karın yağışında bile olumsuz bir şeyler bulup sevinemeyen insandan iyidir. bu kişi güzel bir yemek yediğinde de, sevdiği bir filmi izlediğinde de, yağmur altında yürüdüğünde de sevinebilir. *
bu mantıkla yola çıkarsak, dünyanın herhangi bir yerinde açlıktan ve susuzluktan ölen insanlar varken yemek yememek ve su içmemek gerekir. olur mu? olmaz tabii. hayat böyle yaşanmaz çünkü. böyle saçma sapan ajitasyonlarla bir yere varılmaz. senin bu yaptığının facebook'ta 999.999 kişi toplayıp protesto düzenlemekten farkı yok. sokaktaki insanın umurunda mı senin kar hakkında ne düşündüğün? sen kar yağarken oturup ağlasan bir şey değişecek mi onlar açısından? işte bunlar hep kapitalizmin insanlara sistematik olarak aşıladığı öğrenilmiş çaresizliğin sonucu. neymiş efendim kar yağarken sokaktaki insanı düşünüp ağlayacak, üzülecekmiş. ancak vicdanına mastrübasyon yaparsın bu şekilde. başka da bir işe yaramaz.
kocaman bir sehrin yaz mevsiminde su sıkıntısı cekmeyecegine sevinen bir insan da olabilir.ama bu kara sukrederken evsizlere de dua edilebilir bir mahsuru yoktur.
o zaman yediğimiz her yemekte,oksijen verdiğimiz her nefeste,güldüğümüz her anda, mutlu olduğumuz her anda, annemizi babamızı her gördüğümüzde, yürüyebildiğimiz her saniyede, su içtiğimiz her zamanda, oturabildiğimiz her dakikada, yaş atlayabildiğimiz her yılda aynı şeyi yapmalıyız. Yapabilen var mı? Bu anlarda başkalarını her zaman bir saniye düşündüğümüz oluyor mu?
insanın ne kadar topluma aykırı olursa olsun bu kıyamette kendini eve attığında inanmadığı allaha gönderme yaparak "allahım sen evsizlere yardım et" diyerek soğuktan işlevini yitirmiş beynini kullanamadan, kalbinden bunu söylediğinde sobada biraz ısındıktan sonra da beynin buzları çözüldüğünde kendine şaşırması durumudur.
-sabah erkenden gideceği bi işi yoktur,
-sıcak bi evi vardır,
-düşünceli biri değildir.
sonuç olacak: çocuktur. bir zamanlar bizim de sevindiğimiz gibi o da şimdi seviniyordur.