zırvalara hiç itibar etmedi.Böyle çabalar marjinal kaldı...
Toparlarsak "Liberalizm özü itibariyle sosyal adalet ve eşitlikten yanadır" gibi laflar ne kadar anlamlıysa "Sol özü itibariyle özgürlükçü ve demokrattır" gibi laflar da o kadar anlamlıdır... Liberal ekol içinde sosyal adalet fikrini anadamar liberal doktrinle uyumlulaştırmaya çalışan filozoflar olmuştur. Onlara da bu sebeple sosyal-liberal denir... "Sol, özü itibariyle sosyal eşitlikçidir, ortak mülkiyetçidir" derseniz anlamlıdır... Solun tarihinde bu değerler için mücadele vardır. Bu değerler uğruna mücadele ederken özgürlüğü ve demokrasiyi hiçe sayma vardır. Ama öte yandan özgürlükçü-demokrat bir dünya görüşüyle sol değerleri meczetmeye çalışan filozoflar da vardır... Böyle bir özgürlükçü-sol perspektifi benimseyen biri de her şeyden önce sosyalizmin Guevara tipi gaddar ve despot yüzüyle hesaplaşmak zorundadır. O mirasa meydan okumak zorundadır... Bunu ilk önce kendini solda tanımlayanlar yapmak zorundadır. Fakat Batı solunun özgürlükçü kanadında bile bu durum sürekli geçiştirilir. Bir sol parti gerçekten çok özgürlükçü bir şeyi savunur ve takdir edersiniz ama öte yandan lafın bir yerinde Guevara ya, Castro ya şimdilerde de Chavez e selam çakar... Her türlü yüceliğin kaynağı olarak sunulan "Sol değerler" nedense Castro ve Chavez gibi katil diktatörlerin rejiminde ezilen insanların yanında olmak yerine susmayı tercih eder... Böyle bir ikiyüzlülük Batılı sol mahfillerde de hâlâ mevcut... En özgürlükçü-sol geleneğin olduğu Britanya nın en etkili sol dergisi New Left Review da de bu gayrıahlaki ikiyüzlülüğün örneği yüzlerce makale bulmak mümkündür... Batı da dahi durum buyken bizim mutant Türk soluna girmiyorum bile...
zaten solcular tarih boyunca din, mezhep savaşlarından, dünya savaşları'ndan, faşizmden, ırkçılıktan, sömürgecilikten, kölecilikten sorumludur. kahrolsun amerikan emperyalizmi diyenler aslında bu ne lan böyle emperyalizm mi olur yapacaksanız adam gibi işgal edin demek istemektedirler.
ya da bilimsel eğitim isteyen öğrenciler aslında bu evrim ne lan, adam gibi yaratılış görüşünden bilgiler versenize demeye getirmektedirler lafı. ne kadar gerici varsa bu üniversitelilerde...
mesela tuzla'da işçiler ölmesin diyenler, toplu iş sözleşmelerinden bahsedenler aslında bu liberal politikaları içten içe desteklemektedir.
gördüğümüz gibi tarih boyunca da bügün de hep sol siyaset ve onun militarist, totalitarist, ırkçı, yobaz değerleri insanlığı yıkıma, savaşa sürüklemiştir. devrim, eşitlik, özgürlük, adalet gibi sağ değerler ise insanların insan gibi onurlu yaşam hakkını savunmaktadır.
Sosyalizmin gerçek yüzünü çok güzel bir şekilde anlatmış bir yazıdır. insanları gulaglarda öldüren, toplu katliamlardan geçiren, kollektif çiftliklerde açlıktan yok eden bir sistemden bahsediyoruz.
küba'da insanlar neden kendii 300 dolara pazarlıyor sanıyorsun? ha tabii bütün bunlar amerikan komplosu. o yüzden senin kişi başına gelirinkisi ile onunkisi arasında 30 kat fark var!
öncelikle sol bunun gibi adamları ciddiye almamalı cevap bile vermeye değmiyicek bir düşünce karmaşısını görüyoruz, yazıda.
demokrasi,özgürlük ne ola ki, bu kavramları üreten tahisel arka planlar nelerdir,nerden türemiştir bu kavramlar.
devrimci tarih insanlık tarihi ile başlar ve sol tarihite bununla birlikte başlar sol özü itibari ile sanayi devriminde sonra oluşmuş bir ideloji değildir, o halde özgürlük ve demokrasi kavramlarını feodalizmden,kölelikten ele alıcaz burdan ele aldığımız vakit bu kavramlar sol içinde gerçek yerlerini bulucaklardır.
bu düşünme özürlü arkadaşa dünya tarihi hakkında biraz düşünmesini öneriyorum, her sol çıkış marksist olmak zorunda deildir,özü itibari ile ise markizme özgürlükçü ve demokrat değil demek düpe düz aymazlıktır.
devlet figürünü ortadan kaldıran bir ideoloji nasıl özgürlükçü değildir anlamak zordur,liberal filozoflara gelince onların özgülük anlayışının ne kadar çarpık olduğunu anlamak için bir iki filozofa bakmak gerekir,hobbes veya locke bunun için iyi iki örnektir.
adam smith e hiç girmeyeyim,
markisist denemelerde bir özgürlüğü veya demokrasiyi bu adama anlatmak deveye hendek atmaktan daha zordur,nerden baktığı belli adamın olayları nasıl çarptığında belli,özgürlük ve demokrasi adına liberal özgürlükçülerin tarihte neler yaptığını az çok hepimiz biliriz,değinmek istediğim burjuvazidir,burjuvazi olmadan özgürlük ve demokrasi kavramlarını ideolojiler adına incelemek mantıksızlıkdır.
o halde sol tarihe dönüp bakarsak eşitlikçi demek zaten demoktasizm demektir,paylaşmacılık zaten özgürlüktür.
yahu sıkıldım ne anlatıyorum bu adama sabahın bu saatinde.