sokaktaki satıcılardan midye yiyen, sağlını hiç düşünmeyen akıl almaz insandır. bazen görüp üzülüyorum azizim, nasıl olabilir böyle bir şey? nasıl o nerede neyle yapıldığını bilmediğiniz midyeleri sırf ucuz diye sokaktan yerseniz? satan adamlarda bile meymenet yok ki midyelerde olsun. yakında marmara denizini satın alınca söz isteyen herkese midye dolma yaptırıp vereceğim, yeter ki yemeyin dışarıdan, kral sizi düşünüyor ey halk!
hiç de sorun olmayan durumdur. hele ki şu sıcaklarda buz gibi bir bira içerken yanınızdan geçen midyeciyi çevirip (içindeki yumurta gibi kısmı yemiyeceksin ama pilavı yiyeceksin) hemen midye yenmelidir.
* sabah 4te arkadaşlarla deniz kenarında güzelce demlendikten sonra yapılan yürüyüş sırasında midyeci amca görülür. 5 tanesi 1 liradan başlayan pazarlık yapılır, 8 tanesi 1 liraya kadar çıkar. "ehehe amcayı kazıkladım" diye midyeler löp löp yutulur. amcayla koyu muhabbete girilir ve yarım saatin sonunda 20 midye de hediye olarak alınır. o amca da midye de hayatın en güzel tatlarından biridir.
bu insanı aklı almayan insanı ise aklım almıyor. *
sokakta midye yemekle kalmayıp, koca bir tepsiyi bitirmesi gereken insandır. zira bi iki taneyle insan zevk almıyor. limonu da sıkcaksın böyle bi güzel. olsa da yesem, hem de sokak midyesinden.
akıl almaz bir insan olduğumu bilmiyordum, bu vesile ile öğrenmiş oldum. keyif budalalığı olabilir ya da gelenek haline gelmiş bir aktivitedir. nasıl bir güdü ile motive edildiğimi de bilmiyorum. her ne zaman bir bardan çakır keyif çıksam, yolda yürürken rastladığım midyecide durup bunu yaparım. tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim; bunu yapan tek insan ben değilim. genelde tezahüratlar eşliğinde yüz tane falan kalmış midyeler satın alınır. on kişi keyifle, limonu üzerine sıka sıka, parmaklarını yalaya yalaya bunlara yumulur. kaç kere yaptığımın sayısını söylesem yalan olur. şu andaki halim gayet gürbüz ve sağlıklı olduğuna göre, aslına bakılırsa o kadar da sağlıksız bir eylem değildir. yaklaşık on sene sonra midye yediğim için kanserde olacağımı düşünmüyorum.
ayrıca eylemlerim bunla da bitmiyor. tavuk pilav üzerine hafif ketçap, bir yandan acı biberi yemekte alışkanlıklarım arasındadır. garip bir şekilde bundan aldığım tadı, evde kendi yaptığımdan bir türlü alamıyorum. acaba içine biraz kokain falan mı koyuyorlar. bağımlılık bu yüzden midir bu sokaktan yenen şeylere, bir türlü çözemedim. hani bir de vardır ya, böyle kokoreçi alır, ufak bir tavada, üzerine domates, soğan, pul biber koyup, kömürün üzerinde hafif karıştırıp kızartırlar.
- abi yağından koyayım mi?
bak işte, bu soruya hayır derim. sonuçta zararlı. bildiğin yağ. bilinçliymişim aslında. şu an bunu da idrak ettim. şunu söyleyebilirim; sokaktan babam çıksa yerim. atın ölümü arpadan olsun efendim. o adamın yaptığı yemekte ki emek, muhtemelen içine ekstra lezzet katıyor. o adam, ben ondan alışveriş yapınca, çoluğuna çocuğuna ekmek götürüyor. içindeki müthiş aromanın sebebi bundan da kaynaklanıyor olabilir.
her ne kadar ben de sokaktan sınırsız midye yiyen bir insan olsam da işin sağlık boyutunu ihmal etmemek gerekiyor.
sokakta satılan midyeleri geçin, ithal edilen kaliteli midyelerde bile ne kadar mikroorganizma çıktığını bir görseniz mideniz bulanır. ithal gıdaların mikrobiyolojik analizlerinde eğer midye de varsa, tüm laboratuvarı iğrenç kokular sarıyor inkübasyon sürecinde. stapylococcus aureus, escherichia coli, vibrio parahaemolyticus bu mikroorganizmalardan sadece birkaçı. bir de ağır metal konusu var ki o daha da tehlikeli. çünkü vücuttan atılmıyor bu ağır metaller ve sürekli birikiyor. kanserden tutun da karaciğer yetmezliğine kadar birçok ciddi hastalığın başlatıcısı oluyor aynı zamanda.
midyenin sokaktan yada restorandan yenmesinin arasında hiç bir fark olmadığını akıl edemeyen yazar pöğkürüşüdür. her iki midye de ne kadar temiz olursa olsun, ne kadar restoranda satılıyor olursa olsun sonuçta midye hayvanı bir nevi denizin süzgeçidir. içinde çok yüksek miktarlarda ağır metal vardır. vallahi ms olursunuz. temiz yerdenmiş, sokaktanmış yada ağız tadıymış bi siktirin gidin.
abov pistir lan bu insan. valla üzgünüm dostlar ama hiç hijyenik değil. Sizi de anlıyorum seviyorsunuz, hakkaten tadı da güzel aslında bu meredin; ama böyle sokakta ne idüğü belirsiz şeyleri yiyerek de olmaz ki hacılar. Gidin marketten alın bari. Belki daha temizdir. içinde yine aynı kurşun miktarını içereceği kesindir tabii; ama işte bakteridir filan öyle şeyler olmaz hiç olmazsa. Olmaz mı ki? tabii gecenin bir vakti marketi nereden bulacaksınız. neyse yiyin beri ne diyeyim.
lukus marketlerde satilan genleriyle oynanmis, icerisinde 1001 tane kanserojen katki maddesi bulunan hijyenik gidalardan daha iyidir.
genelde imalati mardin´lilerin tekelindedir. evet hijyen degildir ama en azindan dogaldir.
olsada tepsiyi alsak var midyaa diye bagiran adamin elinden.