sokağa çıktığınızda etrafınızdaki insanların, üzerine başına bir bakın,
ayakkabılarına bakın, geçim sıkıntısı o kadar çok farkediliyor ki...
fakirlik çoğaldı...
Hele hele ayakkabılar, vehameti ne de güzel anlatıyor.
iki beden bol gelen ya da üç beden dar gelen, rengi ruhsarı kaçmış, tüylenmiş, sarkmış ama buna rağmen ısrarla giyilen daha doğrusu giyilmek zorunda olunan kıyafetler, artık arz-ı endam ediyor her yerde.
işin ilginç ve üzücü yanı, buna alıştık, şaşırmıyoruz hatta nerdeyse farkedip "yahu noluyor bu insanlara" demiyoruz bile.
Yoksulluk diz boyudur, biliyoruz ve susuyoruz.
Entryimi, ünlü bir düşünürün ulvi sözüyle bitiriyorum.
Fuck the system!
birazda insanlar da kendini salmışlık olması durumudur.
misal saçıma başıma hiç bakmıyorum artık ben. kirli olan pantolonu hiç yadırgamadan giyiyorum. ayakkabım leş gibi. ama umrumda değil.
eski ve yamalı bir pijamam var. markete giderken hep onu giyiyorum. zaten herkes göt derdinde. kimse kimseye bakmıyor.
herkes kendini eve atma derdinde.
hani bir otobüs durağının arkasına bile rahatça işeyecek duruma geldik.