güldürür.
biz doğduğumuzda her şeyi biliyormuşuz, ''doğurtma yöntemi''* ile bu bilgiler ortaya çıkıyormuş. saçmalık. felsefeyle ilgiliyimdir, yani ''felsefe saçma yeeaa'' diyenlerden değilim ama bu fikir mantıksız kanaatimce.
felsefe tarihi boyunca devam eden, madde/ruh çatışmasının bir örneğidir. sokrates'in bu görüşü, ruhun maddeden önce de var olduğunu, buna bağlı olarak, ruhun içinde, bedene girmeden önce bazı şeylerin bulunduğu savını destekler.
ama tabi çok takmamak lazım bu tarz şeyleri, ne de olsa; adam sokrates beyler...
felsefenin aslında ne kadar boş olduğunun göstergesidir.
oldum olası felsefe tuhaf gelir mantık bulamam pek. ama nedense çevremde felsefeciler hep beni bulur. en yakın arkadaşlarım ya felsefecidir ya sosyolog.
doğruluğu kanıtlanamayacak ve sadece önerme olarak kalacak sözdür. kanıtlanmış olsaydı bugün önerme demezdik zaten. felsefeyi bende severim ama bazı şeyler çok geneldir kanıtlanması zordur, bazende imkansızdır.
sonuçta adam sokrates tir. ne saçma konuşmuş bu yeaa demek doğru olmaz. eğer saçmaysa bari gerekçesini açıklama zahmetine giriniz.
(bkz: adam sokrates beyler)
yanlış önermedir. Sokrates oturup futboluna bakmalıydı. Bu adam iyi oynardı topu halbüsükü. bilginin doğuş' tan değil, hilal cebeciden geldiğini twitterı biraz takip etse bilirdi.
aslında ruh mu önce vardı madde mi gibi idealist filozoflar ve maddeci filozoflar arasında önemli bir tartışmanın epistemolojik alana yansımalarına bir örnektir. elbette sokrates'in bu görüşü ilk anlaşıldığı manasıyla bu kadar yüzeysel değildir. ruh önce var idi ise bir takım bilgilerin kabul edilmesi için zihinde önceden varolan bir hazırbulunuşluk hali vardır. aslında önemli psikoloji kuramcısı karl gustavo jung'un arketip kavramı sokrates'i bir anlamda doğruluyor gibi de düşünebiliriz. son dönemlerde yapılan araştırmalarda arketiplerin varlığına yönelik bulgularda elde edilmiştir.
Sokrates ve o dönemki yunan felsefesinin bilime ihanetidir.
Sokrates'in ilgisini çeken şeyler iyonya doğal bilimciler ekolünü ilgilendiren sorular değildi. Sokrates evrenin hangi ana maddeden türediğini veya insanın hangi doğal süreçler sonucu ortaya çıktığı veya depremin nasıl bir mekanizmayla olduğu gibi soruları kendine sormuyordu. sokrates'i ilgilendiren "niçin?" sorusuydu.
dolayısıyla dikkat edilirse sokrates'in bilgisi tamamen insanın kendi içinde, 'fakat hem gözlemden hem de akıldan tecrit edilmiş, niteliği ve niceliği hiçbir şekilde gözlemle sınanamayan bir kaynağa bağlanmıştır.'
Bazı canlılar için doğuştan gelir evet. Örneğin başka bir kuş türünün yetiştirdiği ördeğin hemen kendini suya atıp yüzdüğü gözlemlenmiştir. Şimdi buna yüzmeyi kim öğretti? Adamı böyle düşündüğü için hemen yargılamamak gerek.
Ama insanlar için bakarsak iş değişiyor ve karmaşıklaşıyor tabii ki.
Sokrates'i ben de eleştiririm ve beğenmem lakin eleştirmeden Önce ne söylediğinin anlaşılması gerekir. Bilginin doğuştan gelmesi demesi, tek tek bilgilerin insanın zihninde zaten olduğunu söylemesi değildir. iyice idrak etmek gerek sokrates "bilgi"nin doğuştan geldiğini söyler, bilgi'nin kendisinin. Bir şeyin bilgisi ile bilginin kendisi oldukça farklıdır. Kelimelerle alakamız hep tek yönden olduğundan ifadeye yüzeysel bakıyoruz.
Sokrates'e göre bilgi deney ve gözlemle elde edilmez ama onlarla hatırlanır. Bu "ama"dan sonrası -nedendir bilmem- hemen hemen hiç konuşulmaz. Buradaki hatırlama ise arketip kavramına gönderme yaptığı gibi boş bir levha ile doğmadığımıza da işaret eder.
Hülasa a nesnesinin bilgisini doğuştan gelmiyor, "bilgi" doğuştan geliyor.
Öte yandan bunda eleştirilecek bir taraf yok mudur? Elbette vardır. Eğer bir tümelden bahsediyorsa, bu tümelin tekillerle ilişkisinin bu değin tutarsız olması başlıca eleştirilecek bir yandır.