adeta mahallenin neşesi haline gelen adamlardır. bayramlarda coşarlar ,genelde zararsız olanlarına herkes
yardım etmeye çalışır.
savunmasız insanlardır , reaksiyonları akıllarının onlara oyun oynamasından kaynaklanır.
deli demek üzücüdür aslında.
sokakta ya bir köşede sızmış kalmışlardır, yada birilerinden birşeyler isterken görürüz onları. ortak noktaları akıl sağlığı yerinde olduğu iddaa edilen kişilerin onlardan kaçmalarıdır.
her zaman sevmişimdir delileri ve ilgimi çekmişlerdir hep, nerede bir deli görsem ya uzaktan izlerim onları yada muhabbet etmeye çalırım. biraz bende de var sanırım delilik.
bu akşam yine öylesine bir akşamdı, işten çıktım otobüs durağına ilişi verdim. derken adına başlık açılan delimiz belirdi. sağda solda içinde su olan pet şişeleri kafasından aşağı boca ediyordu. pet şişeleri bırakıp insanlara yönelmeye başladı. sigara istiyordu sadece içmek için. yanına gittiği her kişi cüzzamlı gibi kaçtı adamdan.
koştum arkasından yakaladım, bi sigara uzattım, bende yaktım.
sordum adama, çok sıcak değil mi? "evet dedi, ama sabaha karşı soğuk oluyor hala" dedi.
evin barkın, çoluk çocuğun yok mu dedim? "yok" dedi, kestirip attı. konuşmak istemedi.
fazla zorlamak istemedim. cebine biraz para iliştirip, acıkınca birşeyler yersin dedim.
tersledi beni ve "ihtiyacı olanlara ver benim ihtiyacım yok paraya dedi." donakaldım. (adam amıma koymuştu o dakika).
iyide bunda birşey yokki dedim. acıkınca birşeyler ye diye veriyorum dedim.
"siz paranın kölesi olmuşsunuz, kirlenmiş dünyanız" dedi ve yürümeye başladı.
amca beni perişan etmişti akşam akşam, deli kim, akıllı kimdi? delice kaçmaya çalıştığımız insanlardan öğrenecek o kadar çok şey vardıki.
sokakta deli, öylesine sıradan, kimine göre insan bile değil. insan olmayan/olamayan yüzlerce kişiyi tanıdıktan sonra, sokaktaki yerimi bende alacağım belki, kim bilir..